ÖZET

İşverenin işçiye karşı temel borçlarından biri, ücret ödeme borcudur. 4857 sayılı İş Kanunu uyarınca, işçinin iş görme borcunun karşılığında işverenin de ücret ödemesi gerekmektedir. Aynı şekilde, Basın İş Kanunu hükümlerine göre de gazeteciye iş görme karşılığında işveren tarafından ücret verilmesi gerekmektedir. Fakat, bazı istisnai durumlarda gazetecinin çalışma karşılığı olmadan da ücrete hak kazanabilmesi mümkündür. Bu istisnai durumlar; askerlik, gebelik, mahkûmiyet ve yayın tatili, hastalık, iş sözleşmesinin süresinden önce sona ermesi hali olarak sayılabilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Ücret, Basın İş Kanunu, Çalışma Karşılığı Olmayan Ücret, Askerlikte Ücret, Gebelikte Ücret, Mahkumiyette ve Yayın Tatilinde Ücret, Hastalık Nedeniyle Ücret, Sözleşmenin Süresinden Önce Sona Ermesinde Ücret.

GİRİŞ

İşçinin iş görmesinden kaynaklanan iş görme borcunun karşılığında işverenin ücret ödeme borcu bulunmaktadır. Ücret ödeme borcu, iş sözleşmesinin oluşması için gerekli olan iş görme borcu gibi temel bir borçtur. Bu nedenle, işçi ücret almadan çalışmaya zorlanamayacağı gibi çalışmadan da ücret talep edemeyecektir. Angarya yasağını temel hak olarak düzenlemiş olan Anayasa'nın 18. maddesi "Hiç kimse zorla çalıştırılamaz, angarya yasaktır." hükmü ile ücret ödenmeksizin çalışmayı kesin olarak yasaklamış ve bu konunun Anayasa'ya uygun bir biçimde düzenlenmesinin temel koşulunu belirlemiştir. Aynı şekilde, Anayasa'nın 55. maddesinde, ücretin emeğin karşılığı olduğu da hüküm altına alınmıştır.1

Ücret sözleşmede kararlaştırılmamış olsa dahi, iş sözleşmesinin ücret karşılığı olmadığı söylenemeyecektir. Yapılan işin iş sözleşmesine dayandığının saptanması, çalışanın işçi niteliğinde olduğunun kabulü için yeterlidir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 02.11.1989 tarihli 1989/6222E. ve 1989/989K. sayılı kararına göre, her iş bir ücreti gerektirir ve işi yapan işçinin ücreti sonradan isteme hakkı bulunmaktadır. İş Kanunu'nun 32. maddesi ücreti, bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlamaktadır. Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun'da ise, birçok maddede ücrete ilişkin düzenlemelere yer verilmesine rağmen, açık bir şekilde ücret tanımlanmamıştır. Bu nedenle, Basın İş Kanunu'na tabi olanların düzenlenmemiş hükümleri için genel kanun kabul edilen Türk Borçlar Kanunu hükümlerinden faydalanılmaktadır. Böylece, genel olarak iş ilişkileri bakımından yapılan bu ücret tanımlamalarının gazeteciler için de geçerli olduğu söylenebilecektir. Fakat hem İş Kanunu'nda hem de basın çalışanları ile onların işverenleri arasındaki çalışma ilişkilerini düzenleyen Basın İş Kanunu'nda sosyal sebeplerden ötürü ücret ödeme zorunluluğu kuralına bazı istisnalar getirilmiştir. Bu durumlarda, işçi veya gazeteci çalışmasa dahi kendilerine ücret ödenmesi gerekmekte ve devamsızlığın hukuka uygun nedenlerle kabul edildiği hallerde iş sözleşmesinin askıda olduğu kabul edilmektedir. İş sözleşmesinin askıya alınmasının dayandığı düşünce ise iş güvencesini sağlamaktır.

