1989 yılında ilk kez kabul edildiğinde Türk Parasının Kıymetinin Korunmasına ilişkin 32 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ("32 Sayılı Karar"), temelde başlayan yerel piyasada yabancı para birimlerinin kullanılmasına izin veren serbest piyasa hareketinin bir parçası olarak kabul edildi. 1980'de kabul edilen ve 24 Ocak Kararnamesi olarak adlandırılan bir dizi ilke ve kural ile Türkiye' de yabancı para birimlerinin bireyler ve şirketler tarafından kullanılmasına izin verildi.

13 Eylül 2018 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 85 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ("Değişiklik Kararnamesi") ile 32 Sayılı Karar çok farklı bir hedef doğrultusunda ele alınmıştır. ( 4. Maddeye alt paragraf eklenmesi ve geçici 8. Maddenin eklenmesi ile) 2018 yılının üçüncü çeyreğinin başlaması ile birlikte Türk Lirasının değeri üzerindeki aşırı baskı nedeniyle, Hükümet bu tür devalüasyon baskısını hafifletmek için yerel pazardaki yabancı para birimlerine olan talebi azaltmaya ve Türkiye içinde yabancı para birimleri kullanılarak kararlaştırılabilecek anlaşma sayısını sınırlamaya karar verdi.

Bu "Değişiklik" ile ilgili kamuoyunda ilk tartışmalarda asıl hedefin Türkiye'nin dört bir yanına yayılmış olan Alışveriş merkezlerindeki dükkanların dövize dayalı olarak( genelde Dolar veya Euro cinsinden) yapılan kira sözleşmeleri olduğu belirtildi. Bu durum perakendeciler üzerinde beklenmedik bir baskı yaratmakta ve piyasaların durgunluğu ve enflasyonu doğrudan etkilemekteydi. Ancak "Değişiklik" ile beraber bu tür kaygıların da çok ötesine giden uygulamalara yer verildi.

Değişiklik ile 32 sayılı Kararın 4. Maddesinin g bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

"g) Türkiye'de yerleşik kişilerin, Bakanlıkça belirlenen haller dışında, kendi aralarındaki menkul ve gayrimenkul alım satım, taşıt ve finansal kiralama dâhil her türlü menkul ve gayrimenkul kiralama, leasing ile iş, hizmet ve eser sözleşmelerinde sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamaz."

Değişiklik ile ayrıca 32 Sayılı Karara yeni bir geçici madde eklenmiştir:

"Geçici 8. Madde - Bu Kararın 4 üncü maddesinin (g) bendinin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde, söz konusu bentte belirtilen ve daha önce akdedilmiş yürürlükteki sözleşmelerdeki döviz cinsinden kararlaştırılmış bulunan bedeller, Bakanlıkça belirlenen haller dışında; Türk parası olarak taraflarca yeniden belirlenir."

Buna göre, Değişiklik kararı döviz kullanımı konusunda çok geniş sınırlamalar getirmiş ve "istisnai" bir geriye dönük uygulamaya yer vermiştir. Sınırlamalar bu kadar geniş bir şekilde tanımlandığından ve Türk mevzuatı uyarınca mevcut sözleşme türlerine anlaşılması kolay referanslar verilerek hazırlanmadığından bu Değişiklik kararının kabulü birçok belirsizliğe yol açtı.

Bu gibi belirsizliklerin önüne geçmek için, Bakanlık mevcut 32 Sayılı Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğde (Tebliğ No: 2008 32/34) değişiklik yapmıştır. ("Döviz Cinsinden veya Dövize Endeksli Sözleşmeler" başlıklı 8. Maddesinin yeni versiyonu eklendi) 6 Ekim 2018 tarih ve 2018- 32/51 sayılı tebliğ ile ("İlk Değişiklik Tebliği") Bakanlık döviz kullanma yasaklarının istisnalarını belirlemiştir.

Bakanlık daha sonra 12 Ekim 2018'de "Sıkça Sorulan Sorular" (Bakanlığın Açıklayıcı Notu) bölümü altında kendi web sitesinde açıklayıcı not yayınladı ve bu notla beraber Değişiklik kararının uygulanmasına ve hali hazırda yürürlükte olan sözleşmelerin dönüştürülmesine ilişkin örnek hesaplamalar sundu. (Bakanlık aynı hafta içinde örnek hesaplamaları bazı hatalar sebebiyle değiştirdi.)

