ÖZET

COVID-19 salgininin pandemi ilan edilmesi ve tüm dünyayi etkisi altina almasi nedeniyle benimsenen gerek idari gerekse özel tedbirler kapsaminda ticari hayatta aksamalar meydana gelmistir. Bu aksamalar sonucu ise bazi sözlesmesel edimlerin yerine getirilememesi gibi sonuçlar dogmus ve dogmaktadir.

Türk hukuku çerçevesinde, borcun ifasinin borçlunun sorumlu tutulamayacagi sebeplerle imkânsizlasmasi halinde borcun sona ermesi mümkün olmakla birlikte, bu imkanin kullanilmasi için gerekli sartlarin hangi durumlarda olusacaginin net olarak belirlendigi düzenlenmeler mevcut degildir. Dolayisiyla bir olayin mücbir sebep yaratip yaratmadigi ve bu nedenle ifanin imkansiz hale gelip gelmedigi uygulama ile doktrin çerçevesinde sekillenmekte, her bir sözlesme özelinde ilgili sartlarin degerlendirilmesi gerekmektedir.

Anahtar Kelimeler: Sözlesme, Mücbir Sebep, Ifa Imkansizligi, COVID-19, Salgin, Sona Erme.

GIRIS

Ilk olarak 2019 Aralik ayinda ortaya çikan ve 2020 Ocak ayi itibariyle dünya gündemine giren COVID-19 hastaligi, devam eden aylarda pek çok ülkeyi ilgilendirir hale gelmis ve Dünya Saglik Örgütü tarafindan pandemi ilan edilmistir. Global bir salgin boyutuna ulasan COVID-19 hastaligi ile mücadele etmek ve salginin yayilmasini engellemek amaciyla her ülke kendi içerisinde benzer veya farkli tedbirlere basvurmus, bu kapsamda bazi sehirler kapatilmis, sokaga çikma yasaklari ilan edilmis, ülkeler arasi ulasim sinirlanmis ve hatta durdurulmus ve tüm dünyada evden çalisma, is durdurma, organizasyonlarin iptal edilmesi gibi yöntemler belirlenmis, sonuçlar olusmustur.

Ülkemizde de salgin hastalik nedeniyle bazi hukuki düzenlemeler yapilmis, kimi isletmelerin faaliyetlerine geçici olarak ara verilmis, yurt disi seyahatleri durdurulmus ve yurt içi seyahatlerine sinirlamalar getirilmistir. Bu ve benzeri tedbirler ile yasaklar nedeniyle ise sözlesmeler kapsaminda yüklenilen borçlarin yerine getirilmesinin güçlesmesi ve hatta imkansiz hale gelmesi gündeme gelmektedir.

Bu makalemizde mücbir sebep kavrami, COVID-19 salgininin mücbir sebep olarak kabul edilip edilmeyecegi ve mücbir sebep nedeniyle ifanin imkansizlasmasi halinde sözlesmelerin akibetine iliskin hususlar degerlendirilecektir.

  1. MÜCBIR SEBEP KAVRAMI
  1. Genel Olarak

Ahde vefa yani sözlesmeye baglilik ilkesi geregi sözlesme taraflari, iyi niyetle hareket ederek, sözlesmenin amacina aykiri davranislardan kaçinmali ve üstlendikleri yükümlülükleri kararlastirilan zamanda ve sekilde yerine getirmelidir. Ancak belli durumlarda taraflarin elinde olmayan sebeplerle sözlesmenin ifasi imkansiz hale gelebilmektedir. Böyle bir durumda ise taraflarin sözlesme geregi yüklendigi edimleri yerine getirmesi ve sayet edimi yerine getiremezse bunun sonuçlarindan sorumlu olmasi hakkaniyete aykiri düsebilecektir. Bu dogrultuda taraflarin sözlesmesel edimlerini yerine getirmesinin ahde vefa ilkesine aykiri düsmeyecek sekilde imkansizlastigi hallerde, mücbir sebep hükümleri dogrultusunda borcun sona ermesi mümkün olmaktadir.

