Miras, bir kisinin vefat ettikten sonra arkasinda biraktigi malvarligina (terekeye) denir. Miras birakanin öldükten sonra biraktigi mal varligina yani terekeye bütün mirasçilar elbirligi ile ortaktir. Yani, mirasçilardan birinin tereke içindeki bir mali tek baslarina devretmesi mümkün degildir.

Çünkü, elbirligi ile ortaklik devam ettikçe mirasçilarin tek baslarina tasarruf edebilecegi somut bir pay yoktur. Bu tarz bir devir ancak miras birakanin onayi ile mümkün olmaktadir. Medeni Kanun'un 677. maddesi bu pay devrini mümkün kilmistir. Bu tarz bir pay devri sanki daha miras birakan ölmeden malvarliginin paylastirilmasi gibi ahlaka aykiri bir görünüm yaratsa da miras birakan öldükten sonra ortaya çikabilecek anlasmazliklar daha baslamadan hizli ve kolay bir sekilde bitirebilir.

Ayni zamanda, miras birakanin geriye biraktigi malvarliginin çok oldugu durumlarda malvarliginin paylasilmasi uzun sürebilmektedir. Bütün mirasçilar, miras yoluyla kendilerine düsen haklari, diledigi kisiye bedel karsiligi veya ivazsiz (karsiliksiz) bir sekilde devredebilir. Mirasçilik her ne kadar beklenen bir hak olsa da mirasçilar, muris (vefat eden kisi-miras birakan) ölmeden önce veya öldükten sonra kendilerine düsen miras payini devredebilmesini kanunumuz düzenlemistir.

Açilmamis Miras Payinin Devri Nedir?

Açilmamis miras payinin devri, yani miras birakanin hayatta oldugu dönemdeki miras payinin devrini düzenlemektedir. Mirasçilarin, miras birakan ölmeden önce yapacagi miras payi devirleri, miras birakanin onayina baglidir. Çünkü, miras kazanilmamis bir haktir.

Mirasçi; miras birakandan önce ölebilir, miras payinin devri yapildiktan sonra miras birakanin malvarligi üzerinde degisimler yasanabilir ve ahlaka aykiri olarak kabul edilmektedir. Miras birakana buna onay verirse veya katilirsa miras payinin devri o zaman geçerli olacaktir. Miras birakanin katilmasi ve onayi, bu sözlesmenin ahlaka aykiriligini ortadan kaldirir. Çünkü, miras birakan bu duruma kendi de razidir.

Miras birakan, miras payini devreden ile devralan arasindaki sözlesmeye onayi oldugunu veya katildigini söyledikten sonra ancak iradesinin sakatlandigi iddiasiyla yani korku, panik, aldatma etkisi altinda onay verdiyse dönebilir. Bu katilim hangi asamada ne sekilde olacagiyla ilgili her ne kadar ögretide farkli görüsler de olsa herhangi bir sekil sarti yoktur.

Fakat ispat açisindan elbette yazili olmasi önem arz eder. Bu pay devrinin sekil sarti bakimindan mirasçilar arasindan yazili olmasi gerekmektedir. Mirasçi tarafindan yabanci bir kisiye pay devri yapiliyorsa noter onayi geçerlilik sartidir. Bu sözlesme ile miras payindan hak kazanan kisi direkt mirasçi konumuna erisememektedir. Sadece miras birakan öldügünde, diger mirasçilara yani miras payinin devri olmadan da o kisiye karsi mirasçi sifatina sahip olan kisilere karsi ileri sürebilecegi bir hak elde etmektedir.

Açilmis Miras Payinin Devri Nedir?

Kanunen mirasin açilmasi üzerine mirasçilar tereke üzerinde pay sahibi olurlar ve bu hak miras paylasilmasi sona erinceye kadar devam eder. Mirasçilar arasinda miras paylastirilincaya kadar elbirligi ile mülkiyet vardir. Yani bir bütün olarak o mirasa sahiptir. Medeni Kanun'un 677/1. maddesinde mirasçilar arasinda yapilacak miras payinin devrinin yazili yapilacagini belirtmistir.

