I. Giriş

Sürastarya, yükleme ya da boşaltma limanında geminin belirlenen starya süresini aşacak şekilde fazladan bekletildiği süre olarak tanımlanır. Anılan süre için "sürastarya parası" ya da diğer adıyla demuraj tahakkuk etmekte olup bu bedel taşıyan tarafından tahsil edilmektedir. Sürastarya parasının yükleme limanında ödenmemesi ya da bu para için taşıyana teminat sağlanmaması, taşıyanın gemiyi yola çıkarma zorunluluğunu ortadan kaldırırken; boşaltma limanında ödenmeyen sürastarya parası taşıyanın eşya üzerinde hapis hakkını kullanmasına imkan vermektedir.

Türk Ticaret Kanunu'nun ("TTK") 1155 (4). maddesinde yükleme limanında oluşan sürastarya parasının borçlusunun "taşıtan" olduğunu söylemektedir. Fakat boşaltma limanında eşyayı bekleyen "gönderilen", belli şartlar altında bu borcun borçlusu durumuna gelmekte, adeta taşıtanla gönderilen yer değiştirmektedir. Sürastarya parasının alacaklısı taşıyan için bu borcun borçlusu her bir taşıma için ayrı ayrı tespiti gereken bir husustur.

II. Sürastarya Parasınının Niteliği, Alacaklısı ve Borçlusu

Sürastarya parasının, geminin fazladan beklemesi sebebiyle taşıyanın zararını gidermeye yönelik bir tazminat mı yoksa taşıyana ödenecek bir bedel mi olduğu noktasında, TTK'nın sürastarya parasını düzenleyen 1155. maddesinin gerekçesi, bu ücretin niteliği hakkında yüklemenin ya da boşaltmanın taşıtan (ya da gönderilen) tarafından "geciktirilmesi" hususundan hareket etmektedir ve sürastarya parasının alacaklı temerrüdü niteliğinde olduğu açıklamasına yer vermektedir. Buna göre sürastarya parası, alacaklı temerrüdünün taşıyan bakımından ortaya çıkardığı olumsuz sonuçları gidermek amacıyla düzenlenmiştir. Öyle ki ne Türk hukukunda ne de mehaz Alman Ticaret Kanunu'nda ve Alman hukukunda, temerrüde düşen alacaklı "tazminat" borcu altındadır. Benzer şekilde, alacaklının temerrüdü alacaklının "ücret" ödemesine de yol açmaz. Alacaklı temerrüdü sadece borçlunun alacaklının temerrüdü sebebiyle yapmak zorunda kaldığı zorunlu ve faydalı masrafların karşılanmasını gerektirir. Şöyle ki, TTK 1155 (3) : "sözleşmede kararlaştırılmamışsa, sürastarya parası olarak yükleme süresini aşan bekleme nedeniyle, taşıyanın yaptığı zorunlu ve yararlı giderler istenebilir".

Fakat doktrinde geminin yüklemenin tamamlanması için bekletilmesi karşılığı ücret ödenmesinin alacaklı temerrüdünden tamamen farklı, deniz ticaretine özgü bir uygulama olduğu belirtilmektedir.1 Dolayısıyla sözleşme ile sürastarya süresi kararlaştırıldığı takdirde, gerektiğinde bu süreyi kullanan taşıtanın ödeyeceği bedel -kullanılan terim ücret ya da para ne olursa olsun- sonuçları bakımından alacaklı temerrüdü ile birlikte değerlendirilmemelidir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2014/12287 E., 2015/11462 K. sayılı ve 3 Kasım 2015 tarihli kararında sürastarya parasının niteliğine ilişkin olarak aşağıdaki şekilde içtihat etmektedir: "(...) Bir başka deyişle, sürastarya parasının mahiyeti bir tazminat veya cezai şart değildir. Sürastarya borcunun doğması için sadece taşıtanın navlun sözleşmesinden doğan hakkını kullanması, yani geminin sürastarya süresi zarfında beklemesini talep etmesi yeterlidir. Burada taşıtanın kusurlu olması, akdi ihlal etmesi söz konusu olmadığı gibi taşıyanın da bu sürede geminin beklemesi yüzünden herhangi bir zarara uğramış olması şart değildir. Sürastarya parası, taşıyanın gemiyi yükleme veya boşaltma limanında bir süre daha bekletmesinin karşılığı olan bir ücrettir, tazminat değildir".

