Anayasa Mahkemesi, başvurucunun temsilcisi olduğu internet sitesine erişimin tamamıyla engellenmesine karar verilmesiyle başvurucunun ifade ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetmiştir.

Mevcut olayda,

  • Başbakanlık Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğü'nün talebi ve (kapatılan) Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın ("TİB") 25 Temmuz 2015 tarihli yazısı ile başvurucunun temsilcisi olduğu internet sitesinin de aralarında bulunduğu 118 internet sitesi ile sosyal medya hesabına erişimin engellenmesine karar verilmiştir.
  • TİB, erişimin engellenmesi kararlarını Gölbaşı Sulh Ceza Hakimliği'nin onayına sunmuştur. TİB tarafından Hakimliğe, "bahse konu içeriklerin yaşam hakkı ile kişilerin can ve mal güvenliğinin ihlaline sebebiyet vermesi" nedeniyle erişimlerinin engellenmesine karar verildiği bildirilmiştir.
  • TİB tarafından onaya sunulan erişimin engellenmesi kararları Gölbaşı Sulh Ceza Hakimliğince aynı gerekçeyle 26 Temmuz 2015 tarihinde onaylanmıştır.
  • Başvurucu onaylama kararına itiraz etmiş, itirazı 14 Ağustos 2015 tarihinde Ankara 6. Sulh Ceza Hakimliğince reddedilmiştir.
  • Ret kararı 9 Eylül 2015 tarihinde tebliğ edilmiş ve başvurucu 9 Ekim 2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

Anayasa Mahkemesi tarafından değerlendirmeler mahkemenin aynı konudaki eski kararlarına yapılan atıflar çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Anayasa Mahkemesi; ifade ve basın özgürlüğüne müdahalenin ancak kanunilik, meşru amaç ve demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk prensiplerine uygun olması durumunda Anayasa'ya uygun olabileceğini ifade etmiştir. Ek olarak, internet ortamında yer alan yayınlarla ilgili olarak içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi yolunun ancak gecikmesinde sakınca bulunan, dolayısıyla ivedilikle müdahaleyi gerektirecek hâllerde işletilmesi gereken istisnai bir yol olduğu belirtilmiştir.

İlkelerin olaya uygulanması sonucu, çekişmesiz bir dava sonucunda erişimin engellenmesine karar verebilmenin ancak hukuka aykırılığın ve kamusal menfaatlere müdahalenin ilk bakışta anlaşılacak kadar belirgin olduğu, zararın süratle giderilmesinin zaruri olduğu hâllerde mümkün olduğu belirtilmiştir. Ancak Anayasa Mahkemesi, gerçekleştirdiği inceleme sonucunda aşağıdaki tespitlerde bulunmuştur:

  • Başvuruya konu internet sitesinin de aralarında bulunduğu toplam 118 internet adresine erişim engellenmiş, ancak ne idari makamlarca ne de derece mahkemelerince Kanun kapsamında yapılan müdahalelerde gözetilmesi gereken hususlar değerlendirilmemiştir.
  • Başvuruya konu internet sitesine erişimin engellenmesine yönelik olarak bu adreste yer alan içerikler ile sınırlama sebebi arasındaki ilişki ortaya konulamadığı gibi gecikmesinde sakınca bulunan bir durumun varlığı da gösterilememiştir.
  • Bahsi geçen sayıdaki adrese erişim genel tek bir gerekçe ile engellendiğinden, başvuru konusu internet sitesinde yer alan yayınların hangi kısımlarının hangi nedenlerle yaşam hakkı ile kişilerin can ve mal güvenliğinin ihlaline sebebiyet vereceği kararda yer almamaktadır.
  • Başvuruya konu internet sitesine tamamıyla erişimin engellenmesi şeklindeki müdahalenin ifade ve basın özgürlükleri önünde orantısız müdahale teşkil ettiği açıktır.

Sonuç olarak, Anayasa Mahkemesi, idari ve/veya yargısal makamlarca başvuruya konu internet sitesine tümüyle erişimin engellenmesi şeklindeki kısıtlamanın zorunlu bir sosyal ihtiyacı karşıladığı ve orantılı olduğu, dolayısıyla demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğu ile ilgili yeterli bir gerekçe gösterilmediğinden, ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğünün ihlal edildiğine ve başvurucunun başvurusunun kabul edilmesine karar vermiştir.

2 Mayıs 2020 tarihli 31115 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 11 Mart 2020 tarih, 2015/16368 başvuru numaralı Anayasa Mahkemesi kararının tam metnine bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

Yazı ilk olarak, Moroğlu Arseven'in iki haftada bir yayımlanan bülteni MA | Gazette'de yer almıştır.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.