Bildiğiniz üzere "Bağımsız Denetime Tabi Olacak Şirketlerin Belirlenmesine Dair Kararda Değişiklik Yapılması Hakkında Karar" 14 Mart 2014'te Resmi Gazete'de yayınlanarak 1 Ocak 2014'ten itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe girdi. Söz konusu karar ile önceden belirlenmiş olan kriterler;
- Aktif toplamı 75 milyon ve üstü Türk Lirası.
- Yıllık net satış hasılatı 150 milyon ve üstü Türk Lirası.
- Çalışan sayısı 250 ve üstü olarak değiştirildi.
Bu doğrultuda yukarıdaki 3 kriterden 2'sini sağlayan şirketler bağımsız denetime tabi olmaktadır. Böylece bağımsız denetim kapsamına girme baremi, aktif toplamı kriteri 150'den 75 milyon TL ve üstüne, yıllık net satış hasılatı 200'den 150 milyon ve üstü TL'ye, çalışan sayısı ise 500'den 250 ve üstüne indirilmiş oldu. Kamu Gözetimi Kurumu'nun (KGK) 14 Mart tarihinde yayınlamış olduğu basın bildirisine göre bağımsız denetim kapsamına girecek şirket sayısının 3500 civarında olması beklenmektedir. İleriki yıllarda bu sınırların kademeli olarak daha da aşağıya indirileceğinin duyumlarını KGK'dan alıyoruz.
Hem denetlenen firmaya, hem kamuya, hem de devlete yararlı
Yapmış olduğum firma ve ofis ziyaretlerinden elde edindiğim izlenim, kapsama dahil olan işletmelerin yöneticilerinin, bağımsız denetim konusuna yeni bir gider kalemi olarak baktıkları ve hali hazırda tam tasdik hizmeti alırken böyle bir maliyete katlanmanın firmalarına ne gibi bir fayda sağlayacağından emin olmadıkları yönünde...
Bu konuda söze öncelikle Türkiye'de muhasebenin hala Vergi Usul Kanunu'na (VUK) göre tutulduğunu hatırlatmakla başlamak istiyorum. VUK'un öncelikli amacı vergi toplamaktır. Halbuki bağımsız denetimin temelini oluşturan Uluslararası Finansal Raporlama Standartları'nın (UFRS) amacı finansal tabloların gerçeği yansıtmasını sağlamaktır. Türkiye Finansal Raporlama Standartları (TFRS) Uluslararası Finansal Raporlama Standartları'nın birebir çevirisi olduğu için yazının geri kalan kısmında TFRS'yi kullanmayı tercih ediyorum.
Somut örnekler vermek gerekirse, VUK'a göre bir alacağın karşılıksız hale gelip gider karşılığı ayrılabilmesi için, alacaklının dava safhasına gelmesi gerekir. VUK'ta stok değer düşüklüğü karşılığı ya da kıdem tazminatı karşılığı ayırmak mümkün değildir. TFRS'de ise bu konular birer risk unsuru olarak kabul edilerek finansal tablolarda belli şartlar altında karşılıkların ayrılması mümkündür. Dolayısı ile finansal tablolar TFRS kanalı ile daha güvenilir ve gerçeği yansıtan bir hale gelmektedir.
Bağımsız denetimin, hem denetlenen firmaya, hem kamuya, hem de devlete yararları söz konusudur.
Doğru analizle geleceğin planlanması
Öncelikle bağımsız denetim yönetime gerçek mali durumu gösteren tablolar vasıtası ile doğru bilgi akışını sağlar. Bu da muhasebenin vergiyi doğru hesaplamak yerine yönetime doğru bir fotoğraf sunarak, geleceği planlamasına yardımcı olacak şekilde kullanılması anlamına gelir. Bu doğrultuda yönetim mali tablolarının yardımıyla doğru analizler yaparak geleceğe yönelik daha sağlıklı kararlar alabilir.
