1. GİRİŞ

Günümüzde ticari hayat her geçen gün gelişmektedir. Ticari hayatın gelişmesinde rol oynayan en büyük etkenlerden biri ise uluslararası sözleşmelerdir. Bu noktada büyük önem taşıyan uluslararası sözleşmelerde ifa konusu alacağın yabancı para üzerinden belirlenmesi konusu sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Söz konusu yabancı para alacakları ile ilgili; vadesinde ödenmemesi halinde borcun ifasının hangi para birimi üzerinden talep edileceği, faiz oranın kaç olacağı veya uygulanacak döviz kurunun kaç olacağı gibi sorunlarla karşılaşılmaktadır. Bu sebeple öncelikle yabancı alacak kavramı aydınlatılmalı sonrasında ise karşılaşılan sorunlar çerçevesinde izlenecek yola dikkat çekilmelidir.

İfa bedeli yabancı bir para birimi üzerinden kararlaştırılmışsa, yabancı para borcu söz konusudur. Yabancı para borçları ise iki kategoride düzenlenmektedir. Bunlardan ilki, ödemenin yalnız belirlenen yabancı para birimi üzerinden yapılabileceği kararlaştırılmış ve aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade varsa gerçek yabancı para borcudur. Yargıtay genel olarak tarafların yabancı parayı kararlaştırmaları halinde, aksi anlaşılmadıkça, bu paranın gerçek yabancı para borcu olduğu görüşündedir.1 Ayrıca bilinmelidir ki gerçek yabancı para borçlarında, borçlunun borcunu Türk parasıyla ödeme imkânı yoktur. Gerçek yabancı para borcuna bağlı yan edimlerin de yabancı para olarak ödenmesi gerekir. Mutlaka kararlaştırılan para olarak ödemesi gerekir. İkincisi ise bu şekilde bir düzenleme olmadığı takdirde ortaya çıkan gerçek olmayan para borcudur. Gerçek olmayan yabancı para borçlarında ifa edilecek edimin konusu olan para borcunun aynen ödenmesi gerekmez. Borçlu yabancı paranın aynen ya da yabancı paranın vade veya fiili ödeme tarihindeki rayiç üzerinden Türk Lirasına tekabül edecek şekilde ödendiği seçim hakkında sahiptir. Alacaklı temerrüde düşmek istemiyorsa bu tür ödemeyi kabul etmek zorundadır.2

2. YABANCI PARA BORCU KAVRAMI ve HUKUKİ NİTELİĞİ

Yabancı para borcu; para borçları türlerinden biridir. Borcun konusunu meydana getiren para, ülke parası haricinde bir para birimi ise yabancı para borcundan söz edilebilir. Diğer bir ifade ile ifa edilmekle yükümlü olunan para birimi, yabancı para borçlarında ifa edilecek yerdeki para biriminden farklıdır. İfa yerine bakarak ödenecek para borcu türünün yabancı para borcu olup olmadığına karar verilecektir. Söz konusu para borcu 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nda ayrıntılı şekilde ele alınmıştır.

Şu an yürürlükte olmayan eski 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 83. maddesinde düzenlenen yabancı para borçları, günümüzde 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nda 99. maddede düzenlenmektedir. Eski Borçlar Kanunu'na bakıldığında " Mevzuu para olan borç memleket parasiyle ödenir. Akit tediye mahallinde kanuni rayici olmayan bir para üzerine varit olmuş ise akdin harfiyen icrası "aynen ödemek" kelimeleri veya buna muadil sair tabirat ile şart edilmiş olmadıkça borç vadenin hulülü günündeki rayici üzerinden memleket parasiyle ödenebilir. Yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı, bu borcu vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini isteyebilir." İken günümüzdeki hükme bakıldığında "Konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir." Şeklinde değiştirildiği görülmektedir.

