İşçinin Sadakat Yükümlülüğü;

İşçi, çalıştığı işyerine dair teknik bilgilere birçok kez sahip olmakta, işi ve işvereni ile ilgili kritik bilgilere sahip olabilmektedir. Hal böyleyken işçinin işvereni olan ilişkisinde bu bilgileri gizleme yükümlülüğü olmalıdır. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu da (Görüşümüzde "TBK" olarak anılacaktır) 'Hizmet Sözleşmeleri' üst başlığı altında düzenlemiş olduğu işçinin sadakat yükümlülüğü ile bu hususa yasal zemin yaratmıştır.

Madde metni açık olup bir işçinin hizmet süresi içerisinde uyması gereken yükümlülüğünü düzenlemekte ve işçinin sadakat yükümlülüğüne aykırı herhangi bir davranışta bulunamayacağını hükme bağlamaktadır.

İşçinin Rekabet Etmeme Yükümlülüğü;

1. İşçinin rekabet yasağı, iş sözleşmesinin sona ermesiyle başlayacaktır. Nitekim hizmet ilişkisi içerisindeki sadakat yükümlülüğü, hizmet ilişkisinin bitimi ile birlikte rekabet yasağına dönüşecek ve işçinin yükümlülüğü rekabet yasağı şeklinde adlandırılacaktır. Rekabet yasağı ise yine TBK'nın 444. Maddesi ve devamında düzenlenmiştir.

Sadakat borcu kapsamında yer alan rekabet etmeme yükümlülüğü, isçinin iş görme, itaat ve diğer sadakat borçları gibi iş sözleşmesinden doğrudan kaynaklanan bir borç değildir. İş görme, itaat ve sadakat borçları, iş sözleşmesinde ayrıca kararlaştırılmasa bile zaten var olan işçi borçlarıdır. Buna karşılık "rekabet etmeme borcu", bir iş sözleşmesinde veya bir "rekabet yasağı sözleşmesinde" tarafların ayrıca kararlaştırmaları halinde söz konusu olacaktır.

Doktrinde de belirtildiği üzere, bundan başka, iş görme, itaat ve sadakat borcu iş sözleşmesinin sadece yürürlük süresi içinde söz konusu olacaktır. Buna karşılık rekabet etmeme borcu, genellikle iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra yerine getirilmesi gereken bir borçtur. İş sözleşmesinin yürürlük suresi içindeki işçinin rekabet sayılacak davranışları, genellikle "doğruluk ve bağlılığa uymayan" sadakat borcuna aykırı davranışlar sayılır ve işveren için önelsiz ve tazminatsız fesih nedeni oluşturmaktadır1.

İş Hukukunda rekabet yasağı, iş sözleşmesi devam ederken ve iş sözleşmesi sona erdikten sonra rekabet etmeme borcu olarak iki şekilde incelenmektedir. İş sözleşmesi devam ederken işçinin işverenle rekabet yasağının kaynağını işçinin sadakat borcu oluşturmaktadır. Bu borçtan söz edebilmek için tarafların rekabet yasağı sözleşmesi yapması ya iş sözleşmesine rekabet yasağı kaydı konulması gerekmemektedir.

Rekabet yasağı sözleşmesi, işçinin iş sözleşmesi devam ederken işverenin müşterilerini tanıması ya da iş sırlarını öğrenmesi sebebiyle, iş ilişkisi sona erdikten sonra belirli bir faaliyet alanında, belirli bir coğrafi bölgede ve belirli bir zaman dilimi içinde işverenle rekabet teşkil edecek herhangi bir faaliyette bulunmaması ve bu suretle işverenin haklı menfaatlerinin korunması amacıyla yapılan bir sözleşmedir.

İş akdinin devamı süresince işçinin işverenle rekabet etmemesi sadakat borcu içinde yer alan bir yükümlülüktür. İşçinin iş sözleşmesi devam ederken rekabet etmeme borcu doğrudan doğruya iş sözleşmesinden kaynaklanmakta ve sadakat borcu bağlamında ortaya çıkmaktadır.2 Buna karşılık, taraflar, iş ilişkisi sona erdikten sonra işçinin rekabet etmeyeceğine dair bir sorumluluk üstlenmesini istiyorlarsa, iş ilişkisi devam ederken sözleşmenin bitiminden sonra işçinin rekabet etmeyeceğine ilişkin bir hükmün iş akdine konulma veya bu konuda ayrı bir sözleşmenin (rekabet yasağı sözleşmesi) yapılmasını kararlaştırmak zorundadırlar. Başka bir anlatımla, işçinin kendi namına işverenle rekabet edecek bir iş yapmamasını veya rakip bir müessesede çalışmamasını ya da böyle bir müessese ile ortak olarak veyahut başka bir sıfatla ilgili olmamasını kurala ancak yazılı bir sözleşme ile bağlayabilmektedirler (TBK 444/1). Görüldüğü gibi, iş akdi sona erdikten sonra işçinin işverenle rekabet etmeme borcu ancak böyle bir yükümlülük yazılı sözleşme ile kararlaştırıldığı takdirde söz konusu olacaktır. Yani, taraflar rekabet yasağı kararlaştırmamışlarsa işçinin işverene ait işyerinde edindiği bilgileri ve müşteri çevresini kullanması ve eski işvereni ile rekabet yapmasını bazı istinalar harici mümkün kılınmaktadır.3