Sürastarya parası isteyebilmek için ilk şart, TTK 1154 (1) tahtında sürastaryanın sözleşmede kararlaştırılmış olmasıdır. Bu husus yukarıda alıntıladığımız Yargıtay içtihadında: "(...) Dava, sürastarya ücretinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin olup, sürastarya ücreti, taşıyanın yükleme ve boşaltma faaliyetleri sırasında bekleme yükümlülüğünün bir miktar uzatılması karşılığında yapılan bir ödeme, diğer bir ifadeyle taşıtana ait sözleşmeden doğan bir edimdir. Dolayısıyla bu ücret taşıyana gemisini sürastarya süresi sırasında da ilgili faaliyetler için hazır bulundurulması karşılığında ödenen bir ücret olup, kanun tarafından düzenlenen, ancak ödeme sebebini sözleşmedeki tarafların iradelerinden alan bir özellige sahiptir. Tarafların sözleşmede herhangi bir şekilde sürastaryadan bahsetmemeleri halinde söz konusu sürenin sözleşme bakımından işleme imkanı bulunmamaktadır. Dolayısıyla sürastaryadan bahsedebilmek için tarafların en azından sözleşmeye sürastarya ücreti koymaları gerekir. Buna karşılık sözleşmede sürastarya kevramından hiç söz edilmemekte ise, bu tarafların aralarında anlaşarak starya süresinden sonra bekleme sürelerini bitirdikleri anlamına gelmektedir" şeklinde belirtilmiştir. Eğer sözleşmede taşıyan starya sonrası bekleme yükümlülüğü altında değilse, yükleme süresi sona erdiğinde, yüklemenin tamamlanması için daha fazla beklemek zorunda değildir. Doktrinde ayrıca, sözleşmede kararlaştırılmamışsa bile, starya süresi içinde dahi bu süre sona erdikten sonra beklenilmesinin taraflarca kararlaştırılabileceği belirtilmektedir.2

Sözleşmede geminin yükleme süresinden fazla bekleyecek olmasının düzenlenmiş ve fakat sürastarya süresinin belirtilmemiş olması ihtimalinde, TTK 1154 (2) hükmü gereğince bu süre on gündür ve yükleme bitince herhangi bir bildirime gerek olmaksızın başlar.

Gecikme sebebiyle taşıyanın zarara uğraması söz konusu ise, taşıyanın sürastarya parasının yanı sıra, TTK 1155 (4) hükmüne atfen, fazladan beklediği süre için uğradığı zararın tazminini talep konusu edebilir.

Sürastarya parasının niteliğine ilişkin son husus, navluna ilişkin hükümlerin yükleme limanında doğan sürastarya parasına kıyas yoluyla bile uygulanamayacak olmasıdır. Uygulamada tereddüt yaratan bu sorun, Madde 1155 (6) tahtında çözülmüş ve sürastarya parası ile navlun sözleşmesi birbirinden kesin olarak ayrılmıştır. Bu da navluna ilişkin akdi veya kanuni düzenlemelerin, örneğin navluna ilişkin takas, mahsup veya tahsil beyanları gibi irade beyanlarının, sürastarya parasını etkilemeyeceği anlamına gelmektedir.

Sürastarya parasının alacaklısı, yükleme ve boşaltmanın starya süresi içinde tamamlanamamasından olumsuz etkilenen kişidir.3 Bu kişi gemisini veya bunun bir kısmını sözleşmeyle çarterere (taşıtana) tahsis eden, donatan veya alt taşıma sözleşmesi yapmış olan çartererdir.4 Alt taşıma sözleşmelerinin varlığında, birden fazla sayıda sürastarya alacaklısı olabilir; asıl taşıma sözleşmesi kapsamında donatan çartererden ücret talep edebilirken, çarterer de kendi alt çartererinden ücret talep edebilir. Buna karşılık kural olarak hem yükleme hem de boşaltma limanında doğan sürastarya ücretinin borçlusu, sözleşmenin akidi sıfatıyla taşıtandır.5

Boşaltma limanında da, tarafların anlaşmaları halinde sürastarya parası talep edilmesi mümkündür. TTK'nın yükleme sürastaryası için öngördüğü düzen burada da geçerlidir; sürastarya süresi taraflarca belirlenebilir, belirlenmemiş ise on gündür ve herhangi bir ihbara gerek kalmaksızın kendiliğinden başlar.