Her iki madde karşılaştırıldığında yeni kanunda "tediye mahalli" yani günümüz Türkçesi ile ifa yeri dediğimiz kavramın çıkartıldığı görülmektedir. Ancak bu değişiklik, yukarıda bahsedilen ifa yerinin önemini ortadan kaldırmamaktadır. Yabancı para borcunu tespit edebilmemiz için ifa yerine bakma zorunluluğu devam etmektedir.

3. YABANCI PARA ALACAĞININ TAZMİNİ

Yabancı para alacağı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 99. maddesinde açıklanmıştır. Maddeye göre; konusu para olan borç ülke parasıyla ödenir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden ülke parasıyla da ödenebilir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden ülke parası ile ödenmesini isteyebilir.

Belirtildiği üzere yabancı para birimi üzerinden yapılabileceği kararlaştırılmış ise gerçek yabancı para borçları söz konusudur. Gerçek yabancı para borcunun ifasının talep edilmesi aşamasında alacaklı, gerçek olmayan yabancı para borçlarındaki imkânına sahip değildir. Diğer bir ifadeyle gerçek yabancı para borçlusu temerrüde düştüğünde, alacaklı vade vefa fiili ödeme tarihi kur üzerinden TL olarak ödeme yapılmasını isteyemez. Bu husus 99/III hükmünde açıkça belirtilmiştir. Gerçek olmayan yabancı para borçlusunun seçimlik hakka sahip olmasında bazı koşullar öngörülmüştür. Bunlar;

  1. Yabancı para borcunun ifa yerinin Türkiye olması
  2. Seçimlik yetkinin tarafların anlaşmasıyla kaldırılmamış olması
  3. Yabancı para borçlusunun temerrüde düşmemiş olmasıdır.

Borçlu, seçimlik hakkını vade tarihindeki TL karşılığı üzerinden ödemek biçiminde kullanıp, çeviriyi yaparak ifada bulunursa, alacaklı eksik ifa yapıldığı gerekçesiyle talepte bulunmak istediğimde, eksik kısma ilişkin olarak 99/3 hükmü uygulanmaktadır. Alacaklı geri kalan ödeme tutarını dilerse yabancı para olarak dilerse vade veya fiili ödeme tarihindeki karşılığı üzerinden talep edebilecektir. Borçlunun yaptığı seçimin alacaklıyı etkilemesi, ancak yaptığı seçime göre tam ifada bulunması halinde söz konusu olmaktadır.3

Gerçek olmayan yabancı para borçlusunun ifada temerrüde düşmesi üzerine, borçlunun sahip olduğu seçimlik yetki sona erer ve seçim yapma imkânı artık alacaklıya geçer. Alacaklının seçebileceği üç alternatif vardır:

  1. Yabancı para borcunun aynen (yabancı para olarak) ödenmesi
  2. Yabancı paranın vade/muacceliyet tarihindeki TL karşılığının ödenmesi
  3. Yabancı paranın fiili ödeme tarihindeki TL karşılığının ödenmesi

Alacaklının bunlar dışında bir hakkı bulunmamaktadır. Özellikle yabancı paranın TL karşılığının ödenmesi talep edilmişse, çevirinin ya muacceliyet ya da fiili ödeme tarihi üzerinden yapılmasını isteme hakkı vardır. Bu iki tarih arasındaki bir tarih esas alınarak bu tarihe göre çeviri yapılmasını isteme yetkisi yoktur.4

3.1 Sözleşmeden Doğan Yabancı Para Alacağı

Yabancı para alacaklarının genellikle bir sözleşme sonucu var olmaktadır. Taraflar sözleşmede aynen ödemeyi kararlaştırabilir. Aynen ödemenin kararlaştırıldığı hallerde borçlu borcunu yabancı para olarak ödeyecektir. Ancak taraflar ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bunu ifade eden başka bir ifade bulunmuyorsa, borçlu borcunu ödeme günündeki rayiç üzerinden ülke parası ile ödeyebilecektir.

