A. ALACAĞIN DEVRİ (TEMLİKİ) NEDİR?

Alacağın devri hükümleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (‘BK') 183-194'üncü maddelerinde düzenlenmiştir. Bu maddeler incelendiğinde sarih bir tanım yapılmadığı fark edilecektir; ancak bir tanım yapmak gerekirse alacağın devri, dar anlamda, bir alacağın alacaklı tarafından bir başka kimseye devredilmesidir.1

Alacağın devrine borçlu katılmaz. Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir (BK, m. 183).

Alacağın devri, alacaklının tek taraflı irade beyanı ile gerçekleşen bir olay olmadığı için devreden ile devralanın bu konuda anlaşmaları, rıza göstermeleri önem teşkil etmektedir. Dolayısıyla bu işlem, devredenle devralan arasında yapılacak tasarruf işlemi niteliğindeki bir sözleşme ile ortaya çıkacaktır.

B. ALACAĞIN DEVRİNİN ŞARTLARI NELERDİR?

Alacağın devrinin geçerliliği şu şartlara bağlıdır: geçerli sözleşme yapılması, devredilen alacağın mevcut olması ve devir engeli bulunmaması.

i. Geçerli Sözleşme Yapılması

‘Alacağın devri sözleşmesi', sözleşmelerin geçerliliğine ilişkin genel hükümlere tabi tutulmuştur.2 Diğer bir deyişle, tarafların karşılıklı birbirine uygun irade beyanlarının varlığı, devredenin tasarruf yetkisine sahip olması, devrin konusunun imkânsız olmaması ve emredici hukuk kurallarına ve kamu düzenine aykırı olmaması vb. kanunda hüküm altına alınmış hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir.

Bunun haricinde, alacağın devrinin geçerliliği kanunda şekil şartına tabi tutulmuştur. Alacaklının belirli bir alacağını, borçlunun rızasına gerek olmaksızın üçüncü bir kişiye devretmesi işleminin geçerliliği, bu işlemin yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır (BK, m. 184); ancak kanunun aradığı yazılı şekil, adî yazılı şekildir, resmî şekil değildir.3 Bununla birlikte alacağın devri sözleşmesinin adî yazılı şekilde yapılması şartı, devir sözleşmesinin resmî şekilde yapılmasına da engel değildir. Uygulamada, sıklıkla devir sözleşmeleri resmî şekilde (ör., noter aracılığıyla) yapılmaktadır. Noter aracılığıyla yapılan devir sözleşmelerinde ‘belirlilik' ilkesi4 gereği noterler, çoğunlukla sözleşmede devredilecek alacağın belirli olmasını istemektedir. Aksi takdirde işleme onay vermediği görülmektedir; ancak her hâlükârda alacağa karşılık olarak bir taşınmazın mülkiyeti taahhüt edilmişse devrin, resmî şekilde yapılması gerekecektir (Türk Medeni Kanunu, m. 706/I).

ii. Devredilen Alacağın Mevcut Olması

Kural olarak, mevcut olmayan bir alacak üzerinde tasarruf edilmesinin mümkün olmaması gerekir; ancak mevcut olmayan alacakların devre konu olabilmesi öğretide tartışmalı olmakla birlikte baskın görüş, bu tür alacakların devredilebileceğidir.5 Devir anında henüz mevcut olmayan alacaklar ile şarta ve/veya vadeye bağlı alacakların, devredilebilir nitelikte olduğu; hatta devir konusunun çekişmeli olmasının da devre engel teşkil etmeyeceği savunulmaktadır. Bunun altında yatan temel düşünce, devir anında vadesi gelmemiş de olsa devredenin, tasarrufta bulunabileceği bir alacağa sahip olmasıdır.6

Örneğin, devir anında mevcut bir hukukî temele dayanan alacaklardan olan kira sözleşmesinde alacağın devri işlemi, temel ilişkiden doğan ve ileride ortaya çıkacak asıl alacağa sahip olma imkânı veren ‘beklenen hak'kın devri olarak yorumlanmaktadır. Dolayısıyla kira borcu doğduğu zaman devralan, bunun ifasını isteme hakkını daha önce kendisine devredilen beklenen hakkın sonucu olarak kazanmış olacağı savunulmaktadır.7

Yargıtayın da devir için alacağın mevcut olması gerektiği fakat mevcut olmayan alacakların da devredilebilmesinin söz konusu olabileceği yönünde karar verdiği görülmektedir.8

iii. Devir Engeli Bulunmaması (Neler Devredilebilir?)