Doktrinde de belirtildiği üzere rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için sözleşmenin adi yazılı şekilde yapılması ilk şartıdır4. Yani sözleşmenin metnin el yazısı veya makine ile yazılması ya da basılması mümkündür. Metin sözleşmenin bütün esaslı noktalarını, yani yasağın süresini, konusunu ve yerini kapsamalıdır.

Şekil şartına uyulmaması halinde rekabet yasağı sözleşmesi batıl olacaktır. Rekabet yasağı sözleşmesinin yazılı şekilde yapılmaması veya şekle aykırılık nedeniyle geçersiz olması halinde işveren işçiden yasağa uymasını isteyememektedir.5

Ayrıca, rekabet etmeme sözleşmesi eski işverenin korunmasını amaçladığından işverenin korunmaya değer bir menfaatinin bulunması da gerekmektedir. Bu nedenle, rekabet etmeme taahhüdü, ancak işçinin, işverenin müşteri çevresine veya iş ve üretim sırlarına ait bilgileri kullanarak işverene önemli bir zarar verebilme ihtimalinin bulunduğu hallerde geçerlidir (TBK 444/2). O halde, doktrinde de belirtildiği üzere, işçi işverenin müşteri çevresi veya iş ve üretim sırlarına sahip olsa bile, bu bilgilerin kullanılması işverene önemli bir zarar verebilecek nitelikte değilse yapılan rekabet yasağı sözleşmesi geçerli sayılamayacaktır6.

Yargıtay da yerleşik bir içtihadında; "rekabet yasağının bağlayıcı olabilmesi için iş sırlarının korunması ya da müşteri çevresinin zarar görmemesi amacıyla rekabet yasağının kararlaştırılmasında işverenin haklı bir menfaati olmalıdır7" şeklinde hüküm tesis edilmektedir. Böylece, rekabet yasağı sözleşmesinin ancak, işçinin müşteri çevresine veya iş sırlarına nüfuz etme imkanına sahip bulunması nedeniyle işverenin önemli bir zarara uğraması ihtimalinin varlığı halinde geçerli olabileceği tespit edilmiştir. TBK'nun 445. Maddesinde rekabet yasağının işçinin iktisadi geleceğini tehlikeye düşürmemesi için süre, yer ve işin türü bakımından sınırlandırılması gerektiği ifade edilmiştir. Yani rekabet yasağı sözleşmesi yapılırken taraflar tam ve mutlak bir serbestiye sahip değildir. Rekabet yasağı sözleşmesi işçinin ekonomik geleceğinin hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye atılmaması şartıyla geçerlidir.

Yer Bakımından Getirilen Sınırlamalar

Rekabet yasağı sözleşmesine yer bakımından sınırlama getirilmesi gerekir. Yer bakımından sınırlama yapılırken sınırlamanın işverenin fiilen yürüttüğü faaliyet alanını aşmaması gerekir. İşçinin iş gördüğü işletme, yapılan faaliyetler konusunda ne kadar uzmanlaşmışsa, işçinin iktisadi geleceğini hakkaniyete aykırı olarak güçleştirmemek koşuluyla, yasağın etki alanı da o kadar geniş olacaktır. Burada doktrinde tartışılan konu rekabet yasağı sözleşmesinin tüm Türkiye'yi kapsayacak şekilde yapılıp yapılamayacağıdır. Yargıtay  Dokuzuncu Hukuk Dairesi'nin emsal niteliği teşkil eden,06.07.1999 tarihli, Esas No: 1999/8262 Karar No: 1999/12073 sayılı ilamında;"... Türkiye'de ki tüm bankalarda çalışmamayı kabul ve taahhüt eder" biçimindeki düzenleme iki yıl sure ile sınırlı olarak getirilmiş ise de, Türkiye'deki tüm bankaları kapsaması bakımından mahal ve banka açısından bir sınır söz konusu olmadığı için davacı bankacının geleceği bakımından ağır sonuçları beraberinde getirecek bir düzenleme olarak kabul edilmelidir..."şeklinde hüküm tesis etmiştir. Ancak doktrinde hakim olan görüş, rekabet yasağının, işverenin yürüttüğü faaliyetin tüm Türkiye'de geçerli olması halinde, işçinin işyerindeki konumu bakımından işverenin korunmaya değer haklı menfaatlerinin bulunması durumunda tüm ülkeyi kapsayacak şekilde düzenlenebileceği yönündedir.