1. ASKERLİKTE ÜCRET

Basın İş Kanunu'nun askerlik sırasında ücrete hak kazanılmasını sağlayan düzenlemeleri ile gazeteci, İş Kanunu kapsamında olan işçilerden çok daha avantajlı bir konumda bulunmaktadır. İş Kanunu'nun 31. maddesi, muvazzaf askerlik ödevi dışında, manevra veya herhangi bir sebeple silah altına alınan veyahut herhangi bir kanundan doğan çalışma ödevi yüzünden işinden ayrılan işçinin 60-90 gün süreyle iş sözleşmesinin askıda kalmasını ve feshedilmemesini kabul etmiştir. Fakat bu süre içinde işçilere herhangi bir ücret hakkı tanınmamıştır. Basın İş Kanunu ise gazetecinin askerlik hizmetini yaptığı sırada iş ilişkisinin kesilmemesini ve ücret hakkının devam etmesini kabul ederek silah altına alınan gazeteciye silah altına alınma şekline göre farklı haklar tanımıştır. Basın İş Kanunu'nun 16. maddesi emredici nitelikte olduğundan, söz konusu hükümlerin aksine sözleşme yapılması mümkün değildir. Ancak, gazeteci lehine olarak daha çok hak ve menfaatin tanındığı kurallar sözleşme ile getirilebilecektir. Ayrıca, Kanun'da askerlik hizmetinde olan gazeteciye ödenmesi öngörülen ücreti ödemeyen işverene idari para cezası öngörülmüştür.2 Kanun'nun 16. maddesi ile gazetecinin silah altına alınması üç hal nedeniyle gerçekleşir ve bu nedenlere göre gazetecinin ücreti farklı şekillerde düzenlenir.

1.1. Talim veya Manevra Dolayısıyla Silah Altına Alınma Hali

Talim veya manevra dolayısıyla silah altına alınma durumunda, gazetecinin bir müddet daha ücret alacağı Kanun'da açıkça belirtilmiştir. Bu süre içinde gazeteci çalışmadığı halde yasa gereği ücrete hak kazanacaktır. Ancak, gazeteci bu askerlik süresi boyunca askeri hizmeti karşılığında ücret almakta ise, işveren sadece kendi işinden işçinin kazandığı ücret ile arasındaki farkı ödemek zorundadır. Bu hükümden anlaşılacağı üzere, gazetecinin askeri hizmetinden dolayı aldığı ücret, işverenden aldığı ücrete eşit veya daha fazla ise işverenin ücret ödeme yükümlülüğü ortadan kalkar. Ayrıca, gazetecinin iş sözleşmesi belirli süreli olarak akdedilmiş ve bu süre askerlik hizmeti içinde dolmuşsa bu tarihten sonra işverenin ücret ödeme yükümlülüğü yine ortadan kalkacaktır.

Kanun'da öngörülmüş olmakla birlikte, işveren ile gazeteci arasındaki iş sözleşmesi belirli veya belirsiz süreli olmasına bakılmaksızın, gazeteci talim veya manevra sebebiyle silah altında bulunduğu dönemde feshedilemeyecektir. Bu hükme rağmen iş sözleşmesinin feshi yoluna gidilirse Kanun'da açıkça herhangi bir yaptırım öngörülmemesine rağmen, askerlik döneminde ücretin ödenmemesi halinde idari para cezası yaptırımı bulunmaktadır. Fakat, idari para cezası yaptırımının da gazetecinin iş sözleşmesinin feshine engel olabileceği söylenemez. Talim ve manevra nedeniyle silah altına alınan gazetecinin bu nedenle iş sözleşmesinin feshi geçerli bir fesih nedeni olamayacaktır. Sonuç olarak, gazeteci işverene karşı işe iade davası açabilme hakkına sahiptir. İşe iade davası açılması mümkün olmayan hallerde ise, feshin sonuçlarını doğurmayacağı ancak gazetecinin askerlik hizmetinin sona erdiği anda sonuçlarını doğuracağı ve dolayısıyla tazminat ve işçilik alacaklarının hesabında bu sürenin esas alınacağı görüşü öğretide daha ağır basmaktadır.

