Sanayi Katılım/Offset ("SKO") sözleşmeleri en basit anlamıyla bir tarafta satıcı sıfatıyla yabancı yüklenicinin diğer tarafta ise alıcı sıfatıyla kamu otoritesinin bulunduğu, kamu ihale uygulamaları ile karşılıklı ticaret uygulamalarının karma olarak uygulandığı, kamu otoritesinin yabancı yükleniciden satın aldığı ürünler karşılığında yabancı yüklenicinin satın alan ülke ekonomisine ilave ekonomik katkı sağlayacak faaliyetlerde bulunmayı taahhüt ettiği bir tür kamu alım yöntemidir.

SKO sözleşmelerinde yabancı yüklenicinin sağlayacağı katkının kamu tarafından satın alınan mal, ürün veya hizmet ile doğrudan ilgilisinin bulunduğu haller "doğrudan offset" olarak tanımlanırken, temel tedarik sözleşmesi kapsamı dışında sağlayacağı katkılar ise "dolaylı offset" şeklinde ifade edilebilir. Dünyada ve ülkemizde ilk uygulamalarını savunma sanayiinde gördüğümüz SKO sözleşmeleri 2000'li yıllarda özellikle sanayilerinde yenilik ve verimliliği geliştirmek isteyen birçok ülke tarafından da özel sektörde de uygulanmaya başlamıştır. 2000 ile 2014 yılları arasında dünyada 29 ülke tarafından uygulanan offset uygulamalarının etkinliği ve devamlılık göstereceği özellikle 2013-2014 yıllarında savunma sanayindeki tedarik toplam tutarının düşüş göstermesine rağmen offset uygulamaları tahtındaki satın alımlarının ters orantılı şekilde artış göstermesinden de anlaşılabilmektedir. Özellikle Endonezya ve Tayland gibi ülkelerin offset uygulamalarında karşılıklı ticarete yönelik taahhütleri azaltma eğilimine girmiş oldukları görülmekle, bu ülkelerin offset uygulamalarını enflasyon ve mali piyasalarda kırılganlık sağlayacak diğer faktörler sonucu gerçekleşecek olumsuz durumlardan etkilenmeyecek biçimde hayata geçirdikleri görülmektedir. Bunun gibi Azerbaycan, Kazakistan, Malezya, Kore, Vietnam ve İsrail'in de offset uygulamalarında temel bir politika geliştirerek bu uygulamalar kapsamında azami faydayı sağlayıcı, kırılgan olmayan programlar oluşturdukları görülmektedir. Bunun sonucu olarak da özellikle bu ülkelerdeki offset uygulamaları kapsamındaki geri dönüşte de artış gerçekleştiği gözlemlenmiş olmakla bu artışın 2014-2020 dönemi içerisinde de sürdürülebileceği öngörülmektedir.

Offset uygulamaları genel çerçevede, ülkelerin ulusal mevzuatları, ikili veya çok taraflı ticaret anlaşmaları, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) düzenlemeleri ve yine birlik üyesi ülkeler için de Avrupa Birliği Direktifleri ile düzenlenmiş bulunmaktadır. Ülkelerin gayri safi yurtiçi hasılasının %15-%20'sini oluşturan kamu alımlarının genel ilkeleri bugün özellikle özel sektördeki offset uygulamaları nezdinde DTÖ kapsamında düzenlenmektedir. Bugün itibariyle DTÖ'ye üye ülkeler tarafından imzalanan Dünya Ticaret Örgütü Kamu Alımları Genel Anlaşması ("GPA") kapsamında ülkemiz 4 Haziran 1996 tarihinden itibaren gözlemci statüsünde olmakla gerek sanayi ve ticaret odalarımız gerekse de ilgili diğer kamu kuruluşları nezdinde bu sözleşmeye taraf olunması hususu etkili bir şekilde tartışılmakta ve fakat halen ülkemiz katılım müzakerelerine başlamamış bulunmaktadır. 

