Kurumsal yönetim kavramı 1980'li yılların başında dünyada önem kazanmış bir kavramdır. 1980'li yıllarda devletçi ekonomi terk edilip özel sektör kuruluşlarının ekonomide yerleri güçlendirilmeye başlanmıştır. Özel sektör kuruluşlarının ekonomide yerlerinin güçlenmesi ile birlikte anonim ortaklıklarda yaşanan yolsuzluklar ve bunları izleyen iflaslar başta ABD olmak üzere tüm batılı ülkeleri konuya eğilmek zorunda bırakmıştır. Yaşanan şirket skandalları ve bağlantılı olarak gerçekleşen ekonomik krizler, şirket yönetimlerinde yaşanan başarısızlıkları önlemeye yönelik yeni yolların bulunması ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Son yaşanan ekonomik kriz ile hem yönetim hem finansal açıdan sistemli çalışan işletmelerin ayakta kalabildikleri gözlenmiştir. İşletmelerin yönetim kalitesinin finansal durumlarının yanında yeni bir kriter olarak öne çıkması ve yönetim kalitesinin öneminin gitgide artması sonucunda iyi yönetim kavramının içeriği sorgulanmaya başlamıştır.

Kurumsal yönetim; bir şirketin, hak sahipleri ve kamuoyunun menfaatlerine zarar vermeyecek şekilde, mali kaynakları ve insan kaynaklarını kendine çekmesini, verimli çalışmasını ve bu sayede de hissedarları için uzun dönemde ekonomik kazanç yaratarak istikrar sağlamasını mümkün kılan, kanun, yönetmelik ve ilgili gönüllü özel sektör uygulamalarının bileşimidir. Şirket faaliyetlerinden ötürü yalnızca şirket hissedarları değil, başkaca menfaat sahipleri de etkilenmektedir; başkaca menfaat sahiplerinin haklarının da korunabilmesi için bazı temel koşulların yerine getirilmesi bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Şirket faaliyetlerinin denetlenebilmesi, şirketlerde hissedarlara eşit ve adil davranılması, hissedarların ve diğer paydaş grupların hak ve yükümlülüklerinin korunması, kamunun aydınlatılması ve son olarak yönetim kurullarının görev ve yetkilerinin açık bir şekilde ortaya konarak iş yapma yöntemlerinin belirlenmesi, etkili bir yönetim anlayışı oluşturabilmenin temel koşullarının başında gelmektedir. Kurumsal yönetim anlayışı ile yalnızca şirket hissedarlarının menfaatleri göz önünde tutulmamakta diğer menfaat sahipleri de gözetilmektedir.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ("TTK") madde 1529 kurumsal yönetim ilkelerinin halka açık şirketlerde uygulanmasını zorunlu kılmıştır. TTK, yönetim kurulunun kurumsal yönetime ilişkin açıklamalarının esasları ve şirketlerin bu yönden derecelendirilmelerinin kural ve sonuçları Sermaye Piyasası Kurulu ("Kurul") tarafından belirleneceğini düzenlemiştir. TTK'da yapılan atıf ile birlikte 6362 sayılı Sermaye Piyasaları Kanunu ("SPK") 17. maddesinde halka açık ortaklıklarda kurumsal yönetim ilkeleri ile kurumsal yönetim uyum raporlarının içeriğine, yayımlanmasına, ortaklıkların kurumsal yönetim ilkelerine uyumlarının derecelendirilmesine ve bağımsız yönetim kurulu üyeliklerine ilişkin usul ve esaslar Kurulca belirleneceği belirtilmiştir. Kurul, bu yetkilerini halka açık şirketler arasında haksız rekabet ile sonuçlanmayacak şekilde ve eşit koşullardaki şirketlere eşit kuralların uygulanması prensibini göz önünde bulundurarak kullanır.