1.2. Kısmi veya Umumi Seferberlik Nedeniyle Silah Altına Alınma

Kısmi veya umumi seferberlik nedeniyle silah altına alınan gazeteciye, işveren üç ay süreyle ücret ödemeye devam etmek zorundadır. Hükmün ücret ödeme süresini üç ay süre ile sınırlandırması, kısmi veya umumi seferberlik süresinin ne kadar süreceğinin öngörülememesinden kaynaklanmaktadır. Böyle bir durumda, Basın İş Kanunu sınırlama getirerek işvereni de korumayı amaçlamıştır. Gazetecinin iş sözleşmesi böylece bu üç ay içinde feshedilemeyecektir. Kısmi veya umumi seferberlik nedeniyle silah altına alınma durumunda da gazeteci askeri hizmeti karşılığında bir ücret almakta ise, işveren sadece gazetecinin kendi işinden aldığı ücretle askeri hizmet karşılığı olarak aldığı ücret arasındaki farkı ödemekle yükümlü kılınmıştır. Gazeteciye askeri hizmet karşılığı verilen ücret, işverenden aldığı ücrete eşit veya işverenden aldığı ücretten daha yüksek ise işverenin ücret ödeme yükümlülüğü bulunmamaktadır.

1.3. Muvazzaf Askerlik Nedeniyle Silah Altına Alınma

İşveren, gazeteciye ilk muvazzaf askerlik hizmeti için silah altına alınması durumunda normal askerlik süresi boyunca gazetecilik mesleğinde çalıştığı sırada almış olduğu son aylık ücretinin yarısını ödemek zorundadır. Diğer silah altına alınma halleri için getirilen askeri hizmet karşılığı alınan ücrete bakılarak işverenin ücret ödeme yükümlülüğüne ilişkin düzenleme, muvazzaf askerlik için getirilmemiştir. Bu nedenle, muvazzaf askerlik nedeniyle silah altına alınan gazeteciye askerlik süresince son aldığı ücretin yarı oranında ödeme yükümlülüğü devam edeceği öngörülmüştür. Aksi görüşe göre, Kanun hükmünün lafzına değil de amacına göre yorum yapılması gerekmektedir. Dolayısıyla, gazetecinin askerlik süresince çalışırken elde ettiği ücretten daha fazlasını elde etmesinin hükmün amacına uygun olmadığı düşünülmektedir. Kanun hükmünün açık olmasından ötürü bu görüşe katılmak pek mümkün olmayıp uygulamada da ilk görüşün ağır bastığı görülmektedir. Ayrıca, yine muvazzaf askerlik hizmeti süresince işverence iş akdinin feshedilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Ancak iş sözleşmesinin belirli süreli olması halinde sözleşmenin süresi muvazzaf askerlik sırasında bitiyorsa, işverenin iş sözleşmesinin bitim tarihinden itibaren ücret ödeme yükümlülüğü bulunmamaktadır.

2. GEBELİKTE ÜCRET

Basın İş Kanunu'na sonradan eklenen hüküm ile, gazetecinin hamileliği halinde hamileliğin yedinci ayından doğumunun ikinci ayının sonuna kadar izinli olduğu kabul edilmiştir. Doğumun gerçekleşmemesi veya ölü doğum hallerinde bu durumun gerçeklemesinden itibaren bir ay süreyle kadın gazeteciye son aldığı ücretin yarısının ödenmesi gerekmektedir. İş Kanunu'ndan farklı olarak gazetecinin sigortadan veya bağlı bulunduğu kuruluşlardan alacağı yardımın işverenin ücret ödeme yükümlülüğüne etkisi bulunmamaktadır. Kanun'da gazetecilerin hamileliği halinde verilen izin süresi içinde iş sözleşmesinin feshedilip edilmeyeceği açıkça düzenlenmemiştir. Fakat bu konudaki baskın görüş, Kanun'un yarım ücret ödeme yükümlülüğü getirmesi nedeniyle işverence iş sözleşmesinin feshi de mümkün olmayacaktır. Yine de iş sözleşmesi feshedilirse, bu fesih geçersiz bir fesih sayılacaktır. Yargıtay'a göre, kadın gazetecinin gebeliği nedeniyle ve bir çalışma karşılığı olmaksızın ödenmesi gereken ücretler de gününde ödenmediği zaman günlük yüzde beş fazla ödeme kuralına tabidir.