Eğer sözleşmenin tarafları para borcunun hangi para birimi ile ödeneceğini açık ve zımni olarak belirlememişlerse sözleşme hakkındaki genel kurallar ve tarafların irade açıklamalarının yorumu ile sorun çözümlenecektir. Bunun yanında, sözleşmenin yapıldığı sırada tarafların bilinen koşulları da göz önünde tutulmalıdır.4 Özellikle sözleşmenin yapıldığı yer, ifa yeri veya taraflar arasında önceden kararlaştırılmış olabilecek para birimi konularına dikkat edilmelidir.

Hukukumuzda tarafların yabancı para üzerinden sözleşme yapmaları mümkün olmakla birlikte, Türk parasının son dönemlerde değer kaybetmesi göz önüne alınarak, bu sözleşme serbestisine bir sınırlama getirilmiştir. Bunun üzerine Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 30 ve 32 sayılı Karar yayımlanmıştır. Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar da önemli maddeler içermektedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 26. Maddesinde "Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilir" denilmektedir. Öngörülen sınırlar cümlesi tam da bahsedilen kararın yasallığına dayanak sağlamaktadır. Söz edilen düzenlemenin yabancı para borçlarına ilişkin sınırlamalar getirdiği görülmektedir. Karar'ın 4. Maddesine eklenen bentte; Türkiye'de yerleşik kişilerin Bakanlıkça belirlenen istisnalar dışında, gayrimenkul ve menkul alım satım, taşıt ve finansal kiralama dahil her türlü leasing ile iş, hizmet ve eser sözleşmelerinde ödemenin döviz veyahut dövize endeksli kararlaştırılamayacağı düzenlenmiştir. Yine aynı karara eklenen bir diğer bentte yürürlüğe girme tarihinden itibaren otuz gün içinde yapılmış ifa konusu borcun döviz cinsinden veya döviz endeksli yapılmış olduğu sözleşmelerin Türk parası olarak yeniden belirlenmesine karar kılınmıştır. 85 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı'na ilişkin olarak ilk tebliğ 06.10.2018 tarihinde Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanmıştır.

Yukarıda bahsedilen Cumhurbaşkanlığı Kararı sayılan sözleşme türlerinde yabancı para borcunu yasaklamıştır. Bu yasakların birçok sözleşmeyi zor duruma sokması dolayısıyla Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından istisnalar getirilmiştir. Bu istisnalar 28.2.2008 tarihli ve 26801 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ'in 8. maddesinde değişiklik yapılmak suretiyle belirlenmiştir. İstisnalar;

  • Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı olmayıp Türkiye'de yerleşik kişilerin, alıcı veya kiracı olarak taraf bulunduğu gayrimenkul satış veya kiralama sözleşmeleri
  • Kültür ve Turizm Bakanlığı'nda belgeli olmak koşuluyla konaklama tesislerinin işletilmesi amacı taşıyan gayrimenkul kira sözleşmeleri
  • Gümrüksüz satış mağazalarının kiralanmasına ilişkin gayrimenkul kiralama sözleşmeleri
  • Türkiye'de yerleşik kişilerin kendi aralarında akdedecekleri; taşıt satış sözleşmeleri haricindeki menkul satış sözleşmeleri
  • Türkiye'de yerleşik kişilerin kendi aralarında akdedecekleri; taşıt kiralama sözleşmeleri haricindeki menkul kiralama sözleşmeleri
  • Türkiye'de yerleşik kişilerin kendi aralarında akdedecekleri; bilişim teknolojileri kapsamında yurt dışında üretilen yazılımlara ilişkin satış sözleşmeleri ile yurt dışında üretilen donanım ve yazılımlara ilişkin lisans ve hizmet sözleşmeleri
  • 4490 sayılı Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu ile 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda tanımlanan gemilere ilişkin finansal kiralama (leasing) sözleşmeleri
  • 32 sayılı Kararın 17 ve 17/A maddeleri kapsamında yapılacak finansal kiralama (leasing) sözleşmeleri
  • Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunmayan Türkiye'de yerleşik kişilerin taraf olduğu iş sözleşmeleri
  • Söz konusu kanunun on altıncı fıkra hükümleri saklı kalmak kaydıyla, kamu kurum ve kuruluşlarının veya Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı şirketlerinin taraf olduğu gayrimenkul satış ve gayrimenkul kiralama dışında kalan sözleşmeler
  • Kamu kurum ve kuruluşlarının taraf olduğu döviz cinsinden veya dövize endeksli ihaleler, sözleşmeler ve milletlerarası andlaşmaların ifası kapsamında gerçekleştirilecek olan projeler dahilinde; yükleniciler veya görevli şirketlerin ve bunların sözleşme imzaladığı tarafların üçüncü taraflarla akdedeceği veya bahsi geçen projeler çerçevesinde akdedilecek, gayrimenkul satış sözleşmeleri ve iş sözleşmeleri dışında kalan sözleşmeler
  • 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamında gerçekleştirilen işlemlere ilişkin olarak yapılan sözleşmelerde sözleşme bedelinin ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkündür. Bu işlemlerle ilgili olarak bankaların taraf olduğu sözleşmeler
  • 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ile bu Kanuna dayalı olarak yapılan düzenlemeler çerçevesinde sermaye piyasası araçlarının (yabancı sermaye piyasası araçları ve depo sertifikaları ile yabancı yatırım fonu payları da dahil olmak üzere) döviz cinsinden oluşturulması, ihracı, alım satımı ve yapılan işlemlere ilişkin yükümlülükleri
  • Dışarıda yerleşik kişilerin Türkiye'de bulunan; şube, temsilcilik, ofis, irtibat bürosu, doğrudan veya dolaylı olarak yüzde elli ve üzerinde pay sahipliklerinin veya ortak kontrol ve/veya kontrolüne sahip bulunduğu şirketler ile serbest bölgedeki faaliyetleri kapsamında serbest bölgelerdeki şirketlerin işveren veya hizmet alan olarak taraf olduğu iş ve hizmet sözleşmeleri

Yukarıda sayılan sözleşme türlerinde, sözleşme bedelinin ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması mümkün kılınmıştır.

Yine kararda getirilen bir diğer istisna Türkiye'de yerleşik yolcu, yük veya posta taşıma faaliyetlerinde bulunan ticari havayolu işletmeleri; hava taşıma araçlarına, motorlarına ve bunların parçalarına yönelik teknik bakım hizmeti veren şirketler; sivil havacılık mevzuatı kapsamında havalimanlarında yer hizmetleri yapmak üzere çalışma ruhsatı alan veya yetkilendirilen kamu ya da özel hukuk tüzel kişiliği statüsündeki kuruluşlar ile söz konusu kuruluşların kurdukları işletme ve şirketler ile doğrudan veya dolaylı olarak sermayelerinde en az yüzde elli hisse oranına sahip olduğu ortaklıkların Türkiye'de yerleşik kişilere ilişkindir. Sayılan tüzel ve gerçek kişilerin döviz cinsinden veya dövize endeksli bedeller içeren gayrimenkul satış, gayrimenkul kiralama ve iş sözleşmeleri haricindeki sözleşmeleri akdetmelerine olanak sağlanmıştır.

Kıymetli evraklar bakımından da önemli bir istisna getirilmiştir. Kıymetli evraklarda yer alan bedellerin döviz cinsinden veya döviz endeksli olarak belirlenmesi mümkün değilken 32 sayılı kararın geçici 8. Maddesi yürürlüğe girdiği tarihten önce düzenlenmiş ve dolaşıma girmiş bir kıymetli evrak söz konusu ise bu evrak istisna olarak görülmüştür.

Hazine ve Maliye Bakanlığı'nca getirilen yukarıda sayılmış ve karardaki birçok istisna karşılaşılan yabancı para ile ifa yasağını büyük ölçüde kaldırarak ticari hayatın gelişmesine olanak sağlamıştır.