Bu değişiklik tebliği ve Bakanlığın yayınladığı açıklayıcı notların ardından ve mevcut sözleşmelerin dönüşümünün son tarihinin hızla yaklaşmasıyla (13 Kasım 2018) piyasadaki birçok oyuncu sözleşmelerinin değerlerinde değişiklik olmaması için gerekli dönüşümleri ve varsayılan istisnaları uyguladı. Ancak 16 Kasım 2018 tarihinde, Bakanlık tarafından, Değişiklik Kararı'nın uygulamasının son tarihinin hemen akabinde No. 2018 32/52 sayılı yeni bir tebliğ ile (İkinci Değişiklik Tebliği) No. 2018 32/34 sayılı ilk tebliğde ("Döviz Cinsinden veya Dövize Endeksli Sözleşmeler" başlıklı 8. Maddesinin revize edilmiş hali) değişiklikler yapılması sürpriz olmuştur. İşbu durum daha önce sunulan istisnalardaki kısıtlamaların ileri tarihli uygulamalarında (özellikle Türkiye'deki yabancı yatırımcılar hedef alınmıştır) ve değişiklik için verilen son tarih uygulamalarında (daha sınırlayıcı istisnalar nedeni ile olan dönüşümler için uzatılıp uzatılmadığı) karışıklık yaratmıştır.

Uygulama ile ilgili hala bazı belirsizlikler ve tartışmalar olsa da 16 Kasım 2018 tarihinden itibaren yapılan döviz cinsinden veya dövize endeksi hesaplamaları ve Türkiye'deki sözleşmelerde uygulanan sınırlamaları ve istisnaların güncellenmiş analizini aşağıda bulabilirsiniz.

TÜRK LİRASININ DEĞERİNİN KORUNMASINA İLİŞKİN 85 SAYILI CUMHURBAŞKANI KARARNAMESİ İLE 32 SAYILI KARARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASININ ANALİZİ

A) TÜRKİYE'DE YERLEŞİK OLMAK

Sınırlandırmalara ilişkin uygulamada Türkiye'de ikamet konusuna değinildiğinden "Türkiye'de yerleşik olmak" konusunun analiz edilmesi gerekir. Türkiye'de yerleşme 31 Aralık 1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun ("GVK") 4. maddesinde tanımlanmıştır. İlgili madde uyarınca Türkiye'de kanuni ikameti bulunan ve bir takvim yılı süresince Türkiye'de devamlı olarak 6 aydan fazla oturanlar Türkiye'de yerleşik olarak kabul edilir. Yine GVK madde 5 uyarınca, iş adamları, bilim adamları, uzmanlar, memurlar, basın muhabirleri, belirli ve geçici bir görev için Türkiye'yi ziyaret eden yabancı kişiler, 6 aydan fazla kalsalar dahi Türkiye'de yerleşik sayılmazlar.

Söz konusu Değişiklik'te " Türkiye'de yerleşik kişiler arasında" terimi vurgulandığından Türkiye'de yerleşik kişiler ile tüzel kişiler arasında ve Türkiye'de yerleşik olmayan kişiler ile tüzel kişiler arasında yapılan sözleşmelerin döviz cinsinden kararlaştırılması herhangi bir kısıtlamaya tabi değildir. Ek olarak "Değişiklik" banka mevduat sözleşmelerinde bir sınırlandırmaya yer vermediğinden, Türkiye'de yerleşik olsun veya olmasın kişilerin Türk bankalarında döviz hesabı açmalarına veya döviz muhafaza etmelerine herhangi bir kısıtlama uygulamamaktadır.

B) DÖVİZ KULLANIMININ VEYA DÖVİZE ENDEKSLİ İŞLEMLERİN SINIRLANDIRILMASINA KONU OLAN SÖZLEŞMELER

Değişiklik uyarınca Türkiye'de yerleşik kişiler arasında Türk Lirası cinsinden icra edilmesi gereken sözleşme türleri aşağıda listelenmiştir: Satış Sözleşmesi Kira Sözleşmesi Finansal Kiralama Sözleşmesi, İş Sözleşmesi, Hizmet Sözleşmesi, Eser Sözleşmesi, Turizmle ilgili Sözleşmeler, Futbolcu Sözleşmeleri, Sigorta Sözleşmeleri.

