Yeni Gelişme

Anayasa Mahkemesi ("AYM"), 11 Temmuz 2019 tarihli, 2014/5433 Numaralı Karar'ında ("Karar"), Mehmet Aksoy'un ("Başvurucu") eser sahibi olduğu "İnsanlık Anıtı" heykelinin 2011 yılında yıktırılması nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasıyla yaptığı bireysel başvuruyu inceleyerek, başvurucuya 20.000 TL değerinde manevi tazminat ödenmesine oy çokluğuyla hükmetti. Karar, 25 Kasım 2019 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı.

Bireysel Başvurunun Arka Planı

2005 yılında, Kars Belediye Meclisi tarafından Kars'ın bulunduğu kültür coğrafyasında barış ve dostluğu simgelemesi amacıyla, "İnsanlık Anıtı"nın yaptırılmasına karar verilmiştir.

Heykelin inşa edilmesinin ardından Kurul, bölgede İkinci Dünya Savaşı sırasında yapılan tüfek mevzileri ve tonozlu yapılar bulunduğu ve bu nedenle bölgenin kültür varlığı özelliği taşıdığı yönünde bulgular elde ettiği gerekçesiyle heykelin bulunduğu alandaki yapıların yıktırılmasına karar vermiştir ve bunun üzerine Belediye Meclisi'nin kararıyla İnsanlık Anıtı yıkılmıştır. Birbiriyle çelişkili kararlar ve uzun bir hukuki sürecin sonunda Başvurucu'nun iptal talebi reddedilmiş ve bu karar Yargıtay tarafından onanmıştır.

Heykele ilişkin tartışmalar özellikle ulusal ve uluslararası basında geniş şekilde yer almış, sayısız sanatçı ve dernek bir araya gelerek heykelin yıktırılmaması için çalışmalarda bulunmuştur.

İç yargı yolunun tüketilmesi üzerine, Başvurucu 2014 yılında AYM'ye bireysel başvuruda bulunmuştur.
Başvurucu bireysel başvurusunda, sanat eserlerinin ifade özgürlüğünün bir uzantısı olduğunu, devletin sanat eserlerine öznel değerlendirmelerle müdahale etmesinin ifade özgürlüğünün ihlaline neden olduğunu ve bununla birlikte adli yargılanma hakkının ihlal edildiğini, iddia ederek Anayasa'nın 2., 26., 64. ve 138. maddelerince korunan haklarının ihlalinin tespitini ve manevi tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

Anayasa Mahkemesi'nin Kararı ve Gerekçeleri

AYM, Karar'ında Başvurucu'nun tüm hukuki yolları tükettiğini tespit ettikten sonra, "İnsanlık Anıtı"nın 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ("FSEK") anlamında eser, Başvurucu'nun da eser sahibi olduğunu tespit etmiş ve sonrasında heykelin kamu gücü kullanan organlarca yıkılmasının, ifade özgürlüğüne bir müdahale olduğuna kanaat getirmiştir.

Bu doğrultuda, AYM "İfade özgürlüğünün bir alt dalı olan sanatsal ifade özgürlüğü, sanatçının çalışmaların özgürce yürüterek müdahaleye uğramamasını güvence altına almaktadır. İfade özgürlüğü siyasi, sanatsal, akademik veya düşünce ve kanaat açıklamaları gibi her türlü ifadeyi kapsamına almaktadır" diyerek ifade özgürlüğünün koruma kapsamının çerçevesini çizmiş ve devletin sanat eserini meydana getiren kişilerin ifade özgürlüklerine gereksiz müdahalelerde bulunmama yükümlülüğü olduğunu da eklemiştir.

Karar'da, sanat eserinin tahrip edilmeden başka bir yere naklinin mümkün olup olmadığı araştırılmadan, çözülmesi için gerekli müzakereler yapılması konusunda bir çaba gösterilmeden, eser doğrudan tahrip edildiğinden, devletin sanat eserinin korunmasına ilişkin yükümlülüğünü yerine getirmediğine karar verilmiştir.

Sonuç

AYM bu kararında, eser sahibinin eserden doğan manevi haklarına da değinerek, bir sanat eseri kamu gücünü kullanan organlar tarafından tahrip edilmeden önce bu sorunu gidermede başvurulabilecek alternatif yolların araştırılması gerektiğine ve kişilerin ifade özgürlüklerinin keyfi olarak sınırlandırılamayacağına vurgu yapmış ve eserin tahrip edilmesini ifade özgürlüğüne aykırı bulmuştur. Bu kararla hem devletin sanat eserini koruma yükümlülüğünün önemine değinilmiş, hem de sanatçının ifade özgürlüğüne ilişkin olumlu bir adım atılmıştır.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.