Yargıtayın Alacağın hukukî muameleden, haksız fiilden, sebepsiz zenginleşmeden veya doğrudan doğruya kanundan doğmuş olmasının da bir önemi yoktur.9 şeklindeki kararıyla birlikte bir değerlendirme yapılacak olursa denilebilir ki kanunun veya işin niteliğinin devri yasakladığı durumlar dışında, kaynağı ne olursa olsun her alacak hakkı devredilebilir (BK, m. 183). Dahası, BK'de mevcut ve gelecekteki alacakların kısmen veya bütün olarak devrini yasaklayan bir hüküm bulunmamaktadır.

Kanunkoyucu bazı alacakların, kişiye bağlı özellikleri nedeniyle şahsında doğduğu kişide kalmasını gerekli görmüş, bu alacakların devrine izin vermemiştir. Örneğin: ürün kiracısının kullanma hakkı (BK, m. 366/1), ödünç alanın kullanma hakkı (BK, m. 380/2), ölünceye kadar bakma sözleşmesinde bakım alacaklısının hakkı (BK, m. 619), hizmet sözleşmesinde işverenin haklarının devri (BK, m. 429/1), karşı tarafça kabul edilmedikçe manevî tazminat talebi (Türk Medeni Kanunu, m. 25/4), işçilerin aylık ücretlerinin dörtte biri (İş Kanunu, m. 35).

Kanun engellerinin haricinde bazen işin niteliği devre engel oluşturabilir. Alacak hakkı ile alacaklının kişisel özellikleri arasında yakın bağlılık bulunduğu hâllerde, borçlunun alacaklısının değişmemesinde korunmaya değer bir menfaati olduğu savunulmaktadır.10 Örneğin: vekâlet sözleşmesinde müvekkilin vekilden işi görmesini isteme hakkı, rekabet yasağı sözleşmesine uyulmasını isteme hakkı, nafaka alacağı.

Bu hükümlere rağmen yapılacak devir hükümsüzdür.

Son olarak, alacaklı ve borçlu, aralarında yapacakları bir sözleşmeyle de alacağın devredilemeyeceğini kararlaştırabilirler. Hemen belirtelim ki alacak hakkını doğuran borç ilişkisi şekle tabi olsa da devretmeme sözleşmesi şekle tabi olmaksızın yapılabilmektedir.11

C. ALACAĞIN TEMLİKİNİN HÜKÜM VE SONUÇLARI NELERDİR?

Alacağın devri hâlinde borçlu, alacaklı ve devralan üçüncü kişi açısından farklı hüküm ve sonuçlar ortaya çıkmaktadır.

Alacağın devri, sözleşmeye dayalı bir tasarruf işlemi olduğundan dolayı alacak hakkı devredenin malvarlığından çıkar. Ayrıca devreden borç ilişkisinden çıkar ve onun yerine alacaklı sıfatı ile devralana geçer. Bunun sonucu olarak, devirden sonra artık eski alacaklı, alacak üzerinde tasarruf edemez, alacağı devredemez. Devralansa alacağı borçludan tahsil edebilir, borçluyu ibra edebilir veya alacağı bir üçüncü kişiye devredebilir.12

Devredenin kişiliğine özgü olanlar dışındaki öncelik (rüçhan) hakları ve bağlı (fer'i) haklar da devralana geçer (BK, m. 189). Örneğin, alacağa bağlı haklardan olan rehin, kefalet, cezaî şart, ipotek, alacağa bağlı yenilik doğuran haklar, BK 112'nci madde uyarınca tazminat isteme hakkı, BK 125'inci madde uyarınca temerrüt faizi isteme hakkı, dava açma, takip yapma vb. haklar devredilecektir.13 Asıl alacakla birlikte işlemiş faizlerin de devredilmiş sayılacağı kanunda ayrıca belirtilmiştir (BK, m. 189/2).

Alacağın devrinde borçlunun rızasına lüzum yoktur; ancak her ne kadar geçerlilik şekil şartlarından olmasa da borçluya bildirim yapılması önem teşkil etmektedir çünkü alacağın devredildiğini devreden veya devralan tarafından kendisine bildirilmemiş iyiniyetli borçlu, önceki alacaklıya ifada bulunarak borcundan kurtulabilecektir (BK, m. 186). Dolayısıyla borçlu, devirden haberdar edilmişse artık devir alana borcu ifa ederek borcundan kurtulabilecektir.14 Bildirim yapılmamışsa ve borçlu da ifa etmişse borç sona erdiği için devralan hakkını kaybetmiş olacak; devralan sadece devredene başvurduğunda onun ifayı kabul etmesi yüzünden uğradığı zararın tazminini isteyebilecektir. Diğer yandan borçlu, alacağın devredildiğini ispat etmesini alacaklıdan isteme hakkına sahiptir; çünkü alacak devredilmemişse bildirime güvenerek ifada bulunması borçluyu borcundan kurtarmayacaktır.15