3. MAHKUMİYET VE YAYIN TATİLİ HALİNDE ÜCRET

3.1. Gazetecinin Yayın Sebebiyle Hürriyetinin Sınırlandırılması Halinde Ücret

Basın İş Kanunu'nun 17. maddesi, gazetecinin çalıştığı süreli yayındaki bir yayını nedeniyle hürriyetinin kısıtlanması halini düzenlemiştir. Bu hükme göre, gazetecinin tutukluluğuna veya mahkumiyetine karar verilmesi halinde bu mahkumiyetin infaz edildiği veya tutukluluğun devam ettiği dönemde işverenin gazeteciye ücret ödeme borcu devam etmektedir. Ancak bu yayının, süreli yayından sorumlu müdürün veya sahibinin haberi olmadan yayınlanmış olmaması ya da sorumlu müdürün kontrolünden geçtikten sonra hürriyetinin kısıtlanmasına yol açan metnin eklenmemiş olması gerekir. 212 sayılı yasayla getirilen değişiklik ile yayın nedeniyle hürriyeti kısıtlanan ve ücrete hak kazanan gazeteci, bağlı bulunduğu kadroya yapılacak toplu zamlardan emsali gibi yararlanabilecektir. Sonradan getirilen düzenleme ile tutuklu veya mahkum gazetecilerin haklarının daha fazla koruma altına alınmak istendiği ortadadır. Hürriyetin sınırlanması gazetecinin işyerinden ayrılmasından sonra gerçekleşmiş ise, gazetecinin oradan aldığı son ücreti miktarındaki tazminat hürriyetinin sınırlandığı sürece her ay yayının yapılmış olduğu süreli yayının işvereni tarafından ödenecektir. Bu durumda gazeteci ile işveren arasındaki iş sözleşmesi daha önce son bulduğu için, Kanun hükmü gazeteciye bir ücret ödemesi değil bir tazminat ödemesi öngörmüştür. Tazminat miktarının belirlenmesinde alınan son ücret yerine, gazetecinin çalıştığı süreli yayında çalışan aynı niteliğe sahip ve aynı veya benzer işi yapan gazeteciye verilen ücretin emsal ücret olarak belirlenmesi daha hakkaniyetli olacaktıysa da hüküm bunun aksi yönünde düzenlenmiştir. Gazetecinin yayın sebebiyle hürriyetinin kısıtlanması halinde iş ilişkisi işveren tarafından sonlandırılmayacak ve gazetecinin çalışmadığı bu sürede iş ilişkisi devam edecektir.

3.2. Yayın Tatili Nedeniyle Ücret

Basın İş Kanunu'nun gazetecinin hürriyetinin kısıtlanması halini düzenleyen hükmünde, her ne sebeple olursa olsun yayını tatil edilen süreli yayında çalışanlara tatil tarihinden itibaren iki ay süreyle ücret ödenmeye devam edileceği yer almaktadır. Amacın yayının tekrar başlaması halinde gazeteciyi korumak olması nedeniyle, iki aya kadar olan bir süre askı hali olarak kabul edilir. Herhangi bir sebeple yayının kesilmesi halinde, süreli yayında çalışanların tatil tarihinden itibaren ücret almaya hak kazandıkları, ikinci ayın sonunda sözleşmenin kendiliğinden sonra ereceğinin kabulü gerekir. İş sözleşmesinin kendiliğinden sona ermesinin kabulü için yayın faaliyetinin sona ermesi yeterlidir. Herhangi bir sebeple yayını tatil eden işveren çalışanlara Kanun'un 6. maddesinde öngörülmüş tazminatları öncelikle ödemekle yükümlüdür. Fakat bu düzenlemeye uyulmaması karşısında herhangi bir yaptırım öngörülmemiştir.