Hukukumuzda mücbir sebep ile ilgili kanuni düzenlemeler mevcut olsa da 6098 sayili Türk Borçlar Kanunu ("TBK") kapsaminda mücbir sebebin ne oldugu ve hangi hallerin mücbir sebep kapsamina girdiginin kesin bir tanimlamasi bulunmamaktadir. Uygulamada Yargitay kararlari ve doktrin çerçevesinde sekillenen mücbir sebep kavraminin temeli esasen Roma Hukuku'na dayanmaktadir. Roma Hukuku'nda; öngörülemeyen, insan çabasiyla önlenemeyecek derecede önemli ve önüne geçilemeyen deprem, sel, iç savas, kasirga, hastalik ve sair durumlar vis maior yani "en büyük kuvvet" olarak kabul edilmis ve bu hallerin varliginda sorumlulugun söz konusu olmayacagi, bu nedenle dogan zararlardan borçlunun sorumlu tutulmayacagi kabul edilmistir.1

Roma Hukuku'nda mevcut olan bu uygulama modern hukuk düzenlemeleri tarafindan da benimsenmis olup, Türk Hukuk'undaki genel kabule göre mücbir sebep; borçlunun faaliyet ve isletmesi disinda meydana gelen, genel bir davranis normunun veya borcun ihlâline mutlak ve kaçinilmaz bir sekilde yol açan, öngörülmesi ve karsi konulmasi mümkün olmayan olaganüstü hal olarak degerlendirilmektedir.2

Mücbir sebep Yargitay kararlari çerçevesinde de benzer sekilde borcun ifasina engel olan ve önüne geçilemeyen olay olarak kabul edilmektedir. Yargitay tarafindan benimsenen kabule göre, borçlunun borcundan kurtulmasi için söz konusu olay borçlunun iradesi disinda meydana gelmis olmalidir.3

  1. Türk Hukukunda Yer Alan Düzenlemeler

TBK'nin 373/1. maddesinde kiralanan teslim edilirken tutanaga geçirilmis olan esyalara deger biçilmisse, kiracinin, kira sözlesmesi sona erince bunlari özdes tür ve degerde olmak üzere geri vermekle veya deger eksikliklerini gidermekle yükümlü oldugu hüküm altina alinmistir. Ayni maddenin devaminda ise kiracinin mücbir sebebin varligini ispat ederek geri vermekten veya tazminat ödemekten kurtulabilecegi düzenlenmistir. Benzer sekilde TBK'nin 576. maddesinde otel, motel, pansiyon, tatil köyü gibi yerleri isletenlerin, konaklayanlarin getirdikleri esyanin yok olmasi, zarara ugramasi veya çalinmasindan sorumlu olduklari; ancak zararin mücbir sebepten dogdugunu ispat etmekle, bu sorumluluktan kurtulacaklari düzenlenmistir.4

TBK kapsaminda yukaridaki sekilde -ancak bununla sinirli olmamak üzere- mücbir sebebe atif yapan ve bu sekilde borçluyu borçtan kurtaran hükümler mevcut olmakla birlikte, daha öncesinde ifade edildigi sekilde, herhangi bir mücbir sebep tanimi yapilmamistir. Ancak her ne kadar TBK kapsaminda mücbir sebebin genel bir tanimi yapilmamis olsa da mücbir sebebe iliskin düzenlemeler yer alan kanunlar da bulunmaktadir. Sözlesmelerin akibeti bakimindan mevcut durumun mücbir sebep olarak kabul edilip edilmeyecegi noktasinda, mevzuattaki ilgili hükümlerin incelenmesi, kanun koyucunun iradesini ve mücbir sebebin temelini anlamakta fayda saglayacaktir.

30.05.2013 tarihli 6491 sayili Türk Petrol Kanunu ("6491 sayili Kanun") yukarida bahsi geçen kanunlar arasinda yer almaktadir. 6491 sayili Kanun'un 16. maddesinde mücbir sebep olarak kabul edilebilecek haller; dogal afetler, savas hali, kismi veya genel seferberlik hali, genel salgin hastalik ile faaliyet ve yükümlülüklerin yerine getirilmesini engelleyen ve yükümlünün kendisi disindaki nedenlerden kaynaklanan diger benzeri haller olarak sayilmistir. Ayni maddenin devaminda ise mücbir sebep hallerinin petrol islemine etkileri oraninda petrol hakki sahibinin hak ve yükümlülüklerini esit sürede erteleyecegi hüküm altina alinmistir.

Yukaridaki örneklerden görüldügü üzere mücbir sebep halinde sorumlulugun sona ermesi mümkündür ve salgin hastalik halleri mücbir sebep olarak kabul edilebilmektedir. Ancak bir salgin hastaligin dogrudan mücbir sebep olarak kabul edilmesi söz konusu olamayacak, mücbir sebebin varligi için bazi unsurlarin bir arada bulunmasi aranacaktir.