İşin Türü Bakımından Getirilen Sınırlamalar;

Rekabet yasağı sözleşmesiyle işçinin ancak rekabet teşkil edecek faaliyetleri yasaklanabilir. Buradaki konu bakımından sınır, işverenin faaliyet alanını oluşturmaktadır. Faaliyetin de alanını hizmet akdinin sona erdiği alana göre belirlemek gerekir. Rekabet yasağı işin türü bakımından işverenin yaptığı faaliyetle doğrudan ilgili işlerle sınırlandırılabilir. Rekabet yasağı, işçinin çalıştığı yerdeki somut görev ve işleviyle sınırlıdır. Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi'nin emsal niteliği teşkil eden 08.06.2004 tarihli, Esas No: 2003/18581 Karar No: 2004/14299 sayılı ilamında; "...Davalı isçinin yaptığı görevi itibarıyla davacı işverenin müşterilerini tanımak veya islerin esrarına nüfuz etmek gibi Borçlar Kanununun 348.maddesinde belirtilen bir konumunun bulunup bulunmadığı dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Gerçekten anılan madde hükmüne göre, rekabet yasağı sözleşmesinin yapılabilmesi için belirtilen hususların varlığı gerekir..." şeklinde karar vermiştir.

Süre Bakımından Getirilen Sınırlamalar

TBK'nun 445. maddesinde rekabet yasağı sözleşmesinin süresinin özel durumlar ve koşullar dışında iki yılı aşamayacağına ilişkin bir hükme yer verilmiştir. Süre, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihte başlayacaktır.

Bundan başka, getirilen rekabet yasağının işçinin ekonomik yönden geleceğini tehlikeye sokmaması da gerekmektedir. Bu nedenle, genel ve sınırları belirsiz bir rekabet etmeme taahhüdü geçersiz olup, bunun belirli bir zaman, belirli bir yer ve işin türü itibariyle sınırlandırılmış olması zorunludur (TBK 445). Burada önemli olan yön, işçinin ekonomik geleceğinin hakkaniyete aykırı bir biçimde sınırlandırılmamasıdır.

Nitekim Yargıtay yerleşik bir kararında işçinin "iş ilişkisinin sona erdiği tarihten itibaren 2 yıl süre ile Türkiye'deki tüm bankalarda çalışmaması kabul ve taahhüt" ettiği rekabet yasağı sözleşmesini, yer ve çalışma alanı bakımından normalin üzerinde sınırlama getirmesi ve işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı şekilde tehlikeye sokması nedeniyle haklı olarak geçersiz saymıştır.

Sonuç Olarak; İş akdinin devamı süresince işçinin işverenle rekabet etmemesi sadakat borcu içinde yer alan bir yükümlülüktür. İşçinin iş sözleşmesi devam ederken rekabet etmeme borcu doğrudan doğruya iş sözleşmesinden kaynaklanmakta ve sadakat borcu bağlamında ortaya çıkmaktadır.  Buna karşılık, işçinin iş ilişkisi sona erdikten sonra rekabet etmeyeceğine dair bir sorumluluk üstlenmesini istiyorsanız, iş ilişkisi devam ederken sözleşmenin bitiminden sonra işçinin rekabet etmeyeceğine ilişkin bir hükmün iş akdine konulmasını veya bu konuda ayrı ve yazılı, sınırları belli bir sözleşmenin (rekabet yasağı sözleşmesi) yapılmasını kararlaştırmak zorundasınız.

Footnotes

1 Prof. Dr. Fevzi Demir, İşçinin Sadakat Borcu ve Uygulamaları Makale.

2 Hamdi Mollamahmutoğlu, İş Hukuku, Ankara, 2008.

3 Becker, s. 568-569.

4 Soyer, Rekabet Yasağı, s.42.

5 Soyer, Rekabet Yasağı, s.44.

6 Süzek, s. 270.

7 YHGK, 22.09.2008, E. 2008/9-517; 2008/566.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.