1) Gayrimenkul Satış Sözleşmeleri

Gayrimenkul alım satımı belirtilen sınırlamalar dahilindedir, bu sebeple Türkiye'de yerleşik kişiler arasındaki gayrimekul alım satımı Türk Lirası cinsinden ifa edilmelidir. Ancak, 11 Ocak 2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda ("TBK") yer alan önalım, alım ve geri alım haklarının devri sözleşmeleri de satış sözleşmesi altında değerlendirilmesi sebebiyle sınırlandırmalara tabi olup olmadığı konusu tartışmalıdır. Şu an için, Değişiklikte sadece satış sözleşmelerine atıfta bulunduğundan yabancı para birimlerinin kullanımının sınırlandırılmasından muaf sayılmaktadır. Aşağıdaki bölümlerde ayrıntılı olarak açıklanan bu sınırlama için yalnızca birkaç istisna mevcuttur.

2) Menkul Satış Sözleşmeleri

Değişiklik ile bu konu oldukça geniş bir kapsamda ele alınmış olup her türlü taşınır mal alım-satımını sınırlandırır. Ancak aşağıdaki bölümde detaylı olarak açıklandığı üzere Bakanlıkça çıkarılan muafiyetler bu sınırlandırma alanını daraltır ve Türkiye'de yerleşik kişiler arasında yapılan motorlu taşıtlar hariç tüm alım ve satım sözleşmelerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak düzenlenebileceğini belirtir. (Türk Hukukuna göre tüm motorlu taşıtlar taşınır mal olarak kabul edilir.) ([İkinci Değişiklik Tebliği ile değiştirilen 2008 32/34 sayılı Tebliğ'in 8'inci Maddesinin 9. Fıkrası] Ek olarak, Türk Hukuku uyarınca menkul kıymetler taşınır olarak kabul edilmelerine rağmen 32 Sayılı Kararın 15. Maddesinde herhangi bir değişiklik yapılmamasından bahisle işbu sınırlamalara istisnadır ve böylelikle Türk Şirket tahvilleri döviz cinsinden çıkarılabilir ve ihraç edilebilir.

3) Kira Sözleşmeleri

Türk Borçlar Kanunu'na göre ("TBK") Kira Sözleşmesi bir bedel karşılığında bir şeyin kullanımının veya faydalarının bir başkasına devredilmesi taahhüdü olarak tanımlanmaktadır. Söz konusu değişiklik hem menkul hem de gayrimenkuller üzerinde uygulama alanı bulmuştur, bu sebeple Türkiye'de yerleşik kişiler arasında düzenlenen her türlü kira sözleşmesi döviz kullanımı kısıtlamalarına tabidir ve Türk Lirası cinsinden belirlenmelidir. Değişiklik tarihinden önce dövizle düzenlenen Kira Sözleşmeleri ise Türk Lirasına çevrilmelidir.

Araçların kiralanması (otomobiller dahil) konusu da Kira Sözleşmesi kapsamında değerlendirildiğinden sınırlama araç kiralarını da kapsamaktadır. Değişiklikte ayrıca "diğer ödeme yükümlülüklerinden" bahsedilmektedir, bu sebeple kira sözleşmesinde belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmesi için teminat olarak verilmiş (çek, senet, banka teminat mektubu) herhangi bir menkul kıymetin de Türk Lirası cinsinden çıkarılması gerekir. Ancak Değişikliğin yürürlüğe girmesinden önce yapılan kira sözleşmelerinin dönüştürülmesiyle ilgili olarak, İkinci Değişiklik Tebliği bir muafiyet getirmekte ve bu mevduat ve menkul kıymetlerin Türk Lirasına çevrilmesinin gerekmediğine dikkat çekmektedir.( İkinci Değişiklik Tebliği ile değiştirilen 2008- 32/34 Sayılı Tebliğ'in 8'inci Maddesinin 28. Fıkrası)

4) Finansal Kiralama Sözleşmeleri

Türk Hukukuna göre (21 Kasım 2012 tarihli 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu) Finansal Kiralama, yatırım yapmak için işletme sermayesi yerine, opsiyon kiralayarak kaynakların verimli ve etkili kullanılmasını sağlayan orta ve uzun vadeli bir finansman yöntemidir. Türkiye'de iki tür finansal kiralama sözleşmesi vardır.

  1. Finansal Kiralama: Yatırılan kalem, kiralama şirketi tarafından satın alınır ve kiracının kira ödemeleri karşılığında kullanmasını sağlar. Kiracı gecikme faizini yalnızca bir gider olarak kaydedebilir; ancak tüm kira tutarlarını kaydedemez ve yatırılan haklar üzerinden itfa paylarını tahsis eder. Sözleşme süresi sonunda malın mülkiyeti kiracıya devredilir.
  2. İşletme Kirası: Yatırım yapılan ürünün mülkiyeti her zaman kiralama şirketinde kalır ve kiracı yatırım yapılan ögeyi nispeten daha kısa süreliğine kiralar. Kiralanan öge vade tarihinde finansal kiralama şirketine iade edilir ve kiracı kira bedelinin tamamını gider olarak kaydedebilir.