  1. Mücbir Sebebin Unsurlari

Mevzuat içerisinde yer alan farkli düzenlemelerden, doktrinden ve Yargitay kararlarindan anlasildigi üzere, bir olayin mücbir sebep olarak kabul edilebilmesi için (i) öngörülemez olmasi, (ii) karsi konulamaz olmasi, (iii) borçlunun faaliyetinden veya isletmesinden kaynaklanmamasi ve (iv) borcun ifa edilmesine engel olmasi gerekmektedir.5

  1. Öngörülemez Olma

Bir olayin öngörülemez olmasi için sözlesmenin kuruldugu siradaki sartlar önem arz etmektedir. Sayet sözlesmenin kuruldugu dönemde olayin dogurabilecegi sorunlar öngörülemiyorsa, olayin mücbir sebep olarak kabul edilmesi için gerekli sartlardan biri olusmus olacaktir. Ancak sözlesmenin kuruldugu dönemde olayin olasi sonuçlari öngörülebiliyorsa ve buna ragmen sözlesme kurulmus, olaya iliskin herhangi bir madde sözlesmeye eklenmemis ise olayin sonuçlarinin öngörüldügü ve riskin kabul edildigi söylenebilecektir.6

  1. Karsi Konulamaz/Kaçinilmaz Olma

Bir olayin mücbir sebep sayilmasi ve borçlunun borcunun sona ermesi için, söz konusu olayin alinan tüm tedbirlere ve çabalara ragmen sözlesmesel edimin yerine getirilmesini imkansizlastirmasi gerekmektedir.

Burada önemli olan nokta, karsi konulamazligin, borçlunun ekonomik durumundan ari olarak degerlendirildigidir. Bir diger deyisle bir olayin kaçinilmaz veya karsi konulamaz olmasinda, borçlu tarafin sübjektif özellikleri dikkate alinmayacak; objektif olarak olayin karsi konulabilir olup olmadigi degerlendirilecektir.7

  1. Borçlunun Faaliyetinden veya Isletmesinden Kaynaklanmama

Mücbir sebebin borçluya borcunu sona erdirme imkani tanimasindan hareketle, bir olayin mücbir sebep olarak kabul edilebilmesi için söz konusu olaya, böyle bir korumadan yararlanacak borçlunun kendisinin sebebiyet vermemis olmasinin gerektigi söylenebilecektir. Hukukumuzdaki yaygin görüs ve Yargitay kararlari (bkz. 5 numarali dipnot) çerçevesinde de mücbir sebebin üçüncü kisilerin faaliyetlerinden yahut dogal olaylardan kaynaklanmasi gerektigi belirtilmektedir.8

  1. Borcun Ifa Edilmesine Engel Olma

Mücbir sebebin varligindan söz edilebilmesi için borcun ifasinin mutlak olarak imkânsiz hale gelmesi gerekmektedir.9 TBK'nin 136 ve 137. maddelerinde düzenlenen ifa imkansizligi hükümleri bu durumda uygulama alani bulacaktir.

Bununla birlikte, borcun ifasinin güçlesmesi halinde, mücbir sebebe dayanarak borç sona ermemektedir. Bu durumda TBK'nin asiri ifa güçlügü hükümlerine göre sözlesmenin uyarlanmasi yoluna gidilebilecektir.

  1. SALGIN HASTALIK HALI

Yerel mevzuat kapsaminda salgin hastaligin mücbir sebepler arasinda sayildigi düzenlemeler mevcut olup, Yargitay kararlari kapsaminda da salgin hastaligin mücbir sebep olarak kabul edildigi örnekler bulunmaktadir.10

Yerel mevzuat ve Yargitay kararlarina paralel sekilde, Milletlerarasi Ticaret Odasi'nin mücbir sebep hallerine iliskin olarak sözlesmelere eklenmek üzere tavsiye niteliginde hazirlanan örnek maddeler kitapçiginda da salgin hastaliklarin mücbir sebep olarak kabul edilmesinin kararlastirilabilecegi önerilmektedir.11