4. HASTALIK HALİNDE ÜCRET

Basın İş Kanunu gazetecilerin hakları konusunda, işçiler için İş Kanunu hükümlerine göre daha lehe düzenlemeler yapmış olsa da hastalık hali için özel bir düzenleme getirmemiştir. 4857 sayılı İş Kanunu uyarınca, işçinin sağlık sebebiyle işine gidemediği ve iş sözleşmesinin askıda kaldığı sürelerde işçiye ücret ödenmeyecektir. Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre, uzun süreli bir hizmet ilişkisinde işçi hastalık gibi nedenlerle kısa bir süre için iş görme edimini ifa edemezse işveren, başka bir yolla karşılaşmadığı takdirde o süre için işçiye hakkaniyete uygun bir ücret ödemekle yükümlüdür. Basın İş Kanunu'nda ise bu boşluğun hangi hüküm ile doldurulması gerektiği tartışmalıdır. Baskın görüşe göre, İş Kanunu'nun daha kapsamlı hükümler içeriyor olması, İş Kanunu ile Basın İş Kanunu arasında özellik-genellik ilişkisi oluşturmaz. Aralarında böyle bir ilişkinin varlığından söz edebilmek için bu konuda açık bir hükme ihtiyaç vardır. Yargıtay kararlarında da bu yasalar arasında özel-genel kanun ilişkisi bulunmadığı belirtilmektedir.3 Dolayısıyla, Basın İş Kanunu'nda hüküm bulunmayan hallerde genel kanun olarak kabul edilen Türk Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.

5. İŞ SÖZLEŞMESİNİN SÜRESİNDEN ÖNCE SONA ERMESİ HALİNDE ÜCRET

Çalışma karşılığı olmaksızın gazeteciye ücret ödenen hallerden birisi de, iş sözleşmesinin süresinden önce sona erme halidir. Basın İş Kanunu'nun 14. maddesine göre, sözleşme süresi sona ermeden önce kendisine atfedilebilecek bir kusuru olmaksızın işine son verilen gazetecinin peşin almış olduğu ücretin henüz işlememiş bulunan kısmını iade etmesi mecburiyeti bulunmamaktadır. Buna göre, gazetecinin bir kusuru olmaksızın işveren tarafından sözleşme sona erdirilirse gazeteci çalışma karşılığı olmaksızın ücrete hak kazanacaktır.

SONUÇ

İş Kanunu ile Basın İş Kanunu hükümlerinin birçoğu paralel nitelikte olsa da, işçiye/gazeteciye verilen çalışma olmayan ücretlerle ilgili düzenlemelerde Basın İş Kanunu'nun gazeteci lehine, daha avantajlı hükümler getirdiği görülmektedir. İş sözleşmesinin askıda olduğu durumlar için, İş Kanunu'nda işçiye ücretsiz izin verilmesi daha uygun bulunmuşken Basın İş Kanunu'nda iş sözleşmesi askıda olsa bile gazeteciye bu durumlarda da tam veya kısmi bir ücret ödemesi öngörülmüştür. Öte yandan, iki kanun arasında genellik-özellik ilişkisi olmadığı için Basın İş Kanunu'ndaki boşlukların doldurulmasında genel hükümlerden faydalanılacaktır.

Footnotes

1. Öner Eyrenci, Savaş Taşkent, Devrim Ulucan, Bireysel İş Hukuku, Beta Yayıncılık, İstanbul, 2017, s.139-156.

2. Meryem İskender Demirci, Basın İş Kanunu'nda İşverenin Ücret Ödeme Borcu, Legal Yayıncılık, İstanbul, 2013, s.32-40.

3. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, T. 20.10.2000, E. 2000/8226, K. 2000/12788 "...5953 sayılı kanun 1475 sayılı İş Kanunu'ndan farklı çalışan bir kesimin haklarını düzenlemiş bulunmaktadır. Her iki yasa arasında özel yasa genel yasa ilişkisi bulunmamaktadır."

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.