Kişisel Verileri Koruma Kurulunun ("Kurul") 09.12.2019 tarih ve 2019/372 sayılı özet şeklindeki kararında1, ilgili kişiye ait sağlık verisinin köşe yazısında yer almasında kamu yararının bulunmadığı, bu itibarla çatışan haklar bakımından kişilik haklarının ifade özgürlüğüne üstün geldiği, bu sebeple 6698 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendi çerçevesinde değerlendirilemeyeceği belirtilmiş ve 6698 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinde sayılan şartlardan birine dayanmaksızın ilgili kişinin özel nitelikli kişisel verilerinin, köşe yazısında paylaşılmasının Kanunun 12 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendine aykırılık teşkil ettiğinden bahisle söz konusu gazete hakkında 125.000 TL idari para cezasının uygulanmasına karar verilmiştir.

Basın özgürlüğü ile kişisel verilerin korunması hakkının karşı karşıya gelmesi olası bir durumdur. Ancak, her zaman için bir hakkı diğer hakka karşı koşulsuz üstün tutmak hukuken pek mümkün değildir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ("AİHM") birçok içtihadında2, kişisel verilerin korunması bağlamında özel hayata saygı hakkı ile ifade hürriyeti arasındaki adil bir dengenin kurulması gerektiği ifade edilmiş ve kurulacak dengeye ilişkin bazı kriterlere yer verilmiştir. Buna göre, bilginin kamu yararına katkı sunup sunmadığı, kişinin ünlülük derecesi, bilginin elde ediliş biçimi, bilginin niteliği yayım şekli gibi hususların dengeleme testinde dikkate alınması gerektiği içtihatlarda ifade edilmektedir. AİHM Biriuk/Litvanya kararında, başvurucunun AİDS'lı olduğuna dair yayımlanan habere ilişkin olarak kamu yararının bulunmadığı ve tıbbi verilerin paylaşıldığı gerekçesiyle özel hayata saygı hakkının ihlaline karar verilmiş, buna karşın M.L ve W.W/Almanya kararında, tanınmış sanatçının öldürülmesinden mahkûm olan başvurucuların, mahkûmiyetleri ile ilgili olarak, başvurucuların adlarının yer aldığı arşiv yayınlarında, sadece tartışmasız olguların açıklandığı ve başvurucuları küçük düşüren içerikler taşımadıkları dikkate alınarak, başvurucuların adları gizlenerek unutulmak istemelerindeki menfaatlerinin, basın özgürlüğü ile karşılaştırıldığında, çok sınırlı kaldığı, özel hayata saygı hakkının ihlal edilmediğine karar verilmiştir.

Avrupa Birliği Adalet Divanın (" ABAD") birçok kararında da, ifade özgürlüğü bağlamında özellikle basın özgürlüğü ile kişisel verilerin korunması hakkının çatışmasında adil bir dengenin kurulması gerektiği ifade edilmektedir. ABAD bir kararında3, demokratik toplumda ifade özgürlüğünün önemli olduğu, geniş yorumlanması gerektiği, kişisel verilerin korunması hakkı ile ifade özgürlüğü arasındaki dengede kişisel verilerin korunması hakkının istisnaları ve sınırlamalarının zaruri olduğu kadarının uygulanması gerektiği belirtilmiştir.

Yine, unutulma hakkının dayanağı olan ABAD Google İspanya kararında4 ise, ilgili kişiye ait bilginin niteliğinin önemli olduğu, kamu yararı bulunmadığı durumlarda ifade hürriyetinin geçersiz olacağı belirtilmiştir.

Avrupa Birliği Konseyinin 95/46/EC sayılı Direktifinin 29. Maddesi gereği kurulan Çalışma Grubunun 2014 yılında ABAD Google İspanya kararının uygulanmasına ilişkin raporunda 5, kişisel verilerin korunması hakkı ile ifade özgürlüğünün çatışması durumunda adil dengenin kurulması gerekliliği belirtilmiş ve denge testine dair bir takım kriterler belirlenmiştir.

Anayasa Mahkemesinin N.B.B kararında6 ise, İnternet ortamında şeref ve itibara yönelik saldırıların, kişisel verilerin korunması hakkı ile bağlantılı olarak değerlendirilmesi gerektiği, İfade ve basın özgürlüğü ile şeref ve itibarın korunması hakkının eşit düzeyde koruma gerektiren temel hak ve özgürlüklerden olduğu, bu hakların çatışması halinde adil bir dengenin gözetilmesi gerektiğine hükmedilmiştir. Yine, Anayasa Mahkemesi birçok kararında 7, şeref ve itibarın korunması hakkı ile ifade ve basın özgürlüğü arasında gözetilmesi gereken dengeye dair bir takım kriterler tespit edilmiştir. Buna göre, yayının gerçek olup olmadığı, kamu yararının bulunup bulunmadığı, genel yarara ilişkin bir tartışmaya katkı sağlayıp sağlamadığı, toplumsal ilginin varlığı ve konunun güncel olup olmadığı, yayının içeriği, şekli ve sonuçları, yayının yayımlanma şartları, yayının niteliği ve kapsamı, yayının kim tarafından dile getirildiği, yayının hedef adlığı kimin ünlülük derecesi gibi hususların somut olay özelinde adil denge arayışında dikkate alınması gerektiği içtihatlarda ifade edilmiştir. İşbu kriterlerin, AİHM içtihatlarında ortaya konan tespitlerle de uyumlu olduğu görülmektedir.

Özetle, kişisel verilerin korunması hakkı ile basın özgürlüğü arasında ast-üstlük ilişkisi bulunmadığı, her iki hak ve özgürlük arasında çatışma söz konusu olması durumunda somut olay özelinde ve yargı kararlarında bahsedilen kriterler çerçevesinde adil bir dengenin kurulması gerekmektedir.

Footnotes

2 AİHM, Von Hannover/Almanya (No.2), (Büyük Daire), B.No:40660/08, 40641/08, 07.2.2012, Axel Springer AG/Almanya, (Büyük Daire), B.No:39954/08, 07.2.2012, Coudec and Hachette Filipacchi Associés v. Fransa Büyük Daire, No. 40454/07, 10.11.2015, Satakunnan Markkinapörssi Oy and Satamedia Oy v. Finlandiya, No. 931/13, 27.06.2017

3 ABAD, C-73/07, Tietosuojavaltuutettu v. Satakunnan Markkinapörssi Oy and Satamedia Oy, 16.12.2008

4 ABAD, C-131/12, Google İspanya SL, Google Inc. v. İspanya Veri Koruma Otoritesi(AEPD), Mario Costeja González, 13.05.2014

5 Article 29 Working Party (2014), Guidelines on the implementation of the CJEU judgment on "Google Spain and Inc v. Agencia Española de Protección de Datos (AEPD) and Mario Costeja González" C-131/12, WP 225, Brussels, 26 November 2014

6 Anayasa Mahkemesinin 2013/5653 Başvuru Numaralı Kararı (03.03.2016 Karar tarihi)

7 Anayasa Mahkemesinin 20145552 BN, 26.10.2017 tarihli kararı, Anayasa Mahkemesinin 2012/1184 BN, 16.07.2014 tarihli kararı

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.