Uygulama ve ilgili mevzuatta yer alan örnek ve açiklamalar bu sekilde olmakla birlikte, global bir salgin halini alan ve pandemi ilan edilen COVID-19 hastaliginin mücbir sebebin unsurlarini karsilamaya elverisli oldugu ve özellikle sunduklari ürün veya hizmetler bakimindan faaliyetlerine geçici olarak ara verilen isletmelerin veya karantina uygulamasina dahil edilen gerçek ve tüzel kisilerin mücbir sebep hükümlerinden faydalanabilecegi söylenebilecektir. Ancak tabi ki dogrudan mücbir sebebin olustugu ve bu nedenle tüm borçlarin sona erdiginin kabulü dogru olmayacak, sözlesme hükümleri ve içeriginin degerlendirilmesi ile borcun ifasinin imkansiz hale gelip gelmediginin degerlendirilmesi gerekecektir.

  1. IFA IMKANSIZLIGI

TBK'nin 136 ve 137. maddeleri kapsaminda borcun dogumundan sonra ifa edilemez hale gelmesi nedeniyle olusan imkansizlik halleri düzenlenmektedir. Ilgili hükümler dogrultusunda ifanin mücbir sebep nedeniyle imkansiz hale gelmesi durumunda, borcun sona ermesine iliskin olarak TBK'nin 112. maddesinde yer alan hükmün aksine, borçlunun borçtan kurtulabilmesi için kusursuzlugunu ispatlamasina gerek bulunmamaktadir. Zira ifanin imkansiz hale gelmesi kusur sorumlulugundan ari olarak ortaya çikmaktadir. Ancak her halükarda, mücbir sebebin borçlunun faaliyet veya isletmesinden kaynaklanmamasi gerektigi göz ardi edilmemelidir.

TBK'nin ifa imkansizligini düzenleyen 136. maddesi uyarinca borcun ifasi borçlunun sorumlu tutulamayacagi sebeplerle imkânsizlasirsa, borç sona erer. Borcun bu nedenle sona ermesi ifa imkansizliginin tam veya kismi olmasina ve sürekli veya geçici olmasina göre farklilik göstermektedir. Bu dogrultuda mücbir sebebin her sözlesmesel edim bakimindan etkisinin ayri ayri degerlendirilmesi gerekmektedir. Zira mücbir sebep her ne kadar mutlak bir imkansizlik hali yaratsa da mücbir sebep kabul edilen olayla da baglantili olarak, bunun her faaliyet alani bakimindan ayni olmasi beklenemez.

  1. Sürekli veya Geçici Imkansizlik

Borçlunun borcunun sona ermesi imkani, ifa imkansizligina neden olan mücbir sebebin sürekli veya geçici nitelikle olmasina göre farklilik göstermektedir. Her bir sözlesmenin somut durum özelinde ayri ayri degerlendirilmesi gerekmekle birlikte, COVID-19 salgini nedeniyle alinan tedbirlerin geçici olmasi nedeniyle, öncelikle geçici imkansizlik halinin gündeme gelecegi söylenebilecektir.

Sayet mücbir sebep nedeniyle borcun ifasi sürekli sekilde imkansiz hale geliyorsa, süphesiz ki borçludan borcunu ifa etmesi beklenemeyecektir. Ancak mücbir sebep her zaman ifayi sürekli olarak imkansiz hale getirmemekte, kimi zaman mücbir sebebe neden olan olayin sona ermesiyle ifanin tekrar mümkün hale gelmesi söz konusu olabilmektedir. Bu gibi geçici imkansizlik hallerinde ise borcun sona ermesi, borcu olusturan sözlesme iliskisi özelinde degerlendirilmelidir.

Taraflarin sözlesmeyi kurmadaki iradelerine, alacaklinin menfaatine ve sair sözlesme iliskisi özelindeki sartlara göre; mücbir sebebin ortadan kalkmasindan sonra borcun ifa edilmesinin bir anlam ifade etmeyecek olmasi, mücbir sebebin sona ermesinin beklenmesinin alacakli tarafindan kabul edilemeyecek olmasi yahut mücbir sebebin ne zaman sona ereceginin belirlenememesi, edimin farkli bir yerde veya farkli bir sekilde yerine getirilmesinin kabul edilemeyecek olmasi gibi durumlarda geçici imkansizlik halinde de borcun sona erdirilmesi mümkün olacaktir. Geçici imkansizlik halinde Yargitay tarafindan, sözlesme taraflarinin ahde vefa ilkesi geregi makul bir süre daha sözlesme ile bagli kalmasi gerektigi kabul edilmistir.12 Burada önemle eklemek gerekir ki borcun vadesinin kesin oldugu hallerde yahut geçici imkansizligin ortadan kalkacagi tarihin bilinmedigi hallerde borcun ifasi sürekli olarak imkansizlasabilmekte ve borçlu borçtan kurtulabilmektedir.13