Örnegin 2 tane kizi olan miras birakanin, bir kizinin payini digerine devretmesi bu hususta aralarinda anlasip, yaziya döküp, imzalamalari ile tamamlanmaktadir. Eger payi devralan mirasçi, devraldigi pay karsiligi karsi tarafa bir sey vermiyorsa devralan tarafin bir sey imzalamasina gerek yoktur. Devreden tarafin imzalamasi da yeterli olmaktadir.

Mirasçi kendi payini devrederken bu konuda özgürlügü bulunmaktadir. Isterse tüm mirasini devredebilecegi gibi isterse de payinin bir kismini devredebilir. Mirasçi olmayan kisiler arasinda yapilacak miras payinin devrinde ise noterde düzenlenmesi gerekmektedir. Mirasçilarin kendi arasinda adi yazili sekil aranirken, baska bir kisiye miras payinin devrinde ise kanun bu durumu zorlastirip noterde düzenlenmesine baglamistir.

Dogrudan dogruya yasanin devralana tanidigi bir imkan ise Medeni Kanun'un 648. maddesidir. Buna göre bir mirasçiya düsen payi devralan veya haczeden yahut o mirasçi aleyhine aciz vesikasi alan alacakli, hakimden bu mirasçinin yerine paylasmaya katilmak üzere bir kayyum atanmasini isteyebilir.

Miras Payinin Devri Sözlesmesinin Sona Ermesi Durumu Nedir?

Miras payinin devrini anlasan mirasçilar veya mirasçi ile yabanci kisi arasinda miras açilana kadar sözlesmeye uygun davranma yükümlülügü vardir. Miras açilana kadar aralarinda anlastiklari hususlari yerine getirmekle yükümlüdürler. Devreden eger miras payini bir sey karsiliginda devrettiyse bunu devralandan isteyebilir.

Çünkü bu sözlesmenin kurulmasiyla birlikte devralan kisinin borcu muaccel olacaktir. Taraflar her ne kadar bunlarin ayni anda verilmesini kararlastirabilirler ise de bu durum hakkaniyetli olmayacaktir. Çünkü miras payini devreden kisinin amaci miras payindan bekledigi ekonomik menfaati daha önce elde etmeye çalismaktadir. Bu ekonomik degere miras açilmasindan sonra zaten ulasacaktir. O yüzden amaci miras daha açilmadan, muris daha vefat etmeden bu paya ulasmaya çalismaktadir.

Miras payini devreden kisinin de devralana karsi sorumluluklari bulunmaktadir. Devreden kisi öncelikle kusurlu hareketleri ile mirastan yoksun hale gelmemeli, mirastan çikmamalidir. Çünkü mirasçilik "BEKLENEN" bir haktir. Eger miras payini devreden kisi bu yükümlülükleri ihlal ederse tazminat yükümlülügü altina girecektir.

Miras payini devreden kisi birden fazla kisiye payini devredebilir. Örnegin kendine ait payin yarisini bir kisiye diger yarisini baska bir kisiye olacak sekilde pay devri yapabilir. Burada edimler yarismadigi için iki sözlesmede geçerli olur. Fakat devreden miras payinin tamamini önce (A) kisisine sonra (B) kisisine devrederse ilk devrettigi kisi payi alir. Ama artik 2. Kisiye devredebilecegi bir payi olamadigi için ifa imkansizligi söz konusu olmaktadir. Devreden kisi bu duruma kendi kusuru ile sebebiyet verdigi için tazminat yükümlülügü bulunmaktadir.

Miras, miras birakanin ölümüyle açilir. Miras birakan öldükten sonra artik devralan kisi miras payina denk düsen kismin kendisine verilmesini talep edebilir. Direkt mal varligina intikal eden bir malvarligi olmaz. Çünkü açikladigimiz üzere miras payini salt devralmak, mirasçi yapmaz. Sadece mirasçilara karsi talep edebilecek bir "HAK SAHIBI" yapar.