Kurul, payları borsada işlem gören halka açık ortaklıkların, niteliklerine göre, kurumsal yönetim ilkelerine kısmen veya tamamen uymalarını zorunlu tutmaya, buna ilişkin usul ve esasları belirlemeye, verilen süre içinde uyum zorunluluğunun yerine getirilmemesi hâlinde uyum zorunluluğunun yerine getirilmesini sağlayacak kararları almaya ve buna ilişkin işlemleri resen yapmaya, herhangi bir süre vermemiş olsa dahi uyum zorunluluğuna aykırı işlemlerin hukuka aykırılığının tespiti veya iptali için her türlü teminattan muaf olarak ihtiyati tedbir istemeye, dava açmaya, açılan davada uyum zorunluluğunun yerine getirilmesi sonucunu doğuracak şekilde karar alınmasını istemeye, bu işlemlerin yerine getirilmesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili kılınmıştır.

TTK madde 1529'un yanı sıra TTK 360. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesinde "Bağımsız yönetim kurulu üyelerine ilişkin düzenlemeler saklıdır." denilerek kurumsal yönetimin bir yansıması olan bağımsız yönetim kurulu üyeliği de kanunen temellendirilmiştir.

TTK madde 1529. maddesinin 2. fıkrası uyarınca ise Kurul'un uygun görüşü alınmak şartıyla, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının da, sadece kendi alanları için geçerli olabilecek kurumsal yönetim ilkeleriyle ilgili, ayrıntıya ilişkin sınırlı düzenlemeler yapabileceği düzenlenmiştir. Halka açık olmayan şirketler ise bağımsız yönetim ilkelerini uygulamak ve bağımsız üye atamakla yükümlü değildirler.

Kurul, kurumsal yönetime ilişkin olarak 17.1 sayılı Kurumsal Yönetim Tebliği'ni ("Tebliğ") çıkarmıştır. Tebliğ'in amacı borsa şirketlerinin esas alacakları kurumsal yönetim ilkelerini düzenlemektir. Tebliğ, borsa şirketlerini ise payları İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda işlem gören halka açık anonim ortaklıklar olarak tanımlamaktadır. Tebliğ'de borsa şirketlerinin uygulamakla yükümlü oldukları kurumsal yönetim ilkeleri II. bölümde ayrıntılı olarak düzenlenmektedir. Tebliğ'in 5. maddesinde ise borsa şirketleri tarafından uygulanması zorunlu olan ilkeler sıralanmıştır.

Tebliğ'in ekinde yer alan kurumsal yönetim ilkeleri pay sahiplerine, kamuyu aydınlatmaya ve şeffaflığa, menfaat sahiplerine, yönetim kuruluna ilişkin düzenlemeler getirmektedir. Pay sahiplerine ilişkin olarak ise; pay sahipliği haklarının kullanımını kolaylaştıran, pay sahiplerinin bilgi alma ve inceleme haklarını, genel kurula katılım haklarını, oy haklarını, azlık haklarını, kâr payı haklarını ve paylarının devrini içeren düzenlemeler yer almaktadır. Bu bölümde ayrıca pay sahipliğine ilişkin kayıtların sağlıklı olarak tutulması ve payların serbestçe devri ve satışı konuları ile pay sahiplerine eşit işlem ilkesi ele alınmaktadır. Tebliğ'de yer alan pay sahiplerine ilişkin düzenlemeler ile pay sahiplerinin sorunlarına doğru ve zamanında cevap verebilmek ve pay sahiplerinin sorunlarını giderebilmek iyi bir kurumsal yönetimin bir gereği olarak belirlenmiştir.

Kamuyu aydınlatma ve şeffaflığa ilişkin olarak ise; kamuyu aydınlatma esasları ve araçları belirlenmiştir. Kamunun aydınlatılmasında şirkete ait internet sitesinin aktif olarak kullanılması gerektiği ve internet sitesinde yer alan bilgilerin düzenli olarak güncellenmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yönetim kurulunun hazırlayacağı faaliyet raporunun, kamuoyunun şirketin faaliyetleri hakkında tam ve doğru bilgiye ulaşmasını sağlayacak ayrıntıda olması gerektiği ve faaliyet raporunda yer alması gereken hususlar belirtilmiştir. Böylece, pay ve menfaat sahiplerine, şirketin hak ve yararlarını da gözetecek bir şekilde, zamanında, doğru ve eksiksiz, anlaşılabilir, analiz edilebilir, düşük maliyetle kolay erişebilir bilgilerin sunulmasını amaçlanmıştır.