  1. Tam Ifa Imkansizligi ve Kismi Ifa Imkansizligi

Yukarida da ifade edildigi üzere TBK'nin 136. maddesi uyarinca borcun ifasinin, borçlunun sorumlu tutulamayacagi sebeplerle imkânsizlasmasi halinde borç sona erer. Borçlu, borcun ifasinin imkansiz hale geldigini alacakliya gecikmeksizin bildirmeli ve zararin artmamasi için gerekli önlemleri almalidir. Aksi halde borçlu, bildirimde bulunmamasi ve gerekli önlemleri almamasi nedeniyle dogan zararlari gidermekle yükümlüdür.

Karsilikli borç yükleyen sözlesmelerde borcun imkansizlik nedeniyle sona ermesi halinde, borçlu karsi taraftan almis oldugu edimi sebepsiz zenginlesme hükümleri uyarinca geri vermekle yükümlüdür. Buna ek olarak böyle bir durumda borçlu kendisine henüz ifa edilmemis olan edimi isteme hakkini da kaybeder. Ancak 136. maddenin devaminda öngörüldügü üzere, borcun ifasindan önce dogan hasarin kanun veya sözlesme kapsaminda alacakliya yüklendigi hallerde, borçlunun geri verme yükümlülügü ile ifa edilmemis edimleri isteme hakkina iliskin hüküm uygulama alani bulmayacaktir.

TBK kapsaminda ifanin imkansiz hale gelmesi genel olarak bu sekilde düzenlenmis olmakla birlikte, mücbir sebep nedeniyle borç her zaman tamamen imkansiz hale gelmeyebilecek, borcun ifasinin kismen imkansizlasmasi da söz konusu olabilecektir. Borcun ifasinin kismen imkansiz hale gelmesi TBK'nin 137. maddesinde düzenlenmekte olup; ilgili madde kapsaminda borcun ifasinin, borçlunun sorumlu tutulamayacagi sebeplerle kismen imkânsizlasmasi halinde, borçlunun borcunun sadece imkânsizlasan kismindan kurtulacagi hüküm altina alinmaktadir. Maddenin devaminda ise taraflarin sözlesmeyi kurarken sahip olduklari iradeleri göz ardi edilmeyerek, kismi imkansizlik halinin önceden öngörülmesi durumunda taraflarin sözlesmeyi yapmayacaginin anlasilmasi halinde, borcun tamaminin sona erecegi düzenlenmistir. Böylece taraflarin sözlesme kurmadaki iradelerini ve sözlesmeden bekledikleri faydalari elde etmelerini engelleyen durumlarda külfet altina girmelerinin önüne geçilmesi saglanmistir.

TBK'nin 137. maddesi uyarinca, karsilikli borç yükleyen sözlesmelerde kismi imkansizlik halinde, bir tarafin borcu kismen imkânsizlasir ve alacakli kismi ifaya razi olursa, karsi edim de o oranda ifa edilecektir. Bir diger deyisle, borcun imkansizlasan ve dolayisiyla ifa edilmeyen kismina denk gelen karsi edim de ifa edilmeyecektir. Ne var ki alacaklinin kismi ifaya razi olmamasi veya karsi edimin bölünemeyen nitelikte olmasi da mümkündür. Böyle bir durumda ise tam imkânsizlik hükümleri uygulanacak ve karsilikli edimlerin tümü ifa edilmeyecektir.

  1. SÖZLESMENIN SONA ERDIRILMESI

TBK'nin 136. maddesinde hükmedildigi üzere borçlu ifanin imkânsizlastigini alacakliya gecikmeksizin bildirmez ve zararin artmamasi için gerekli önlemleri almazsa, bundan dogan zararlari gidermekle yükümlü olacaktir. Bu hüküm dogrultusunda borçlunun mücbir sebep nedeniyle borcundan kurtulabilmesi için öncelikle mücbir sebep olusturdugu düsünülen olayi degerlendirmesi ve mücbir sebebi borçluya bildirmesi gerekmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken bir diger husus ise taraflar arasinda akdedilen sözlesme kapsaminda, sözlesmenin mücbir sebebe dayanilarak ifa imkansizligi nedeniyle sona erdirilebilmesini mümkün kilan hükümlerin yer alip almadigidir.

