ÖZET

OECD ülkelerince, ekonomik büyümenin sürdürülebilir olması amacıyla Ar-Ge faaliyetlerine yapılan yatırımlar her sene artırılmaktadır. Bu amaçla, yasal düzenlemeler ve teşvik politikaları ile Ar-Ge faaliyetlerini özendirici uygulamalar geliştirilmektedir. Ülkemizde de Ar-Ge faaliyetlerinin ülke ekonomisine büyük katkısı olacağı bilinciyle 5746 sayılı Araştırma Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun kapsamında verilen teşvikler ile Ar-Ge faaliyetlerinin özendirilmesi hedeflenmiştir.

Ar-Ge faaliyetlerine yapılan yatırımlar, bu yatırımların önemi ile dünyada ve ülkemizde bu yatırımların yıllara göre değişimi makalemizin konusunu oluşturmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Ar-Ge Faaliyetleri, Ar-Ge Yatırımları, Ekonomik Büyüme, 5746 Sayılı Kanun.

GİRİŞ

Bir ülkenin gelişmişlik düzeyi ile Ar-Ge faaliyetlerine verdiği önem arasında doğru orantı olduğu bilinen bir gerçektir. Zira, Ar-Ge faaliyetleriyle katma değeri yüksek ürünler üreterek kendi teknolojisini üreten ülkeler, dışa bağımlılığın önüne geçecekleri gibi uluslararası platformlarda rekabet etme güçlerini ve refah seviyelerini artıracaklardır. Diğer bir deyişle, bir ülkenin refaha ulaşabilmesi, o ülkenin bilim ve teknolojiye sahip olmasının ötesinde bilimsel çalışmalar neticesinde teknoloji üretmesi ve bu üretilen teknolojinin bir kısmının ülkenin ulusal güvenliğine katkı sağlarken diğer bir kısmının da uluslararası piyasada talep edilerek ekonomik anlamda getiri sağlamasına bağlıdır.1

Bir ülkede Ar-Ge faaliyetlerine verilen önemi anlamak için o ülkede bakılması gereken bazı göstergeler ise; Ar-Ge faaliyetlerine yapılan yatırım, Ar-Ge harcamalarının GSYİH içindeki payı, Ar-Ge personeli istihdamı ve patent sayısıdır. Makalemizde, bu göstergelerin dünyadaki ve Türkiye'deki değişimleri üzerinde durulacaktır.

  1. TÜRKİYE'DE AR-GE FAALİYETLERİ

Küresel anlamda rekabet gücü yüksek ülkelerde yaşanan gelişmeler dikkate alındığında, ulusal rekabet gücünü artırmak zorunda olan ülkemizin sadece kaynak donanımına ve maliyet avantajına dayalı geleneksel karşılaştırmalı üstünlük anlayışından, yüksek Ar-Ge yoğunluğuna, yüksek inovasyon becerisine, yüksek katma değere dayalı rekabet üstünlüğü anlayışına geçmesi ve bu amaçla Ar-Ge harcamalarının desteklenerek, özellikle eğitime yönelik projeler ile bilgi ve teknoloji altyapısının güçlendirilmesi gerekmektedir.2

Ar-Ge faaliyetlerini desteklemek amacıyla ülkemizde vergisel açıdan teşvikler ve Ar-Ge proje destekleri uzun yıllardır uygulanmaktadır. Reform niteliğinde olan 5746 sayılı Araştırma Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun kapsamında sağlanan avantajlar sayesinde ise Ar-Ge faaliyetleri ivme kazanmıştır. 2008 yılında yaklaşık 20 olan Ar-Ge Merkezi sayısı 2018 Kasım ayı verilerine göre 1055 olmuştur. 27 Ekim 2018 tarihli Resmî Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlanan "2019 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı" nda "Özel sektör Ar-Ge ve tasarım merkezleri sayısının artırılması politikasına göre, özel sektör Ar-Ge ve Tasarım merkezlerine yönelik çalışmalara devam edilecek ve bu merkezlerin sayısı 1750' ye yükseltilecektir." açıklamasında bulunulmuştur. Buradan yola çıkarak, ülkemizde bilgiye yatırımın ülke ekonomisindeki önemi dolayısıyla, teknolojik ilerleme için desteklerin devam edeciğini söyleyebiliriz.

  1. DÜNYADA AR-GE FAALİYETLERİ

Bilgiye yapılan yatırım, ekonominin büyümesini sürdürülebilir kılmak için en etkin yatırım olarak görülmektedir. Burada akla ilk olarak Ar-Ge çalışmaları gelmektedir. Hükümetler Ar-Ge faaliyetlerini geliştirmek için farklı yöntemlerle özel sektöre yönelik destekler uygulamaktadır. Bu bağlamda birçok OECD ülkesinde doğrudan ya da dolaylı olarak Ar-Ge destekleri karşımıza çıkmaktadır.