Değişiklik ile bu tür "kiralama" anlaşmalarına atıfda bulunulması ve dolayısıyla Türk Lirası cinsinden yapılması gerektiği belirtilse de İkinci Değişiklik Tebliği çeşitli alanlarda istisnalara yer vermektedir. Buna göre 32 sayılı Kararın 17 ve 17A maddelerinde belirtilen gemi ve finansal kiralamaya ilişkin finansal kiralama sözleşmeleri (yurt dışından alınan kredilerle ilgili/ Türkiye'de yerleşik kişilere ithalat/ihracat kapsamında verilen ürün kredileri ile ilgili) bu sınırlamalardan tamamen muaftır ve döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak düzenlenebilir.[İkinci Değişiklik ile değiştirilen 2008-32/34 sayılı Tebliğ'in 8 inci maddesinin 12-13. fıkrası]Ayrıca Değişikliğin yürürlüğe girmesinden önce yapılan taşınır ve taşınmazlara ilişkin finansal kiralama sözleşmeleri de Türk Lirasına çevrilme zorunluluğundan muaf tutulmuş yabancı para cinsinden yapılanlar için de aynı şekilde devam etmesine izin verilmiştir. .[İkinci Değişiklik ile Değiştirilen 2008 – 32/34 sayılı Tebliğ'in 8. Maddesinin 26. Fıkrası]

5) İş Sözleşmeleri

İş Sözleşmeleri 22 Mayıs 2003 tarihli 4857 Sayılı İş Kanunu'nda tanımlanırken, hizmet sözleşmeleri ise Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) tanımlanmıştır. Diğer hukuk sistemleri farklı türde "hizmet" sözleşmeleri içerir ve bu anlamda herhangi bir mal hizmet arasında daha geniş bir farklılığa sahiptir. (satış sözleşmelerine karşı danışmanlık veya bakım sözleşmeleri veya inşaat sözleşmeleri gibi) Ancak Türk Hukuku sadece işveren-çalışan ilişkisi altındaki "hizmet" sözleşmesini ifade eder, bu nedenle Değişiklikte "eser, iş ve hizmet" sözleşmelerine ayrı ayrı yapılan atıflar tartışmalara yol açtı.

Bu tür tartışmaların bazıları, aşağıdaki bölümlerde detaylı olarak açıklanmış olan Bakanlıkça yayımlanan "Sıkça Sorulan Sorular" ve "İkinci Değişiklik Tebliği" ile biraz olsun açıklığa kavuşturulmuştur. Değişiklik ile Türkiye'de yerleşik kişiler arasında tüm iş ve hizmet sözleşmelerinin (Anglo-Amerikan hukuk sisteminden ithal edilen hukuki anlayış çerçevesinde daha geniş bir uygulama alanı bulduğu söylenebilir) Türk Lirası cinsinden yapılmalı ve Değişikliğin yürürlüğe girmesinden önce düzenlenen sözleşmeler de yabancı para cinsinden düzenlendiyse Türk Lirasına çevrilmelidir

6) Hizmet, Danışmanlık, Lisans Sözleşmeleri

Yukarıda açıklandığı ve bir sonraki bölümde detaylı olarak inceleneceği üzere, Türk Hukuku'nda çalışan ve işveren ilişkisini tanımlayan dışında farklı bir "hizmet sözleşmesi" tanımı yoktur. Bununla birlikte Değişikliğin sözleşmelerdeki döviz kullanımı ile ilgili kısıtlamalar getirme niyetinin Türk Hukuku'nun genel kurallarından daha geniş olduğu anlaşılmaktadır ve bazı hizmet türlerine (diğer kanunlarda farklı şekilde tanımlanmış olmasına rağmen) "hizmet sözleşmeleri" olarak atıfta bulunulmaktadır. (Danışmanlık, aracılık, bakım sözleşmeleri dahil olmak üzere Bakanlıkça çıkarılan Sıkça Sorulan Sorular ve İkinci Değişiklik Tebliği'nde sunulan örnek ve istisnalar)