Sözlesmede mücbir sebep hallerine iliskin düzenlemeler mevcut ise salgin hastalik nedeniyle sözlesmenin sona erdirilmesinin degerlendirilmesi bakimindan bu düzenlemelerin içerigi önem arz etmektedir. Burada öncelikle ilgili maddede belirlenen mücbir sebep hallerinin sinirli sekilde mi yoksa örnekleme amaciyla mi sayildiginin degerlendirilmesi, sonrasinda ilgili mücbir sebebin varliginda sözlesmenin akibetiyle ilgili izlenecek yola iliskin hükümlerin degerlendirilmesi gerekmektedir. Sözlesmede yer alan hükümlerin salgin hastalik halinde sözlesmenin sona erdirilmesine elverisli olmasi halinde -sözlesmenin mücbir sebebe yahut sözlesme kapsaminda yapilacak bildirimin sekline yönelik hükümlerine uygun sekilde- karsi tarafa bildirim yapilarak sözlesme sona erdirilebilecektir.

Eger sözlesme kapsaminda mücbir sebep hallerine iliskin düzenlemeler yer almiyorsa, TBK'nin genel hükümleri çerçevesinde sözlesme ve somut durum degerlendirilerek sözlesmenin sona erdirilip erdirilemeyecegi incelenmelidir. Genel hükümler dogrultusunda sözlesmenin mücbir sebebe dayanilarak sonlandirilabilecegi sonucuna ulasilirsa karsi tarafa -taraflar arasindaki sözlesmede kararlastirilmis olan bir bildirim sekli mevcut ise buna uygun olarak- bildirimde bulunulmalidir.

Eger taraflar arasinda kararlastirilmis bir bildirim sekli mevcut degilse, ticari sözlesmeler bakimindan, 6102 sayili Türk Ticaret Kanunu'nun 18/3. maddesine uygun olarak noter araciligiyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanilarak kayitli elektronik posta sistemi ile bildirim yapilmasi uygun olacaktir.14

SONUÇ

Türk Hukuku kapsaminda mücbir sebebe dayanilarak ifa imkansizligi nedeniyle borçlunun borcunun sona ermesi mümkündür. Ne var ki ilgili mevzuat kapsaminda mücbir sebebin tam bir taniminin yapilmamis olmasi nedeniyle, ifa imkansizligi hükümlerinden faydalanabilmek için öncelikle somut olayin ve sözlesmenin mücbir sebebin unsurlarini karsilayip karsilamadigi ve ifanin bu nedenle imkansiz hale gelip gelmediginin degerlendirilmesi gerekmektedir. Bu degerlendirme yapilirken doktrin, Yargitay kararlari ve ilgili mevzuat çerçevesindeki mücbir sebep degerlendirmeleri dikkate alinmali; taraflar arasindaki sözlesmenin ilgili maddeleri ve taraflarin sözlesme kurma iradeleri incelenmelidir.

Genel olarak yorumlamak gerekirse; doktrin, Yargitay kararlari ve ilgili mevzuat çerçevesinde COVID-19 salgini mücbir sebep olarak kabul edilebilecek ve sözlesme kapsaminda yerine getirilmesi gereken edimlerin ifasinin imkansiz hale gelmesi söz konusu olabilecektir. Ancak çalismamizda önemle ifade ettigimiz üzere, sözlesmenin bu nedenle sona erip ermeyeceginin nihai degerlendirmesi sözlesmenin detayli sekilde incelenmesi ile mümkün olacaktir.

Yapilacak degerlendirmeler sonrasinda mücbir sebep nedeniyle ifanin imkansiz hale geldigi sonucuna ulasilmamasi halinde ise TBK'nin asiri ifa güçlügüne iliskin maddesi uygulama alani bulabilecek ve sözlesmenin degisen kosullara uyarlanmasi talep edilebilecektir.