GPA genel uygulamaları itibariyle, belirli sektörlerde kamu alımlarına ilişkin Dünya Ticaret Örgütü Ticaret Genel Anlaşması'na uygunluk göstermesi gereken hususlar ışığında düzenlemeler getirmekle, bu düzenlemelerin şeffaflık ve ayrımcılık yasağı ilkelerine uygunluğu noktasında düzenleyici hükümler ihtiva etmektedir. Bu yönü ile ele alındığında özellikle özel sektör offset uygulamalarının yabancı yatırımları engelleyici politikalar ihtiva etmemesi ve yine yerli-yabancı sermaye arasında ayrımcı uygulamalara cevaz vermemesi önceliklidir.

Ülkemizde savunma sanayii dışında diğer sektörlere yönelik offset uygulamaları 15 Şubat 2015 tarihli 29268 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan  "4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun 3 üncü Maddesinin (u) Bendine Göre Yapılacak Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Sanayi İşbirliği Programı Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik"  ile uygulama imkanı bulmuştur.

Offset ve Karşılıklı Ticaret

Karşılıklı ticaret üzerinde mutabık kalının uluslar arası literatürde bir tanımı yer almasa da,  alıcının nakit karşılığı satın aldığı bir mal, ürün veya hizmet karşılığında satıcının bu alıma karşı nakit harici bir karşılık verme yükümlülüğünü ifade eden alıcı ile satıcı arasındaki ticari bir ilişkiyi ifade etmektedir. Savunma sanayii dışında bu tür karşılıklı ticaret faaliyetleri yaygın olarak kullanılabilmekte iken savunma sanayiinde karşılıklı ticaret uygulamaları çok daha kısıtlı alanda ve kendisine özgü dinamikler çerçevesinde yürütülmektedir. 

Karşılıklı ticaret ilişkileri kendi içerisinde de ülkelerin dış borçlanmaya alternatif bir finansman yöntemi arayışından kaynaklı zaman içerisinde çeşitli yöntemler ile geliştirilmiştir. Bu yöntemlerin en başında takas (barter) gelmektedir. Bir karşılıklı ticaret yöntemi olarak takas Borçlar Hukuku ve Ticaret Hukukumuzda düzenleme bulmamakla kanaatimizce 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 139 uncu maddesinde düzenleme bulan takastan da farklıdır. Zira karşılıklı ticarette takas ülkeler arası bir alım-satım ilişkisinde karşılık edim olarak satıcıya mal ve hizmet değişimini ifade ederken Borçlar Kanunu kapsamında düzenlenen takas ise taraflardan birinin diğerine beyanı ile aynı cins olan borçlarını azı tutarında düşürülmesini ifade eden yenilik doğuran bir muamele olarak borcu sona erdiren bir sebep şeklinde düzenlenmiştir. Karşılıklı ticarette takas sözleşmeler kanaatimizce Borçlar Hukukundaki takas işlemlerinin unsurları ile trampa sözleşmesinin unsurlarının karma şekilde uygulama bulduğu ve özellikle ürünlerini serbest dövizle satamayan ülkeler bakımından uluslararası ticaret hukuku uygulamalarında kliring düzenlemeleri kapsamında sıkça karşılaşılan atipik sözleşme niteliğindedir. 