Yabancı para ile ilgili bir diğer önemli hüküm İş Kanunu'nun 32. maddesinde yer almaktadır. Söz konusu maddenin ikinci fıkrasında; ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkak kural olarak Türk parası ile ödenecektir. Ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkak, yabancı para olarak kararlaştırılmış ise ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödeme yapılabilir. İşçinin ücretinin Türk Lirası üzerinden ödenmesi esastır. Ancak işçi ücretinin yabancı para üzerinden belirlenmesi de mümkündür. Yargıtay, ücretin yabancı para olduğunun ispatında hizmet sözleşmesi, bordro gibi yazılı delil aramaktadır. Bu konuda tanık beyanları yeterli görülmemektedir.5

3.2. Tazminat Olarak Yabancı Para Alacakları

Tazminat, gerçekleştirilen fiil sonucunda kişinin maddi veya manevi zarar görmesi sonucunda kişinin zararının karşılanmasıdır. Tazminatın para olarak ödenmesi en sık karşılaşılan zararı tazmin etme biçimidir. Zarar görenin yabancı olduğu veya sözleşmesel ilişki olduğu durumlarda yabancılık unsurunun bulunması söz konusu ise, tazminin hangi para birimi üzerinden gerçekleştirileceği üzerinde durulmalıdır. Zararın tespitinin yabancı para üzerinden yapıldığı durumlarda, tazmininin ülke parası üzerinden kararlaştırılması halinde alacaklının zarar görmesi mümkündür. Ülke parasında düşüş yaşandığı durumda alacaklının zararının tam olarak karşılanması gerçekleştirilememektedir. Fakat genel olarak kabul edildiği üzere, tarafların farazi iradelerinden aksi anlaşılmadıkça, yabancı para borçlusu sözleşmesel bir tazminatla yükümlü olduğunda, onun bu tazminat borcunun da aynı yabancı para birimi üzerinden ödenmesinin talep edilmesi mümkündür. Sözleşmesel bir ilişki olmaksızın ortaya çıkan tazminat taleplerinde zararın, zarar gören malvarlığı değerinin bulunduğu ülkenin para birimi üzerinden ödenmesinin talep edilebileceği kabul edilmektedir.6

Yargıtay'ın 2011/4260 Esas , 2012/6994 Karar sayılı kararında; Dosyadaki kanıtlara göre yabancı ülke vatandaşı davacı tatil için geldiği ülkemizde geçirdiği ...... kazası sonucu yaralanmış ve zarara uğramıştır. Davacı yabancı uyruklu olduğundan uğradığı zararlar da döviz cinsinden olacaktır. Eldeki davada uyuşmazlık davalının haksız eylemi sonucu davacının döviz cinsinden uğradığı zararın döviz olarak mı yoksa olay tarihindeki dövizin Türk parası karşılığının mı hüküm altına alınacağı veyahut ödeme günündeki dövizin karşılığı olan Türk parasının mı ödetilmesine karar verileceği noktasında toplanmaktadır. BK.nun 83.(6098 sayılı Borçlar Kanunu'nda karşılığı 99. maddedir.)maddesine göre kararın infazında Türk parasının esas alınacağı yasa hükmü olduğundan ve davacının da döviz cinsinden zarara uğradığı gözetildiğinde zararın ödeme günündeki kur üzerinden Türk Lirası karşılığına hükmolunması gerekir. Yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Ne var ki belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası'nın 438/7. maddesi gereğince kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.

Zararın tam olarak karşılanması için somut olayın özelliklerine bakılarak hangi para birimi üzerinden tazminata hükmedilmesi gerektiğine karar verilmelidir. Sözleşmeden kaynaklı veya haksız fiil gibi sözleşmeden kaynaklanmayan nedenler sonucu meydana gelen zararların tazmininde de öncelikle alacaklının zararının tam olarak karşılanmasını sağlayacak para birimi üzerinden ödeme yapılması gerekmektedir.

