Singapur Sözleşmesi (''Sözleşme'') 7 Ağustos 2019 tarihinde, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 46 devlet tarafından imzalanmıştır. Amerika ve Çin gibi ekonomik ilişkilerimizin güçlü olduğu ülkelerin de imzacılar arasında yer alması büyük ses getirmiştir.

Singapur Sözleşmesi'nin Uygulama Alanı

Peki Singapur Sözleşmesi nedir, hangi alanlarda geçerlidir, hangi alanları kapsam dışında tutmuştur ve arabuluculuk faaliyetlerinde ne gibi bir değişim ve kolaylık sunmaktadır?

Singapur Sözleşmesi, uluslararası ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuğun uygulama alanını yaygınlaştıracak bir çözümle gelmiştir; zira artık uluslararası nitelikteki ticari uyuşmazlıklar; taraflar arasında yazılı olarak düzenlenen sulh anlaşmaları ile icra edilebilir hale gelecektir.

Bu noktada Singapur Sözleşmesi ve Arabuluculuk Üzerine Yansımaları konulu sempozyumda özellikle devletler arasında görülen yatırım anlaşmalarında arabuluculuğun uygulama alanının oldukça yaygın hale geleceği öngörülmektedir.

Singapur Sözleşmesi'nin Kapsam Dışında Tutulduğu Haller

  1. Bir tüketicinin kişisel, ailevi veya ev halkına ilişkin amaçlarla yapmış olduğu işlemlerden kaynaklanan bir uyuşmazlığın çözümü için imzalanmış olan sulh anlaşmaları;
  1. Aile, miras ya da iş hukukuna ilişkin uyuşmazlıkların çözümü için imzalanmış olan sulh anlaşmaları;
  1. Bir mahkeme tarafından onaylanmış olan veya bir mahkemede yargılama sırasında yapılmış bulunan ve o mahkemenin bulunduğu devlette bir mahkeme hükmü gibi icra edilebilen sulh anlaşmaları;
  1. Hakem kararı olarak tespit edilmiş ve icra edilebilen sulh anlaşmaları kapsam dışında tutulmuştur.

Sulh Anlaşmasının İcra Edilebilirlik Şartları

Sulh anlaşmasının icrasını talep eden tarafın yetkili makama yalnızca aşağıdaki iki belgeyi sunması gerekmektedir:

(i) Taraflarca imzalanmış sulh anlaşması

(ii) Sulh anlaşmasının arabuluculuk sonucu imzalandığını ispatlayan bir belge (örn. arabulucunun veya süreci yürüten kuruluşun imzası veya onayını gösteren bir belge)

İcranın Reddedilebileceği Haller

Sulh anlaşmasının icrasının reddedilebileceği haller ise iki başlık altında toplanmıştır. Bunlardan birincisi, taraflardan birinin talebi ile mümkün olan hallerdir bir diğeri ise tarafların herhangi bir talebi olmaksızın doğrudan ilgili mercii tarafından re'sen incelenebilecek hallerdir. Tarafların talebi sonucunda icra edilebilirliğinin reddilebileceği haller; irade sakatlığının söz konusu olduğu durumlar, arabuluculuğa ya da arabulucuya ilişkin uygulanan kurallarda ciddi bir ihlalin bulunması olarak örneklendirilebilir. Zira ilgili hallerin tamamı Singapur Sözleşmesi kapsamında da belirtilmiştir. Re'sen incelenebilecek haller ise; kamu düzenine aykırılık ve arabuluculuğa konu uyuşmazlığın, icra talep edilen devletin hukukuna göre arabuluculuk yoluyla çözüme elverişli olmaması şeklinde düzenlenmiştir.

Singapur Sözleşmesi'nin Önemi

Singapur Sözleşmesi ile; yapılan sulh sözleşmelerinin icra edilebilirliği ortaya konulmuş ve aslında büyük bir eksikliğin ortadan kaldırılması söz konusu olmuştur. Zira; bu sayede artık taraflardan birinin yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda icra yolu açık olacaktır. Bu engelin ortadan kaldırılması ile; uluslararası anlaşmalarda arabuluculuk yolunun sıkça kullanılacağı öngörülmektedir.

Uluslararası kuruluşlar (ICSID, UNCITRAL vb.) tarafından da arabuluculuk yöntemi desteklenmekte ve arabulucuğu teşvik etmek amacıyla çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalardan biri de arabuluculuk-tahkim yolu ile kendini göstermektedir. Kısaca bu yol ile; taraflar öncelikle arabuluculuk yoluna başvuracak sonrasında bir uzlaşma sağlanamazsa tahkim usulü söz konusu olacaktır.

Devletlerin arabuluculuk yoluna başvurması için illaki bir ihtilafın söz konusu olması da beklenmemektedir. Nitekim arabuluculuk yönteminin önleyici bir yöntem olarak kullanılması da söz konusu olacaktır.

Bu süreçte arabuluculuk yönteminin gelişmesi ve dönüşmesi ile aslında arabulucuların da faaliyet alanları genişleyecek; insiyatif alma ve değerlendirici metotlar ile uyuşmazlıkları çözme yolları artacaktır.

Arabuluculuk, uluslararası ticari uyuşmazlıkların çözümünde niteliği gereği, tahkim ve yargılamaya göre çok daha fazla fayda sağlayabilecektir. Her şeyden önce arabuluculukta, tarafların ortak bir menfaatte buluşması için yol bulunmaya çalışılacak, bu sayede ticari ilişkilerin uzun süreli ve kalıcı olması da artacaktır. Aynı zamanda, arabuluculuk; tahkim yargılamasına göre daha az masraflı ve daha kısa sürede sonuç elde edilebilen bir yoldur.

Sonuçta, her ne kadar Avrupa Birliği ülkeleri ve Rusya tarafından imzalanmamış olsa da; Türkiye ve önemli ticari ortaklarının bu anlaşmayı imzalaması vesilesiyle özellikle ikili veya çok taraflı yatırım anlaşmalarının arabuluculuk yöntemi ile masaya yatırılacağı düşünülmektedir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.