Kural olarak, Değişiklik ile Türkiye'de yerleşik kişiler arasında yapılan "hizmet sözleşmeleri" (Anglo-Amerikan hukuk sisteminden ithal edilen anlayış çerçevesinde daha geniş uygulama alanı bulduğu anlaşılacağı üzere) Türk Lirası cinsinden düzenlenmeli ve Değişikliğin yürürlüğe girmesinden önce döviz cinsinden düzenlenen sözleşmeler de Türk Lirasına çevrilmelidir. Türk mevzuatında sözleşme serbestisi ilkesi kabul edildiğinden ve aynı zamanda "sui generis" türünde bir sözleşme olan "Lisans Sözleşmeleri" farklı sözleşmelerin özelliklerini bünyesinde bulundurur ve lisans türlerini kısıtlayıcı özel düzenleme içermez.

Kısaca özetlemek gerekirse, lisans sözleşmesi lisans veren ve lisans sahibi olarak bilinen iki taraf arasındaki yasal sözleşmedir. Tipik bir lisans sözleşmesinde, lisans veren lisans sahibine mal üretme ve satma, marka veya ticari marka adını kullanma ve lisans sahibinin sahip olduğu patentli teknolojiyi kullanma hakkı verir. Buna karşılık lisans sahibi genellikle lisans verenin mülkünün kullanımına ilişkin birtakım şartları ve telif hakkı olarak bilinen ödemeleri yapmayı kabul eder.

7) Eser Sözleşmeleri

Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 470. Maddesinde tanımlanan Eser Sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin ise bunun karşılığında bedel ödemeyi taahhüt ettiği sözleşmelerdir. Bu tür sözleşmeler sonuç vaadi içermesi itibariyle herhangi bir sonucun doğrudan vaad edilmediği iş sözleşmelerinden veya vekâlet sözleşmelerinden ayrılır. (İnşaat Sözleşmeleri, tamir ve bakım sözleşmeleri, plastik cerrahi operasyonları eser sözleşmelerine örnek gösterilebilir.

Kural olarak eser sözleşmeleri Türkiye'de yerleşik kişiler arasında Türk Lirası cinsinden akdedilmeli, 32 Sayılı Karar Değişikliğinin yürürlüğe girmesinden önce akdedilen eser sözleşmeleri de Türk Lirasına çevrilmelidir.

8) Turizmle İlgili Sözleşmeler

Bakanlığın açıklama notu hizmet sözleşmelerinin içeriğini daha belirgin hale getirmiştir. Açıklayıcı Not uyarınca; İhracat Tebliği (İhracat Sayılan Satış ve Teslimler ile Döviz Kazandırıcı Hizmet ve Faaliyetlerde Vergi, Resim ve Harç İstisnası Hakkında Tebliğ 2017/4) 6. Maddesinde sayılan sözleşmeler hizmet sözleşmeleri kapsamındadır. (Diğer taraftan, 2017/4 sayılı İhracat Tebliği'nin 6 / 1- (h) maddesi uyarınca; Turizm işletmelerinin (örneğin otellerin) döviz cinsi karşılığı yurt içi ve yurt dışı servis satışları döviz tasarruf işlemleri kapsamındadır.

Ayrıca Türkiye Otelciler Birliği (TOB) açıklaması uyarınca; Turizm işletmeleri (örneğin: oteller) ve seyahat acenteleri Türkiye'de yerleşik kişilerle döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak hizmet sözleşmeleri yapabilirler. Bu bağlamda, turizm işletmelerinin ve seyahat acentelerinin, Türkiye'de yerleşik kişilerle yaptıkları hizmet sözleşmelerine bağlı olarak döviz yasağı kapsamında yer almayacağını düşünüyoruz.

9) Futbolcu Sözleşmeleri

Futbolcu ücretleri İş Sözleşmesi kapsamında değerlendirilir. İlk Değişiklik Tebliği'nin 8. Maddesinin 3. Fıkrası uyarınca;

  • T.C vatandaşı olmayan futbolcuların maaşları döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak ödenebilir.
  • T.C vatandaşı olan futbolculara ise döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak ödeme yapılamaz.

10) Sigorta Sözleşmeleri

Sigorta sözleşmeleri Tebliğ kapsamına girmemektedir. Ancak, Tebliğ uyarınca döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak yapılması mümkün olmayan sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinden birinin sigorta sözleşmesi olması durumunda bu sigorta sözleşmesinin döviz cinsinden veya döviz endeksli olarak yapılması mümkün bulunmamaktadır.

To read this article in full, please click here.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.