3.3. Sebepsiz Zenginleşmeden Kaynaklı Yabancı Para Alacağı

Sebepsiz zenginleşme 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 77. maddesinde "haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşme" olarak tanımlanmıştır. Bu kimse elde ettiği zenginleşmeyi iade etmekle yükümlü kılınmıştır. Sebepsiz zenginleşmenin konusunun yabancı bir para olduğu durumlarda iadenin hangi para birimine göre yapılacağı belirlenmelidir. Sebepsiz zenginleşmede davanın konusu zenginleşmeyi sağlayan şeyin aynen iadesidir. Ancak yabancı para borcu bir para borcu çeşidi olduğu için çoğu zaman aynen iadesi mümkün değildir.

Sebepsiz zenginleşmede bu gibi bir durumda zenginleşen kişinin niyetine bakılmasına gerek vardır. Haklı bir sebep olmadan zenginleşen kimse iyiniyetli (MK m.3) ise, geri isteme zamanındaki zenginleşmesi nispetinde iadeyle yükümlüdür. Elde edilen para yabancı para ise ve geri isteme zamanında sebepsiz zenginleşende halen mevcut ise, o zaman yabancı para istenebilecektir. Eğer geri isteme sırasında bu para mevcut değil ise ülke parası istenebilir. İstenebilecek ülke parası ise sebepsiz zenginleşenin malvarlığındaki artış ile doğru orantılı olacaktır. Haklı bir sebep olmadan zenginleşen kimse kötü niyetli ise, iade borcu zenginleşmenin tamamını kapsamaktadır. Her halde yabancı para aynen istenebilmelidir.7

3.4. Nafaka Alacağı Olarak Yabancı Para Alacağı

Nafaka, boşanma veya ayrılık sonrasında bir tarafın diğer tarafa maddi destek sağlamasını ifade eder. Aile bireylerinin birbirine karşı bakım yükümlülüğünü yerine getirme amacı taşımaktadır. Nafaka borçlusu ile nafaka alacaklısının farklı ülkelerde bulunması halinde nafaka alacağının hangi para birimi üzerinden tahsil edileceği büyük önem arz etmektedir. Baskın görüş, nafaka hakkında alacaklının tabi olduğu, ikametgâhının bulunduğu veya mutad meskeninin dikkate alınarak buradaki para birimine hükmedilmesi gerektiğidir. Bir diğer görüşe göre nafaka alacaklarının, tarafların anlaşması olmadığı sürece TL üzerinden hükmedilmesi gerektiğini kabul etmektedir.

Yargıtay kararında " Somut olayda; davacı... 06.03.2001 doğumlu, diğer davacı... ise 24.06.1999 doğumlu olup; ergin olduktan olduktan sonra 07.10.2019 tarihinde eldeki tenfiz davasını açmışlardır. Tenfizi istenen nafaka ilamında çocuklar kendi kendilerine bakma ehliyeti kazanana kadar, o andaki yasal vekilleri olan anneleri ...'a çocuk başına aylık 260 Avro tutarında nafaka ödenmesine hükmedilmiştir. Söz konusu nafaka ilamında davacı çocuklar yararına olmak üzere ergin oldukları tarihe kadar nafakaya hükmolunduğu dikkate alındığında davacı ergin çocukların tenfiz istemekte hukuki yararlarının bulunduğu kabul edilmelidir..." şeklinde karar verilmiştir.

Görüldüğü üzere nafaka alacaklarının yabancı para üzerinden talep edilebilmesi mümkündür.