Alacağın devrinde aslında borç ilişkisinin kapsamı değişmemekte, yalnızca alacaklı taraf değişmektedir. Bu nedenle borçlu, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları (def'iler), devralana karşı da ileri sürebilir (BK, m. 188/1).16 Borçlu, alacağın doğmadığı veya ibra, ifa vb. nedenlerle sona erdiğini ileri sürebilecektir. Alacağın dayandığı borç ilişkisinin geçersizliğini, taraflardan birinin fiil ehliyetinin bulunmadığını, devri yapanın tasarruf yetkisinin bulunmadığını vb. itirazlarda bulunabilecektir.17 Ayrıca borçlu, devir anında bir ‘beklenen hak' dahî bulunmadığı için her türlü temelden yoksun geciktirici koşula bağlı alacakların devrinde, geciktirici koşulun gerçekleşmediğine ilişkin itirazda da bulunabilecektir.18

Alacağın devrinin bir başka önemli sonucuysa devredenin garanti sorumluluğudur.19 Alacağın bir ivaz karşılığı devredilmiş olup olmaması önem arz etmektedir; çünkü alacak, bir edim karşılığında devredilmişse alacaklı, devir sırasında alacağın varlığını ve borçlunun ödeme gücüne sahip olduğunu garanti etmiş olur (BK, m. 191/1). Devralan, ifa ettiği karşı edimin faizi ile birlikte geri verilmesini, devrin sebep olduğu giderleri, borçluya karşı devraldığı alacağı elde etmek için yaptığı ve sonuçsuz girişimlerin yol açtığı giderleri, devreden kusursuzluğunu ispat etmedikçe uğradığı diğer zararlarını alacaklıdan talep edebilecektir (BK, m. 193); ancak alacak, bir edim karşılığı olmaksızın devredilmiş ya da kanun gereğince başkasına geçmişse devreden veya önceki alacaklı, alacağın varlığından ve borçlunun ödeme gücünden sorumlu olmayacaktır (BK, m. 191/2).

Footnotes

1. Yargıtay 3. HD., E. 2016/13540, K. 2017/1715, T. 21.2.2017.

2. Oğuzman, Öz, (2016), “Borçlar Hukuku Özel Hükümler”, Cilt 2, İstanbul: Vedat Kitapçılık, s. 564-565.

3. Yargıtay 14. HD., E. 2016/11546, K. 2017/1742, T. 7.3.2017.

4. Abdurrahim Altun, (2019), “Gelecekteki Alacakların Devri”, Necmettin Erbakan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 2, Sayı 2, s. 168.; Mehmet Deniz Yener, “Alacağı Devredenin Garanti Sorumluluğu ve 6098 Sayılı Borçlar Kanunu ile Yapılan Değişiklikler”, DegiPark, s. 68.

5. Baki İlkay Engin, (1999), “Alacağı Temlik Edenin Garanti Sorumluluğu”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Bölümü, Doktora Tezi, s. 26.

6. Abdurrahim Altun, s. 165.

7. Oğuzman, Öz, s. 567.

8. Yargıtay 13. HD., E. 2016/18730, K. 2019/6711, T. 28.5.2019: “Alacağın temlikinde alacaklı, halen sahip olduğu bir hakkını devredebileceği gibi, henüz mevcut olmayan, müstakbel bir alacağını da devredebilir.”.

9. Yargıtay HGK., E. 2017/2630, K. 2019/328, T. 21.3.2019.

10. Baki İlkay Engin, s. 30.

11. Yargıtay HGK., E. 2017/427, K. 2021/685, T. 3.6.2021.

12. Mehmet Deniz Yener, s. 68.

13. Oğuzman, Öz, s. 576-577.

14. Yargıtay 11. HD., E. 2020/632, K. 2020/4721, T. 4.11.2020.

15. Oğuzman, Öz, s. 581.

16. Yargıtay 19. HD., E. 2015/1159, K. 2015/12752, T. 14.10.2015.

17. Oğuzman, Öz, s. 585.

18. Yargıtay 8. HD., E. 2014/670, K. 2014/4467, T. 18.3.2014.

19. Yargıtay 11. HD., E. 2015/7083, K. 2016/3331, T. 24.3.2016.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.