Karşılıklı ticaretin bir başka yöntemi olan kliring ise ülkeler arasındaki iki yanlı ticaret anlaşmalarının temelde malla ödemeyi öngören bir türüdür. Kliringde anlaşmalı ülkeler arasında ithalat ve ihracatI şlemleri döviz kullanılmadan mahsup ve takas yoluyla ve kliring kurumları aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Kliring kurumları merkez bankası ya da kliring ofisidir. Kliring anlaşması imzalayan ülkelerde ithalatçılar ithal ettikleri malların bedelini kendi ülkelerinde ulusal paralarıyla öderler. Bu paralar anlaşmalı ülkeye ihracatta bulunmuş kişilere alacaklarının ödenmesinde kullanılır. Böylece dövizle ödeme yapma zorunluluğu ortadan kalkar. Kliring uygulaması daha çok mallarını serbest dövizle satamayan ülkelerin başvurduğu bir yoldur ve çoğu durumda bir ülkenin dış ticaretini gittikçe bağımlı kıldığı için tercih edilmez. Bunun en iyi örneği II. Dünya Savaşı öncesi ve sırasındaki Türk-Alman dış ticaretidir. Kliring anlaşmaları genellikle kısa dönemler (genelde bir yıl) için yapılır. Dönem sonunda iki ülke arasındaki ihracat ve ithalat birbirine eşitlenmediği takdirde yani taraflardan birinin alacaklı veya borçlu olması durumunda hesapların altın veya konvertibl dövizlerle denkleştirilmesi gerekmektedir.1 Kliring yönteminin bir alt yöntemi olarak da değerlendirilebilen bir başka karlılıklı ticaret yöntemi ise swith ticaretidir. Switch ticareti kliring anlaşmasına taraf olan ülkelerden alacaklı olan ülkenin borçlu ülkenin mallarına ihtiyacı bulunmaması halinde veya bir başka sebeple reddi halinde bu ürünler üzerindeki ithal haklarının devrine ilişkin bir üç taraflı ticari ilişkidir.

Karşılıklı ticaret yöntemlerinden bir diğeri de karşılıklı satın almadır. Karşılıklı satın alma satıcı ile alıcı arasında bir alım satım sözleşmesini takiben ikinci bir alım satım sözleşmesi yapılmak suretiyle ilk sözleşmede alıcı bulunan tarafın bu sefer karşılıklı ticaret ruhuna uygun olarak satıcı, satıcı bulunan tarafın ise alıcı olarak yer aldığı, özetle karşılıklı ticaretin iki ayrı sözleşme ile birbirine bağlı muamele şeklinde gerçekleştiği bir sözleşme tipidir.

Uluslararası literatürde kabul görmüş bir başka karşılıklı ticaret yöntemi ise dengeleme (compensation)'dir. Dengeleme ne geniş anlamıyla ihraç edilen malın bedelinin karşılığının yine mal olarak ödenmesi olarak tanımlanabilir. Bu karşılığın tamamının mal ile ödenmesi durumunda bu ilişkiye tam dengeleme, kısmi olarak mal ile ödenmesi halinde ise kısmi dengeleme denilmektedir. Dengeleme benzeri bir başka karşılıklı ticaret yöntemi ise geri alımdır.(Buy back) Geri alımlarda alıcı taraf ithal ettiği malların bedelini bu mallar sonrasında gerçekleşecek üretimin satın alınması suretiyle ödemektedir.

Görüldüğü üzere tüm bu karşılıklı ticaret usullerinde mal veya hizmet karşılığının doğrudan değişimi ve belirli bir akdi ilişki sınırında ele alınması söz konusu iken SK/O uygulamaları kamu tedarik programı olarak karşımıza çıkmakta ve kapsamı,  alımın ülkeler arası ticaret konusunu oluşturmaktan öte katma değer yaratan bir karşılıklı ticaret metodolojisi altında yürütülmesini amaçlamaktadır. Bu sebeple SK/O konusu hukuki işlemlerin gerek ulusal gerekse de uluslararası tabi olduğu düzenlemeler, uyuşmazlıkların çözüm yolları, ticaretin savunma sanayi kapsamında ve savunma sanayii kapsamı dışında olmasına göre tabi olduğu farklı uygulamalar ve bu uygulamalardaki kamu otoritesinin karar mekanizmaları son derece önem arz etmektedir. 

Footnote

[1] https://tr.wikipedia.org/wiki/Kliring

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.