Footnotes

1. Bülent TAHIROGLU. Roma Borçlar Hukuku. DER Yayinlari. Istanbul 2013. s. 68-69

2. Fikret EREN. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Ankara 2017. s. 582

3. Yargitay 13. Hukuk Dairesi'nin 18.01.2010 tarih ve E. 2009/8727 sayili karari "(.) mücbir sebep, borcun ifasina engel olan ve herhangi bir kimse tarafindan alinacak tedbirlere ragmen önüne geçilmesine imkan olmayan beklenmedik, harici ve borçlunun iradesi disinda meydana gelen bir olaydir. Baska bir deyimle, seçilemeyen ve karsi konulamayan bir hadiseyi ifade eder. Borçlu, beklemedigi önüne geçemedigi ve kendisine isnat olunmayacak bir sebeple borcunu yerine getirememesinden dolayi sorumlu tutulamaz. (.)"

4. Hale SAHIN, "Mücbir Sebep Nedeniyle Borcun Ifa Edilememesi", Ankara Yildirim Beyazit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mayis 2019, s.24

5. Yargitay Hukuk Genel Kurulu'nun 07.12.1966 tarih ve E.1965/844 sayili karari

"(..) Mücbir sebep önceden göz önüne alinmasina ve bunun sonucu olarak ortadan kaldirilmasina imkan bulunmayan ve harici bir etkenden ileri gelen olaydir. Bu olay tabii bir kuvvetten (firtina, zelzele, su basmasi gibi) veya üçüncü kisinin eyleminden (haksiz fiillerde oldugu gibi) yahut resmi bir yasaklanmadan (memnuniyetten) ileri gelebilir. (.)"

6. H. Tamer INAL, Borca Aykirilik, Dönme ve Fesih, Seçkin Yayincilik, 6. Baski, Ankara 2017, s.711

7. H. Tamer INAL. a.g.e.s. 709.

8. H. Tamer INAL. a.g.e.s. 703.

9. M. Kemal OGUZMAN ve Turgut ÖZ, Borçlar Hukuku Genel Hükümler I. Cilt, 16. Baski, Istanbul 2018, s.1345

10. Yargitay Hukuk Genel Kurulu'nun 27.06.2018 tarih ve E.2017/90 sayili karari

"(.) Mücbir sebep, sorumlu veya borçlunun faaliyet ve isletmesi disinda meydana gelen, genel bir davranis normunun veya borcun ihlâline mutlak ve kaçinilmaz bir sekilde yol açan, öngörülmesi ve karsi konulmasi mümkün olmayan olaganüstü bir olaydir. Deprem, sel, yangin, salgin hastalik gibi dogal afetler mücbir sebep sayilir. (.)"; Yargitay 9. Hukuk Dairesi'nin 20.11.2018 tarih ve E.2016/14140 sayili karari

"(.) Örnegin isyerinin kapatilmasi zorlayici neden sayilmaz (Yargitay 9.HD. 25.4.2008 gün 2007/16205 E, 2008/10253 K.). Ancak, sel, kar, deprem gibi dogal olaylar nedeniyle ulasimin kesilmesi, salgin hastalik sebebiyle karantina uygulamasi gibi durumlar zorlayici nedenlerdir. (.)"

12. Yargitay Hukuk Genel Kurulu'nun 28.04.2010 tarih ve E.2010/15-193 sayili karari

"(.) Geçici imkansizligin varligi, beraberinde taraflarin bu sözlesmeyle ne kadar süre bagli kalacaklari sorununu getirir. Bu konudaki kural "ahde vefa=söze sadakat" ilkesi geregi taraflarin sözlesmeyle bagli tutulmasidir. Ancak bazi özel durumlar vardir ki, taraflari o sözlesmeyle bagli saymak hem onlarin ekonomik özgürlüklerini engeller hem de bir baskasi ile sözlesme yapma firsatini ortadan kaldirir. Uygulamada, geçici imkansizlik halinde taraflarin o sözlesmeyle bagli tutulma süresine "akde tahammül süresi" denilmektedir. Bu sürenin gerçeklesip gerçeklesmedigini de her somut olaya göre ve onun çerçevesinde degerlendirmek gerekir. (.)"

13. Hale SAHIN, "Mücbir Sebep Nedeniyle Borcun Ifa Edilememesi", Ankara Yildirim Beyazit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mayis 2019, s.113

14. 6102 sayili Türk Ticaret Kanunu madde 18/3
"Tacirler arasinda, diger tarafi temerrüde düsürmeye, sözlesmeyi feshe, sözlesmeden dönmeye iliskin ihbarlar veya ihtarlar noter araciligiyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanilarak kayitli elektronik posta sistemi ile yapilir."

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.