Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre işin işveren adına yürütülmesinde yetkili bir sigortalı çalışanın işveren vekili olarak nitelendirilebilmesi için işyerinde işçiyi işe alma veya işten çıkarma gibi görev ve yetkilerinin bulunması gerekmektedir.

Nitekim Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 27.12.2004 tarih2004/28934 E. ve 2004/29711 K. sayılı ilamında; "Dosya içerisinde mevcut görev tanımı belgesine de davacının işyerinde görevinin "teknik başkan"olduğu belirtilmiştir. Ayrıca işyerinde işçi alma ve çıkarma vs. gibi görevlerinden bahsedilmemiştir. Keza dosya içerisinde davalı yönetimini gösteren belgede de davacının sıfatı teknik müdür olarak gösterilmiştir. Bu durumda davacının 4857 sayılı Kanunun 18/son maddesinde açıklandığı gibi işveren vekili olmadığı anlaşılmaktadır. "

 denilmek sureti ile söz konusu durum açık bir dille ifade olunmuştur.

Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre bir sigortalı çalışanın işveren vekili olarak kabul edilebilmesi için yönetim kurulu kararı ile görevlendirildiği alanlarda para harcama yetkisine sahip olması ve şirketi bu hususlarda atacağı imza ile temsil ve ilzama yetkili olması gerekmektedir.

Nitekim Yargıtay 21. Hukuk Dairesi'nin 18.06.2001 tarih 2001/2513 E. ve 2001/4867 K. sayılı ilamında; "... Limited Şirketi adlı işverenin vekilidir. ........ Sözü edilen genel vekaletnamede, tam yetki ile temsilen ödenmesi gerekli her türlü vergi resim harç ve paraları yatırmaya, şirketin kuruluşundan ilan ve tesciline kadar yapılması gereken bil cümle iş ve işlemleri işin başından sonuna kadar bizi bizden farksız olarak ve bizden başkaca bir yetki aramasına gerek kalmaksızın ifa ve intaca başkalarını da terkil teşrik ve azle mezun ve yetki olmak üzere vekil tayin ettim sözcüklerinden şirket ortakları adına bütün işlemleri yapmak üzere tam yetki ve temsil verildiğine göre davacının işverenin vekili olduğu ortaya çıktığı, takibe konu aylarla ilgili prim ve gecikme zamlarından davacının sorumlu olduğu açık-seçiktir. "

denilmek sureti ile söz konusu durum açık bir dille ifade olunmuştur.

Ceza Hukuku anlamında işveren sırasıyla kendisine bağlı alt kademe veya profesyonel kişilere iş sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınması noktasında yetki devrinde bulunabilir. Böyle bir durumda yetki devrinde bulunulan kişinin işveren vekili olarak nitelendirilebilmesi için önce işinin yazılı olarak tanımının yapılması ve bu tanım içinde iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin parasal harcama yapma yetkisi verildiğinin ya da tedbir alınması için getireceği proje maliyetlerinin uygulamaya konacağının açıklanması gerekir. Ancak bu şekilde yetki devrinde bulunulan kişi iş kazası ve meslek hastalığında işveren vekili olarak değerlendirilip ve bu sıfatı nedeni ile kusurlu sayılarak cezai müeyyideye muhatap edilebilir.1 Bazı Yargıtay içtihatlarında ayrıca işveren vekilliğinden bahsedebilmek için işveren vekili olduğu belirtilen kişinin işçiyi işe alma, işine son verme hususlarında da yetkili olması gerektiği belirtilmiştir.2

Yargıtay Ceza Daireleri verdikleri pek çok kararda mahkemenin öncelikle sanık olarak lanse edilen şahsın işveren yada gerçek anlamda işveren vekili olup olmadığını araştırma yükümlülüğü bulunduğundan bahsetmektedir. Eğer mahkemece sanık olarak lanse edilen kişinin gerçek anlamda işveren vekili olmadığı tespit edilirse bu defa dosyayı gerçek işveren hakkında ek iddianame düzenlenmesi için savcılığa sevk edecektir. Böylelikle işveren olaya dahil olacak bu durumda işveren açısından zaman kaybına sebebiyet verecektir.

Nitekim Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 01.01.1999 tarih 1999/23 E. ve 1999/1166 K. sayılı ilamında " Firma adına sanık olan ve de kusurlu bulunan şantiye sorumlusunun, Sendikalar Yasası'nda tanımlanan işveren vekili olup olmadığı araştırılmalı, buna göre hüküm tesisi edilmelidir. "

denilmek sureti ile;

Yine Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin 25.05.1977 tarih 1977/1375 E. ve 1977/1859 K. sayılı ilamında; "İşveren ve vekilini izah eden 1475 sayılı İş Kanununun 1., 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 4., 274 sayılı Sendikalar Kanununun 3. ve 7129 sayılı Bankalar Kanununun 19. maddesi delaletiyle Türk Ticaret Kanununun anonim şirketlerin idare uzuvlarına ait hükümleri ve sanıkların mensubu oldukları Şekerbank'ın kuruluşuna ait ana sözleşmesi incelenerek 2274 sayılı Sendikalar Kanununun 19. ve 31/3. maddeleri açıklığı karşısında sanıkların her birinin işveren veya vekili olup olmadıkları kesinlikle tespit edilmeden ve bu husus karar yerinde gereği gibi tartışılıp sorumluluk nedenleri gösterilmeden yazılı şekilde mahkumiyet hükmü tesisi, Kanuna aykırı, sanıklar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem hilafına BOZULMASINA, "

denilmek sureti ile mahkemenin sorumluluğun tespiti noktasında huzuruna çıkarılan şahsın gerçek anlamda işveren vekili olup olmadığın araştırma yükümlülüğü olduğu açık bir dille ifade olunmuştur.

Dolayısı ile işveren vekili atanmasına ilişkin yönetim kurulu kararı ile işveren vekili ile imzalanacak sözleşmede mutlaka

  1. a. İşveren vekilinin iş güvenliği hakkında alınacak tedbirler açısından harcama yetkisine sahip olmasına,
  2. b. İşveren vekiline harcama yetkisi verilmemekle birlikte işveren vekilinin işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından tedbir alınması için getireceği proje maliyetlerinin uygulamaya konacağına ilişkin ifadelerin mevcudiyetine,
  3. c. İşveren vekiline işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanması noktasında işçi alma veya işçi çıkarma yetkileri verilmesine,
  4. d. İşveren vekiline devredilen yetkilerin nelerden ibaret olduğunun açık seçik belli olması
  5. e. İşveren vekiline iş bu görevinin karşılığı olarak belli bir ücret ödenmesi

hususlarına dikkat edilmesi işveren menfaati açısından gereklilik arz etmektedir.

Aksi takdirde işçilere işveren vekili olarak lanse edilen şahıs yargı mercileri önünde işveren vekili sıfatını haiz olamayacağı için işveren vekili atanmasından beklenen fayda sağlanamayacaktır.i

Footnotes

1 İş Sağlığı Ve Güvenliği; İstanbul Barosu Yayınları, Şubat 2004; s: 43 vd.

2 Yargıtay 21. Hukuk Dairesi'nin 18.06.2001 tarih 2001/2513 E. ve 2001/4867 K. sayılı ilamı

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.