Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, alacak ve tazminat talepli ticari davalar açısından zorunlu arabuluculuğun, "davaların yığılması" durumunun meydana geldiği, konusu parasal olmayan talepler ile birlikte açılan tazminat davaları açısından dava şartı olmadığına hükmederek Bölge Adliye Mahkemesi'nin aksi yöndeki kararının bozulmasına karar verdi.  

Karara konu uyuşmazlıkta, davacı tarafça maddi ve manevi tazminat taleplerinin yanında üzerinde izinsiz şekilde değişiklikler yapılan, çoğaltılan ve dağıtımı yapılan kitaplar üzerinde eser sahipliğinin tespiti ve tecavüz fiillerinin önlenmesi dava edilmiştir.

İlk derece mahkemesi, Türk Ticaret Kanunu'nun ("TTK") 5/A/1 maddesi uyarınca, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin ticari davalarda, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak düzenlenmiş olmasından bahisle davanın usulden reddine karar vermiştir. Söz konusu ret kararına karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, ancak Bölge Adliye Mahkemesi ilk derece mahkemesi kararını yerinde bularak davacı tarafın istinaf başvurusunu aynı gerekçe ile esastan reddetmiştir.

Davacı taraf Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı bu sefer temyiz yoluna başvurmuş ve dosya Yargıtay tarafından incelenmiştir. 11. Hukuk Dairesi ilgili kararında, öncelikle TTK madde 5/A ile ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak düzenlendiğini belirtmiştir. Ancak, dava konusunun birden fazla olması ve bunlardan bir kısmının bir miktar para alacağı bir kısmının ise miktara tabi olmaması halinde ise uyuşmazlığının ne şekilde çözümleneceğine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı ve asıl olanın mahkeme yargısı olduğu ifade edilmiştir.  Aynı yönde diğer Yargıtay kararlarına atıfta bulunarak, aralarında bağlantılı bulunan miktara tabi olan ve olmayan talepleri içeren davalar bakımından, davaların zorunlu arabuluculuğa tabi olmayacağını belirtmiştir. 

Akabinde dava kapsamında ileri sürülen talepler dikkate alınarak huzurdaki uyuşmazlığın eser sahipliğinin tespiti, esere tecavüzün ref'ine ve tecavüz nedeniyle maddi ve manevi tazminat davalarını içerdiği, bu sebeple huzurdaki dava açısından bir bütün olarak ve işin esasına girilerek mahkemece çözüme kavuşturulması gerektiğine karar verilmiştir.

Sonuç olarak, 11. Hukuk Dairesi,

  • Her ne kadar tazminat talepli davalar arabuluculuğa tabi olsa da, arabuluculuğa tabi olmayan bir dava ile birlikte açılmış olması hâlinde, bu davanın artık arabuluculuk şartına tabi olmayacağına,
  • Huzurdaki davanın kapsamındaki eser sahipliğinin tespit ve tecavüzün ref'ine ilişkin arabuluculuğa tabi olmayan dava konuları dikkate alınarak artık huzurdaki dava açısından dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmasının bir dava şartı olmadığına,
  • Bu sebeple de Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak kaldırılmasına

karar vermiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 4 Kasım 2020 tarih ve E.2019/3611, K.2020/4734 sayılı kararına bu  bağlantıdan ulaşabilirsiniz..

Originally Published by MA | Gazette'de

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.