4. YABANCI PARA ALACAKLARINDA FAİZ

Yabancı para alacaklarında faiz, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un 4/a maddesinde düzenlenmiştir. Hükme göre "Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır." Kanunla getirilen düzenleme 23.11.2019 tarihinden itibaren uygulanmaktadır. Bu tarihten önce akdedilmiş sözleşmelerde söz konusu hükmün uygulanması mümkün değildir. Kanunun yürürlüğe girmeden önce akdedilmiş sözleşmelerde Yargıtay'ın Devlet Bankalarının öngördüğü en yüksek faiz oranını değil, ortalama faiz oranını esas aldığı görülmektedir.

Tarafların bir oran kararlaştırdığı ve mahkemede bu oran üzerinden faizin talep edildiği durumlarda, kararlaştırılan oran üzerinden karar verilmelidir. Bu oran 3095 sayılı kanunun 4/a maddesinde belirtilen orandan düşük veya yüksek olabilir.

Yine Yargıtay'ın bir kararında "Yabancı para borcuna hangi faizin uygulanacağı, 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesinde " Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır." şeklinde düzenlemesi mevcuttur. Buna göre ilk derece mahkemesince; kabul edilen alacağa 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince, Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile avans faizi uygulanmasına karar verilmiş olması, doğru olmayıp bozmayı gerektirir." şeklinde kararı mevcuttur.

Alacaklının, gerçek olmayan yabancı para alacağını Türk parası olarak talep ettiği halde durum farklıdır. Bu durumda borçlu daha önce temerrüde düşmüşse; alacaklının faiz miktarını 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesine göre yabancı para olarak hesaplayıp, daha sonra bunu Türk Lirasına çevirip asıl alacağı ile birlikte talep edecektir. Borçlu daha önceden temerrüde düşmüş olmasına rağmen, alacaklı dava dilekçesinde faizden hiç söz etmemişse, faiz alacağını daha sonra ayrı bir dava ile yabancı para veya Türk Lirası olarak talep edebilir.8

5. İCRA HUKUKUNDA YABANCI PARA ALACAKLARI

Yabancı para borçlarına ilişkin bir diğer önemli madde ise İcra ve İflas Kanunu'nda yer almaktadır. İcra ve İflas Kanunu 58. Maddesi 3. Fıkrası "Alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarı ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği ve faizi..." olarak yazılmıştır. Söz konusu bu hüküm yabancı para borcu üzerinden icra takibi yapılıp yapılamayacağı konusunu gündeme getirir. Belirtildiği üzere yabancı para alacağı mevcut ise Türk parası üzerinden icra takibi başlatılması zorunlu tutulmuştur. Ayrıca bu konudaki bir diğer önemli husus da talep edilen tarihteki faiz oranlarıdır.

Gerçek yabancı para alacağının icra takibine konu olması durumunda uygulanacak temerrüt faizi hakkında yukarıdaki açıklamalar aynen geçerlidir49. Buna göre, gerçek yabancı para borcunda alacaklı, temerrüt daha önce oluşmuşsa, temerrüt tarihinden takip tarihine kadar işleyen faizi, yabancı para birimi üzerinden (3095 sayılı Kanun 4A gereğince) hesaplayarak, anaparayla birlikte takip tarihi itibariyle TL'ye çevirerek takip talebinde bulunmalıdır.9

İcra ve İflas Kanunu'nda yazılmış madde yabancı para borcu için icra takibi başlatılamayacağını açıkça belirtmiştir. Alacak yabancı para ise, alacaklı, yabancı para üzerinden ilamsız icra takibi yapamaz. Alacaklının, yabancı para alacağını Türk parasına çevirmesi ve Türk parası üzerinden takip talebinde bulunması gerekir. (KURU, 2023) Ödeme emrinde takibi yapılacak paranın mutlaka Türk parası cinsinden olması gerekmektedir. İcra müdürü bu şekilde talebinde bu şekilde çevirme yapılmamış bir ödeme emri gönderemez. Düzenleme olmamasına rağmen ödeme emrini gönderen icra müdürünü şikâyet yoluna gidilebilir. Bu şikâyet yolu kamu düzenine aykırılık teşkil eden bir konu hakkında olduğu için süresizdir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 99. Madde 3. Fıkrasına göre alacaklı, yabancı para alacağını, "vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini isteyebilir." Buna göre;