TTK 1171 (4) boşaltma limanında doğan sürastarya parasının borçlusunu taşıtan olarak işaret etmiş ise de gönderilen iki şartın birlikte gerçekleşmesi durumunda sürastarya ücretinin borçlusu olacaktır: (i) gönderilen yükün kendisine teslim edilmesini talep etmelidir ve (ii) aynı zamanda konşimentoda veya taraflar arasındaki sözleşmedeki klozda, gönderilen sürastarya borçlusu olarak gösterilmiş olmalıdır. Teslim talebinde bulunarak sürastarya ücretinin muhatapları arasına gönderilen de girmekte, eşyanın teslimi ile birlikte tek muhatap haline gelmektedir.6

Konuyla ilgili Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2014/17506 E., 2015/6002 K. sayılı ve 29.4.2015 tarihli kararında, gönderilenin sürastarya parasının borçlusu olabilmesinin şartlarını şöyle içtihat etmiştir: "(...) Ayrıca, kural olarak, sürastarya ücretinin borçlusu, taşıma sözleşmesinin tarafı olan taşıtandır. Borçlar Kanununu hükümlerine göre sözleşmeye taraf olmayan üçüncü kişiye borç yüklenememektedir. Gönderilenin borçlu olabilmesi için bu duruma ilişkin bir şartın sözleşmede bulunması gerekli ancak yeterli değildir. Gönderilenin sürastarya ücretinin borçlusu olabilmesi için öncelikle yükü teslim alması gerekir. Yani yükün ya bizzat konişmento uyarınca şeklen hak sahibi görünen gönderilen ya da gönderilen adına hareket etme yetkisi bulunan bir temsilcisine teslim edilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte gönderilenin sözkonusu ücretten sorumlu olabilmesi için konişmentoda borçlu olarak gösterilmesi de gerekmektedir. Buna göre, somut olayda taşınan malın alıcı tarafından teslim alınmadığı konteynerlerin liman sahasında beklediği iddia edildiğinden yükün teslim edilip edilmediği araştırılarak, yükün yukarıda açıklandığı üzere teslimi ve taşıma sözleşmesinde sürestarya ücretinden alıcı gönderilenin sorumlu olacağına ilişkin bir hüküm bulunması halinde alıcının sorumlu olacağı değerlendirilmeksizin sadece konişmentodaki kayda dayalı olarak davanın reddine karar verilmesi de doğru görülmemiştir".

Taşıyan ile taşıtan arasındaki sözleşmeden kaynaklanan bir alacağın üçüncü kişiye yükletilmesi noktasında TTK'nın "Üçüncü kişi gönderilenin durumu – Ödeme yükümlülüğü doğması" başlıklı 1203. maddesinin gerekçesine bakılmalıdır. Şöyle ki, navlun sözleşmesinin üçüncü kişi lehine bir sözleşme olması sebebiyle, gönderilenin aleyhine borç yaratmayacağı7; navlun sözleşmesinde veya konşimentoda gönderilen tarafından bir ödeme yapılacağı bildirilmiş değilse, gönderilenin herhangi bir ödeme yapmakla yükümlü tutulamayacağı belirtilmiştir.

1203. maddenin uygulanmasıyla, malı tesellüm eden gönderilenin yalnızca sürastarya değil konşimentonun tüm şartlarıyla bağlı hale gelmesi sonucuna varan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 2015/9082 E., 2016/3937 K. sayılı ve 11.4.2016 tarihli kararında: "(...) malı tesellüm eden gönderilen de konişmento ile bağlı hale gelir. Bu durumda mahkemece, davacının sigortalısı olan (...)'nin konşimentonun tarafı haline gelip gelmediğinin incelenmek suretiyle konşimentodaki yetki şartının davacının sigortalısını da bağlayıp bağlamayacağı değerlendirilerek sonucuna göre yetki itirazı hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir" denmektedir.

III. Tahsil Edilemeyen Sürastarya Parasına İlişkin Alacaklının İmkanları

TTK 1155 (4) yükleme limanında oluşan sürastarya parasının ödenmemesi halinde taşıyana, bu para ödenmeden ya da yeterli teminat verilmeden gemiyi yola çıkartmama imkanı tanımaktadır. Ayrıca taşıyan, uğradığı zararın tamamını taşıtandan talep edebilir.

Sürastarya ücreti için taşıyan hapis hakkını da kullanabilir. TTK 1201 tahtında düzenlenen hapis hakkı, taşıyanın navlun sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarını teminat altına almaktadır. Bu doğrultuda navlun ücreti, mesafe navlunu, ölü navlun, sürastarya ücreti ya da yolculuk başlamadan önce navlun sözleşmesinin çarterer tarafından tek taraflı olarak feshedilmesi nedeniyle taşıyana ödenmesi gereken fesih tazminatı; hapis hakkının teminat altına aldığı alacaklara dahildir.8