Aşağıdaki tabloda dünya üzerindeki bazı ülkelerin Ar-Ge faaliyetlerine yaptıkları yatırımın 2007 ve 2017 yıllarına ait verileri yer almaktadır.

3

Bu verilerden yola çıkarak diyebiliriz ki, şu an gelişmiş ülke olarak adlandırılan ülkeler Ar-Ge'ye yaptıkları yatırımı gün geçtikçe artırmışlardır.

Tabloda Ar-Ge çalışmalarına yaptıkları yatırım konusunda en dikkat çeken Güney Kore olarak görülmektedir. 1960'lı yılların başında kişi başına düşen milli gelir Türkiye'de 300 doların üzerindeyken Güney Kore'nin kişi başına milli gelirinin 80 dolar civarında olduğu düşünülürse şu an dünya ekonomisinde önemli bir yere sahip olmasını Ar-Ge stratejilerine borçludur. Bu stratejilerden bazıları;4

1. Öncelikle eğitime çok önem verildi. Özellikle de Ar-Ge'ye çok önem verildi.

2. Ar-Ge sisteminin geliştirilmesi için çok çaba gösterildi.

3. İleri teknolojili ve yüksek katma değerli ürünlerin üretimine ve ihracatına önem verildi ve özellikle teşvik edildi.

4. Güney Kore önce taklit sürecini 1960-1970 arası yaşadı, 1980′li yıllarda transformasyon sürecini tamamladı ve 1990'dan itibaren inovasyon sürecine geçmiş oldu.

5. Özel sektörün kendi Ar-Ge sistemini kurması özellikle teşvik edildi.

6. Büyük şirketlerin Ar-Ge sistemini kurmaları desteklenmekle birlikte, Ar-Ge merkezleri ve teknoloji tabanlı küçük firmalar ve KOBİ'lerin çok yoğun bir şekilde Ar-Ge çalışmaları teşvik edildi.

7. Tekstil gibi emek yoğun sanayilerden uzaklaşılarak önce hafif sanayi, sonra ağır sanayiye sonrada ileri teknolojilere geçiş yapıldı.

8. Odak sektörler seçilerek, bu sektörlere yapılan yatırımlar desteklendi.

9. Ar-Ge harcamaları özel sektörün menfaatleri gözetilerek, araştırmadan ziyade ürün geliştiremeye ve uygulamalı araştırmaya ayrılarak doğrudan katma değere dönüşecek ve para kazandıracak ürünlerin geliştirilmesine harcandı.

10. Ar-Ge sonucu geliştirilen ürünlerin ve tescillenen patentlerin ticarileştirilmesine çok önem verilerek, Ar-Ge harcamalarının geri dönüşümü ve tekrar Ar-Ge harcamalarına kaynak aktarılması sağlanarak, patent sahiplerinin motivasyonu artırıldı.

11. Ar-Ge politikalarında, odak sektörler seçilerek stratejik kararlar alındı; özellikle otomotiv, elektronik, bilim ve teknoloji ürünlerinde yeni ürün patlamaları yaşandı ve dolayısıyla bu ürünlerde bütün dünyaya katma değerli ürünler ihraç edilerek ülkenin kalkınması ve gelişmesi sağlandı.

SONUÇ

Özetle, katma değeri yüksek ürünler üreterek, teknolojide rekabet edebilir bir ülke olmanın yolu Ar-Ge çalışmalarından geçmektedir. Hali hazırda ülkemizin Ar-Ge stratejileri de destekleyici ve özendirici yönde ilerlerken özel sektöre bu anlamda büyük görev düşmektedir. Ar-Ge faaliyetleri, geçmiş yıllara nispeten ilerleme kaydetmiş olsa da diğer gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin aynı zaman dilimi içerisindeki durumlarıyla karşılaştırıldığında, yeterince gelişememiştir.5 Hem yabancı sermayeyi ülkemize çekmek hem de teknolojik olarak dışa bağımlılıktan kurtulmak için teknolojiyi yakalamamız ve Ar-Ge zeminimizi sağlamlaştırmamız gerektiği bariz bir gerçektir.

Footnotes

1 Fatih Zabun, "Türkiye'de Finans Kaynağı Bakımından Ar-Ge Harcamaları", Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Anahtar, Ocak 2015

2 Yavuz Akbulak, Sevinç Akbulak, "Türkiye'nin Rekabet Gücü Bağlamında Araştırma ve Geliştirme (Ar-Ge) Faaliyetlerinin Özendirilmesi", Finans Politik Ekonomik Yorumlar Dergisi, Haziran 2010

3 EUROSTAT

4 https://inovasyon.com/2017/10/15/guney-kore-inovasyon-ile-nasil-gelisti/  Erişim Tarihi:17.12.2018

5 Fatih Zabun, "Türkiye'de Finans Kaynağı Bakımından Ar-Ge Harcamaları", Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Anahtar, Ocak 2015

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.