  • Alacaklı, yabancı para alacağının vade veya takip günündeki kur üzerinden Türk parası ile ödenmesini isterse, yabancı para alacağını vade tarihindeki döviz kuru üzerinden Türk parasına çevirir ve bunu takip talebinde alacak miktarı olarak gösterir.
  • Alacaklı, takip talebinde fiili ödeme günündeki rayice göre alacağının Türk parası ile ödenmesini talep etmesi halinde yabancı para üzerinden faiz talep edebilmektedir.

Seçimlik hakkın kullanılması ile ilgili Yargıtay kararları; "Davacı dava dilekçesi ile seçim hakkını ülke para birimi olan TL'den yana kullanmış olup, birleşen davada bu tercihinden dönerek borcun yabancı para üzerinden tahsilini talep edemez. Bu durumda mahkemece, davalıdan rücuen tahsiline karar verilen yabancı para borcunun seçim hakkının kullanıldığı tarih olan dava tarihi esas alınarak hesaplanacak TL karşılığı üzerinden hüküm tesisi gerekirken, yabancı para birimi üzerinden hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir."

"Zaman itibariyle dava konusu uyuşmazlığa uygulanması gereken 818 sayılı BK'nın 83. maddesi uyarınca yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı, bu borcun vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini isteyebilir. Bu şekilde talepte bulunan alacaklının artık bu tercihinden dönerek borcun yabancı para olarak aynen ifasını istemesi mümkün değildir. Somut olayda da, davacı dava dilekçesinde tercih hakkını kullanmış ve borcun Türk Lirası üzerinden ödenmesini istemiş, yargılama aşamasında ise alacağın bir bölümünün yabancı para üzerinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davacının, alacağın Türk Lirası üzerinden ödenmesi yönündeki tercihinden dönüp yabancı para üzerinden tahsil isteyemeyeceği gözetilerek hüküm kurulması gerekirken Euro ve TL üzerinden hüküm tesisi doğru görülmemiş; hükmün temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir."

Yabancı para alacaklarında, icra mahkemesi, yabancı paranın takip tarihindeki Türk parası karşılığı üzerinden tazminata hükmedebilir. Ancak yabancı para üzerinden tazminata karar veremez.

Bunun gibi, yabancı para alacaklarında, itirazın iptali davasında da, yabancı paranın takip tarihindeki Türk parası karşılığı üzerinden icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekir; yabancı para üzerinden icra inkâr tazminatına hükmedilemez.

6. SONUÇ

Yabancı para alacaklarının ülkemizde tahsili ile ilgili birçok hüküm bulunmaktadır. Alacağın kaynaklandığı hukuki nedenin tespit edilebilmesi, uygulanacak hükmün belirlenmesi için şarttır. Genel hüküm 6098 sayılı Borçlar Kanun'unun 99. Maddesinde belirlenmekle birlikte sözleşmeden kaynaklanan, tazminat alacağı olarak, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan veya nafaka alacağı olarak; yabancı para alacağı ile uygulanacak koşullar değişebilmektedir.

Yabancı para alacaklarında faiz ise önem arz etmektedir. 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri dikkate alınarak, yabancı para alacağına uygulanacak faize karar verilecektir.

Son olarak yukarıda açıklanan İcra ve İflas Kanunu'nda düzenlenen hükümler, yabancı para alacağının icraya konulmasında önem arz etmektedir. Yabancı para alacağının genel haciz yolu ile ne şekilde takip edilmesi gerektiği söz konusu Kanun'un maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre yabancı para alacaklarının Türk Lirası karşılığının takip talebinde gösterilmesi zorunlu kılınmıştır. Karşılığın gösterilmediği bir ödeme emri düzenlenemeyecektir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.