Hapis hakkı, eşyanın taşıyanın zilyetliğinde bulunduğu sürece devam eder. Hatta teslimden sonra dahi, TTK 1201 (1) uyarınca otuz gün içinde, eşyanın gönderilenin zilyetliğinde bulunması şartıyla taşıyan hapis hakkını kullanabilir. Örneğin yük, gönderilenin deposunda ya da fabrikasında bulunmaktaysa, bu aşamada icra memuru ile birlikte eşyanın bulunduğu yere gidilerek defter tutulabilir, ardından da icra takibi başlatılabilir.9

Hapis hakkına ilişkin iki düzenleme uygulamadaki sorunlara cevap vermek üzere kanunlaşmıştır. TTK 1201 (2), taşıyanla ile taşıtan arasında daha önce akdedilen sözleşmelerden doğan alacaklar için de hapis hakkının kullanılmasının engellenmesi amacıyla "sadece üzerinde hapis hakkı kullanılan eşyanın taşındığı yolculuktan doğan alacaklar" için hapis hakkının kullanılabileceğini belirtmektedir.

İkincisi ise hapis hakkının ne oranda kullanılacağına ilişkindir. TTK 1201 (3) hapis hakkının ancak alacağı teminat altına almaya yetecek miktardaki eşya üzerinde kullanılabileceğini söylemektedir. Böylece küçük miktardaki alacaklar için bazen gemideki yükün tamamı üzerinde hapis hakkının kullanılmasının önüne geçilmiştir.

Sürastarya alacağının tahsili için ileri sürülebilecek hapis hakkının muhatabı, çarter sözleşmesinin tarafı olan taşıtandır. Fakat TTK 1203 uyarınca gönderilen, eşyanın teslimini istemiş ise ve bu istemin dayandığı sözleşme veya konşimento ya da diğer bir denizde taşıma senedi uyarınca sürastarya ücretinin gönderilen tarafından ödeneceği belirtilmişse, hapis hakkı TTK 1204 uyarınca gönderilene karşı da kullanılabilir. Taşıyanın bu hakkı da yalnızca konşimento üzerinde gönderilenin sorumlu olacağı belirtilmiş olan alacaklarla sınırlıdır.

Hapis hakkının teminat aldığı alacaklarla ilgili olarak tartışmalı hususlardan biri de "freight prepaid" kaydı düşülmüş, navlun bedelinin peşinen ödendiği konşimentolardır. Doktrinde bu kayıt varsa hapis hakkının kullanılamayacağı ifade edilmektedir.10

Bununla birlikte "freight prepaid" kaydı milletlerarası ticari teamülde yükleyicinin navlunu ve yükleme limanında oluşan yerel masrafları ödediğini ve varış limanındaki masraflarla; doğması halinde sürastarya parasına, gönderilenin katlanacağı yönündeki anlaşma anlamına gelmektedir. Değerlendirmemize göre "freight prepaid" kaydı, TTK 1203 tahtında aranan ve göndericinin ödemeye yetkili kılındığı alacakları işaret eden bir sözleşme ya da konşimento kaydı olarak değerlendirilebilir.

Varış limanında göndericinin malın teslimini talep etmesi ve konşimentoda "freight prepaid" kaydının bulunması varsayımında, taşıyan sürastarya parasının tahsili için gönderilene başvurabilecektir. Doktrinde konşimentodaki bu kayıt sebebiyle taşıyanın hapis hakkından faydalanamayacağı ve sürastarya bedelinin tahsili için hukukumuzdaki diğer takip yollarına başvurulması gerekeceği düşüncesi hakim ise de kanaatimizce bu kaydın varlığı, ancak navlun bedeline ilişkin hapis hakkının kullanılmasını engellemekte, gönderilenden sürastarya parası tahsil ederken gönderilene karşı kullanılabilecek hapis hakkına halel getirmemektedir.

Footnotes

[1] Kender, R / Çetingil E / Yazıcıoğlu E.: Deniz Ticareti Hukuku, C. 1, İstanbul 2014 sh. 173

[2] Sözer, B.:Deniz Ticareti Hukuku I, İstanbul 2014 sh. 382

[3] Ülgener, M.F.: Çarter Sözleşmeleri, C.I İstanbul 2017 sh. 385

[4] Ülgener, M.F.: a.g.e. sh. 385

[5] Ülgener, M.F.: a.g.e. sh., 386; TTK md.1155, 1171

[6] Ülgener, M.F.: a.g.e. sh. 386

[7] Aynı yönde, bkz. Ülgener, M.F.: a.g.e. sh. 385

[8] Ülgener M.F.: a.g.e. sh. 404, 405

[9] Eşya hakkında hapis hakkı için defter tutulması ile ilgili, bkz. TTK md. 1398, 1399, 1400

[10] Ülgener M.F.: a.g.e. sh.406

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.