Bağımsız denetim ise finansal tabloların gerçeği yansıtıp yansıtmadığına yönelik görüş verir. Bir görüşün verilebilmesi için bağımsız denetim şirketi analitik incelemeden, iç kontrol sisteminin sağlıklı çalışıp çalışmadığına, mutabakat göndermekten, stok sayımlarına gözlemci olarak katılmaya kadar birçok faaliyet ve incelemede bulunur. Yapılan saha çalışmalarının sonunda bağımsız denetçi raporunu hazırlar. Bağımsız denetim raporunun yanında eğer gerek görürse yönetime bir de yönetim raporu sunar. Bu rapor denetim esnasında risk teşkil edebilecek bazı konuların yönetime aktarılmasını sağlar. Günümüzde işletmelerin hissedarlarının yanı sıra, çalışanları, tedarikçileri, müşterileri ve diğer tüm paydaşları ile bir bütün oluşturduğunu kabul edersek, yapılan denetim çalışmasının ve sunulan raporların sadece işletmeye değil devlete ve kamuya da fayda sağladığı açıktır.
Hile riskini azaltır
Firmaların sıkça karşılaştıkları bir durum ise hiledir. Bağımsız denetçi aslında hileyi bulmak ile yükümlü değildir. Ancak yapılan bağımsız denetimlerle hile oluşabilecek kritik noktalar tespit edilir. Bu tip riskler iç kontrol sisteminin etkin çalışıp çalışmadığı ile de çok yakından ilişkilidir. Örneğin, mali işlerden sorumlu kişi, hem fatura kesmek, hem tahsilat, hem de mutabakatları yapmak yetkisine sahipse, bu görevlerin ayrılığı prensibine aykırıdır ve denetçinin bu tip bir durumda daha detaylı inceleme yapması gerekebilir. Bu doğrultuda denetçinin yapacağı çalışmalar hile riskinin azaltılmasına da yardımcı olacaktır. Ayrıca bağımsız denetim çalışmaları işletmede kurumsallaşma yönünde olumlu bir etki yarattığı gibi özellikle muhasebe ve mali işler tarafında disiplin ve düzen sağlayacaktır.
Daha kolay finansman sağlar
Özellikle risklerin azaltılması unsuru finansman
sağlayan kuruluşlar açısından
büyük önem taşır. Bağımsız
denetimin dolaylı olarak finansman kuruluşunun da
risklerini azaltması, işletmenin rakiplerine göre
daha düşük maliyetli finansman bulmasına
yardımcı olacaktır.
İşletmelerimizin uluslararası platformda aynı
lisanı konuşabilmesinin yolu TFRS'ye uygun muhasebe
tutulmasından ve bağımsız denetim
yaptırmaktan geçmektedir. Özellikle şirket
birleşmelerinin son yıllarda bir hayli
arttığı ülkemizde yabancı
yatırımcıların bir birleşme ya da devralma
işleminde ilk sordukları sorulardan biri işletmenin
bağımsız denetime tabi olup
olmadığıdır. Tecrübelerime dayanarak
bağımsız denetim yaptırma geleneğini belli
bir süredir devam ettiren işletmelerin satın
almalarda alıcı tarafından daha ciddi
karşılandığı, bunun da fiyat primine
olumlu olarak yansıdığını
söyleyebilirim.
Sonuç olarak adından da fark edileceği gibi bağımsız denetim aslında üçüncü bir gözün uluslararası standartlar çerçevesinde inceleme yaparak, tüm paydaşların haklarının korunmasını sağlayan sistemsel bir kontrol mekanizmasıdır.
Bu yüzden de yukarıda faydalarını sıralamaya çalıştığım bağımsız denetimin, kapsama yeni giren şirket yöneticileri tarafından bir zorunluluktan çok kurumsallaşmaya yönelik bir yatırım olarak nitelendirilmesini tavsiye ediyorum.
The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.