ÖZET

Günümüze dek limited şirket ortaklarının ve müdürlerinin limited şirkete ilişkin borçlardan doğan sorumluluğu tartışma konusu olmuştur. Özellikle amme borçlarından vergi borçlarına ilişkin olarak, limited şirket tüzel kişiliğinden tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcunun şirket ortaklarından tahsili için öncelikle kanuni temsilcilerin takibinin gerekip gerekmediği hakkında Danıştay Daireleri arasında görüş farklılıkları yaşanmakta idi. Bu kapsamda Danıştay Başkanı tarafından bu farklılığın giderilmesinin istenmesi üzerine dosya İçtihatları Birleştirme Kurulu'na havale edilmiş olup; tüm bu tartışmalara güncel bir Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu Kararı ile son verilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Limited Şirket, Ortak, Müdür, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu Kararı.

GİRİŞ

Limited şirketlerde yer alan ortaklar, 6102 sayılı Kanun ("TTK")'un 573. maddesine göre, şirket borçlarından sorumlu olmayıp, sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdür. Yine TTK'nın 602. maddesine göre ise, ortaklar şirket borç ve yükümlülükleri dolayısıyla sadece malvarlığı ile sorumludur. Ancak bunun istisnası, amme borçlarından sorumluluk konusunda karşımıza çıkmaktadır. Bu sorumluluğun kaynağı ise 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un ("AATUHK") 35. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenmiştir. Bu kapsamda işbu makalemizin konusunu ise, ortakların amme borçlarından vergi alacakları için sorumluluğunu hem TTK hem de AATUHK kapsamında incelememiz sonucundaki değerlendirmelerimiz oluşturmaktadır.

1. ORTAKLARIN AMME ALACAKLARINDAN DOĞAN SORUMLULUĞU VE İLGİLİ MEVZUAT

1.1 TTK Açısından Değerlendirme

TTK'nın 580. maddesi gereğince limited şirketlerin 10.000,00 TL sermaye ile kurulabiliyor olması sebebiyle limited şirketler ülkemizde en yaygın şirket türü haline gelmiştir. Bu kolaylığa rağmen limited şirket ortaklarının durumunun iyi irdelenmesi gerekmektedir. TTK'nın 573. maddesine göre ortaklar, şirket borçlarından sorumlu olmayıp, sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdürler. Diğer yandan TTK'nın "Ortakların Sorumluluğu" başlıklı 602. maddesine baktığımızda ise ortaklar şirketin borç ve yükümlülükleri dolayısıyla sadece malvarlığı ile sorumludur.

1.2 AATUHK Açısından Değerlendirme

Limited şirket kurulurken dikkat edilmesi gereken husus, limited şirket ortaklarının yahut müdürlerinin/temsilcilerinin, amme/vergi borçlarından sorumluluğu konusudur. Her ne kadar şirket kurulmasının amacı sorumluluğu gerçek kişiden alarak tüzel kişiye vermek olsa da limited şirketlerdeki bu sorumluluk hali söz konusu amaç ile çatışmaktadır. Bu sorumluluk AATUHK'nın 35. maddesinde aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir:

"Limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar."

İşbu maddenin uygulanabilmesi ve ortağın sorumluluğuna gidilebilmesi için aşağıdaki şartların gerçekleşmesi gerekmektedir:

1. Söz konusu alacağın amme alacağı olması gerekmekte olup; sorumluluğa dahil olan amme alacakları ise vergi, vergi cezaları, gecikme zammı, gecikme faizi vs. gibi aslî ya da fer'i nitelikli borçlardır.

2. İlgili amme alacağının şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilememiş olması veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılmış olması gerekir. Söz konusu ikinci şarta ilişkin olarak; ortak adına takip işlemlerinin başlatılabilmesi için şirket hakkında yapılan takipte hiç mal bulunmaması, bulunan malların satış bedellerinin kamu alacağını karşılamaması, şirket hakkında iflas kararı verilmiş olması ve iflas masasındaki malların toplam miktarı itibarıyla alacağın tamamının masadan karşılanamayacağının anlaşılması, şirketin ticareti terk nedeniyle adresinde bulunamaması gibi nedenlerin mevcut olması gerekmektedir.

Yukarıda yer alan şartların sağlanması halinde ortakların sorumluluğuna gidilecek olup; ortakların şirketten tahsil edilemeyen amme alacaklarından dolayı sorumluluğu ise ilgili TTK hükmü uyarınca sermaye hisseleri oranındadır. Diğer bir ifade ile sorumluluğun sınırı konulan sermaye payı ile sınırlandırılmış bulunmaktadır.

2. ORTAKLARIN VERGİ BORÇLARINDAN DOĞAN SORUMLULUĞU VE İLGİLİ MEVZUAT

Yukarıda yer verildiği üzere, AATUHK'nın 35. maddesi uyarınca limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olmakta ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulmaktadırlar.

Öte yandan 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde ise aşağıda yer alan düzenlemeye yer verilmiştir:

"Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, Vakıflar ve cemaatlar gibi tüzel kişiliği olmıyan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmıyan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirilir.

Yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacaklar, kanunî ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınır. Bu hüküm Türkiye'de bulunmayan mükelleflerin Türkiye'deki temsilcileri hakkında da uygulanır.

Temsilciler veya teşekkülü idare edenler bu suretle ödedikleri vergiler için asıl mükelleflere rücu edebilirler."

Bu iki farklı kanun maddesi bir arada değerlendirildiğinde limited şirket tüzel kişiliğinden tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcunun şirket ortaklarından tahsili için öncelikle kanuni temsilcilerin takibinin gerekip gerekmediği konusunda bir belirsizlik ortaya çıktığı görülmektedir. Bu kapsamda müdür yahut ortaklardan hangisinin ilk olarak takip edileceği, müdürlerin sorumluluğuna gidilmeksizin ortağın sorumluluğuna gidilip gidilemeyeceği hususuna ilişkin Danıştay tarafından farklı gerekçeler ile hüküm kurulmuştur.

İlgili Danıştay kararları aşağıda yer almaktadır:

- Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu'nun 30.04.2014 Tarih ve E.2014/144, K.2014/307 Sayılı Kararı; Danıştay 3. Dairesi'nin 10.04.2012 Tarih ve E.2010/7241, K.2012/1183 Sayılı Kararı; Danıştay 4. Dairesi'nin 24.05.2012 Tarih ve E.2009/8328, K.2012/2051 Sayılı Kararı; Danıştay 7. Dairesi'nin 19.02.2015 Tarih ve 2011/7163, K.2015/844 Sayılı Kararı:

Bu kararlarda limited şirketten tahsil imkanı kalmayan kamu alacaklarının, ortakların veya kanuni temsilcilerin sorumluluğuna ilişkin kurallara göre tahsilinde kanun koyucunun herhangi bir öncelik-sonralık sırası öngörmediği kabul edilmiştir.

- Danıştay 9. Dairesi'nin 23.05.2012 Tarih ve E.2009/1023, K.2012/2892 Sayılı Kararı:

Yukarıda yer alan kararların aksine limited şirket ortaklarının sorumluluğunun, öncelikle kanuni temsilcinin takibine bağlı olduğu görüşünde olup; bu görüşünü VUK'un 10. maddesi ile 6183 sayılı Kanun'un 35. maddesine dayandırmıştır.

3. DANIŞTAY İÇTİHATLARI BİRLEŞTİRME KURULU'NUN 20.06.2019 TARİH VE E.2013/1, K.2018/1 SAYILI KARARI

Yukarıda yer alan kararlardan da görüleceği üzere; içtihadı birleştirme kararından önce limited şirket tüzel kişiliğinden tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcunun şirket ortaklarından tahsili için öncelikle kanuni temsilcilerin takibinin gerekip gerekmediği hakkında Danıştay Daireleri arasında görüş farklılıkları yaşanmakta idi. Bu kapsamda Danıştay Başkanı tarafından bu farklılığın giderilmesinin istenmesi üzerine dosya İçtihatları Birleştirme Kurulu'na havale edilmiş ve güncel bir karar ile bu tartışmaya son verilmiştir.

İlgili kararda özetle; kanun maddelerinin ve bu maddelerde zaman içerisinde değişiklik yapan kanun hükümlerinin gerekçelerinin üstünde durulmuştur. Başsavcının görüşünde ayrıca 6183 sayılı Kanun'un 35. maddesini değiştiren 4369 sayılı Kanun'un 21. maddesine ait gerekçeye yer verilerek ortakların sorumluluğuna gidilerek amme alacağının tamamının güvence altına alındığı hususu vurgulanmıştır.

Sonuç olarak Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu içtihadında, Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu ile Danıştay 3., 4., ve 7. Dairesi kararları doğrultusunda limited şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilmeyen veya edilemeyeceği anlaşılan vergi borcunun takip ve tahsiline ilişkin olarak VUK'da ve 6183 sayılı Kanun'da kanuni temsilci ile ortak arasında bir öncelik sıralaması bulunmadığından, limited şirketin vergi borcunun tahsilinde ortağın takibine başlanılabilmesi için kanuni temsilcinin takibinin gerekli olmadığına karar verilmiştir.

SONUÇ

Her ne kadar şirket kuruluşunun arkasında sorumluluğun bireysellikten çıkarak tüzel kişiliğe yüklenmesi konusu olsa da limited şirketlerde bu konu daha titizlikle incelenmeli ve bir gün ortakların sorumluluğunun gündeme gelebileceği öngörülmelidir. Özellikle güncel bir Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararı ile limited şirket ortaklarının amme alacaklarından vergi alacakları için takibinde öncelik sırası bulunmadığı gerekçesi ile müdürler ile aynı anda yapılabilir hale gelmiştir. Önemle belirtmek isteriz ki, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu Kararları, 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun 40. maddesi gereğince Danıştay daire ve kurulları ile idari mahkemeler ve idareyi bağlayıcı niteliktedir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.