Miras birakan açisindan ise sözlesmeye katilmasi, onay vermesinden ibarettir. Onu sözlesmenin bir tarafi yapmaz. Dolayisiyla miras birakan sözlesmede belirli bir yükümlülük altina girmez. Miras birakan verdigi bu onayi herhangi bir sarta baglayamaz. Öncesinde izin verdigi bir devri sonradan iznini geri çekerek bozamaz.

Miras Payini Devreden Mirasçinin Sorumlulugu Nedir?

Tereke borçlarindan dolayi sorumlulukta, üçüncü bir kisiye yapilan devir ile baska bir mirasçiya yapilan devir islemi ayni sonuçlara baglanmistir. Payini devreden mirasçi kural olarak, tereke borçlarindan diger mirasçilarla birlikte sorumludur. Payi devralan üçüncü bir kisi ise, sadece devraldigi kisim için, bir malvarliginin devrinden dogan sorumluluk hükümlerini düzenleyen Türk Borçlar Kanunu (TBK) 202. maddesi geregi sorumlu olacaktir. Bu durumda iki yil süre ile devreden mirasçi ile sorumlu olacaktir.

Payini devreden mirasçi, miras birakanin alacaklilarina karsi tereke borçlarindan bes yil boyunca müteselsilen sorumlu olmaya devam eder. Bu hükme, paylasma sonucu olusan müteselsil sorumlulugu düzenleyen Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 681/f. II kiyasen uygulama sonucu varmaktayiz. Bu bes yillik süre paylasmadan itibaren, daha sonra muaccel olacak alacaklar için muacceliyet tarihinden itibaren islemeye baslar. Miras payini devreden mirasçi, kendi miras payindan fazla ödeme yaparak tereke borçlarini ifa etmisse, rücu hakki olacaktir (TMK. 682/f. I). Ancak, devreden mirasçi bu rücu hakkini diger mirasçilara degil, devralan kisiye karsi ileri sürmesi gerekir.

Miras Payinin Rehin Edilmesi Ne Anlama Gelir?

Miras paylasilmadan önce miras paylari üzerinde elbirligi ile mülkiyet söz konusu oldugundan mirasçilar, tasarruf islemleri için oybirligiyle karar almak zorundadirlar. Ayrica paylar somut olarak belli de degildir. Bu sebeple, miras payi üzerinde rehin hakkinin kurulmasi da mümkün degildir. Terekedeki mallar üzerindeki paylar belli olmadigindan, terekedeki tasinirlarda teslim, tasinmazlarda tescil ve alacaklarda da temlik yapilamaz. Bu sebeple rehin de kurulamaz.

Sonuç

Miras payinin devri müessesi, Türk Medeni Kanun'unda düzenlenmistir. Mirasçilarin kendi aralarinda veya 3. bir kisiye miras payini devretmelerini düzenler. Taraflara mirasin açilmasindan önce ve sonra olmak üzere belirli yükümlülükler yükler. Bu devrin geçerli olmasi yazili olmasi, miras birakanin onayi, noterde düzenlenmesi gibi geçerlilik sartlari bulunmaktadir. Miras payinin devrinde, devralan kisi mirasçi sifatini almaz ve her seyden önemlisi bu sadece bir beklenen haktir, kazanilmamistir.


Bu Konuda Ilginizi Çekebilecek Diger Içeriklerimiz:


Kaynakça

  • DURAL, Mustafa/ÖZ, Turgut: Türk Özel Hukuku Cilt 4 Miras Hukuku, Yenilenmis 9. Basi,
  • SEROZAN/ENGIN, s. 630; ÖZAKMAN, Cumhur: Miras Payinin Devrine Iliskin Sözlesmeler,
  • OGUZMAN, M. Kemal: Miras Hukuku, Gözden Geçirilmis 6. Basi, Istanbul, 1995, s. 323; Y.8.HD., 1.5.2008, 1718 E./ 2413 K.
  • KILIÇOGLU, Ahmet M.: Miras Hukuku, Genisletilmis 6. Basi, Ankara, 2015, s. 317.

Anahtar Kelimeler: Miras, Miras payi, Miras Payinin Devri, Muris, Açilmis Miras Payi, Açilmamis Miras Payi, Sözlesme, Miras Payinin Devri Sözlesmesi.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.