Tebliğ ekinde menfaat sahipleri; şirketin hedeflerine ulaşmasında veya faaliyetlerinde ilgisi olan çalışanlar, alacaklılar, müşteriler, tedarikçiler, sendikalar, çeşitli sivil toplum kuruluşları gibi kişi, kurum veya çıkar grupları olarak tanımlanmıştır. Şirketlerin, işlem ve faaliyetlerinde menfaat sahiplerinin mevzuat ve karşılıklı sözleşmelerle düzenlenen haklarını koruma altına alması gerektiği, bu kapsamda menfaat sahiplerine ilişkin şirket politikası ve insan kaynakları politikası oluşturması ve menfaat sahiplerinin şirket yönetimine katılımının desteklenmesi gerektiği düzenlenmiştir. Menfaat sahiplerine ilişkin ilkeler ile kurumsal yönetimin temel anlayışlarından birinin de şirket yönetiminde pay sahipleri dışındaki menfaat sahiplerinin de çıkarlarına önem verilmesi gerektiği ve şirketle olan ilişkilerin iyi biçimde geliştirilmesinin sağlanması gerektiği anlaşılmaktadır.

Tebliğ ekinde yer alan kurumsal yönetim ilkeleri daha çok yönetim kuruluna ilişkin düzenlemeler getirmektedir. Tebliğ'de yönetim kurulunun işlevine, faaliyet esaslarına, yapısına, toplantı şekline, yönetim kurulu bünyesinde oluşturulan komitelere ilişkin detaylı düzenlemeler yer almaktadır. Yönetim kurulunda icrada görevli olan ve olmayan kişilerin yer alması gerektiği düzenlenmiştir. İcrada görevli olmayan yönetim kurulu üyesi şirketin günlük iş akışına ve olağan faaliyetlerine müdahil olmayan kişilerdir. Şirketteki tek idari görevi yönetim kurulu üyeliği yapmak olmalıdır. Tebliğ'in 4.3.3. fıkrası ise "İcrada görevli olmayan yönetim kurulu üyeleri içerisinde, görevlerini hiçbir etki altında kalmaksızın yapabilme niteliğine sahip bağımsız üyeler bulunur." hükmünü haizdir. Kurumsal yönetim ilkeleri çerçevesinde bağımsız yönetim kurulu üyeliği önem arz etmektedir. Böylece, bağımsız yönetim kurulu üyesi ile kurumsal yönetim ilkeleri kapsamında yönetim kurulunun faaliyetlerini adil, şeffaf, sorumlu ve hesap verilebilir şekilde yürütülmesi hedeflenmektedir. Bu çerçevede de şirketin yalnızca pay sahipleri korunmamakta, pay sahiplerinin kendi çıkarlarının şirket çıkarlarının önüne geçilmesi engellenmekte ve diğer menfaat sahipleri de şeffaflığa da uygun olacak şekilde korunmaktadır.

Kurumsal yönetim ilkeleri, şirketlerin şeffaflığa ilişkin sorununu ortadan kaldırmakta, şirketlerin yerel ve yabancı yatırımcılar gözünde güven vermeyen niteliğe bürünmesini engellemekte, şirketlerin yurtdışı piyasalarda rekabet gücünü arttırmakta, sermayeye erişimi ve yabancı yatırımcılarla ortaklık yapılarına gidilmesini kolaylaştırmakta ve ülkedeki yatırım ortamının iyileştirilmesi adına önemli katkılar sağlamaktadır. Kurul tarafından oluşturulan Tebliğ ile birlikte, kurumsal yönetim ilkelerinin şirketler tarafından uygulaması artırılmakta ve şirketlerin ekonomik varlıklarını düzgün bir şekilde sürdürmeleri sağlanmaktadır.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.