Kölelikle mücadele amaciyla atilan adimlar 1926 tarihli Milletler Cemiyeti Kölelik Sözlesmesi ve 1932 tarihli Zorla Çalismaya Iliskin ILO Sözlesmesi ile hiz kazanmistir. Konunun en kapsamli sekilde ele alindigi ve 1949 yilinda kabul edilen Insan Haklari Evrensel Bildirgesi ile kölelik ve köle ticareti kesin olarak yasaklanmis, 1950 yilinda kabul edilen Avrupa Insan Haklari Sözlesmesi ve 1976 yilinda yürürlüge giren Medeni ve Siyasi Haklara Iliskin Uluslararasi Sözlesme ile de kölelik ve köle ticareti yasaginin yanina zorla çalistirilma yasagi da eklenmistir.1

Küresel üretim ve tedarik zincirlerinin genislemesi ile insanligin varolusundan beri mücadele edilen "kölelik" kavrami modern bir hal alarak etkinligini sürdürmektedir. Uluslararasi Çalisma Örgütü ("ILO") tarafindan yayimlanan rapor2, dünya genelinde 50 milyon kisinin modern kölelik kurbani oldugu ortaya koyuyor. Modern kölelikle mücadele için birçok ülke hukuki düzenlemeler yaparken, her geçen gün hacmini artiran küresel sirketlerin ise bu durumla mücadele kapsaminda çesitli aksiyonlar almasi, sirket içinde insan haklari uyum programini adapte etmesi ve taahhütlerinin yer aldigi bir beyanname yayimlamasi büyük önem teskil ediyor.

Yazili tarihten daha eskiye dayanan kölelik, her ne kadar mücadele edilmeye çalisilsa da günümüzde farkli görünümlerle varligini sürdürmektedir. Bahsi geçen ILO raporunda modern kölelik kavrami iki ana baslik altinda incelenmektedir: zorla çalistirma ve zorla evlendirme. Her iki baslik altinda da kisinin tehdit, siddet, zorlama, aldatma veya gücün kötüye kullanilmasi nedeniyle reddedemeyecegi veya terk edemeyecegi bir sömürü durumu içinde oldugu ifade ediliyor. Rapora göre, zorla çalistirmanin özel sektördeki payi %86 iken devlet kaynakli zorla çalistirma %14 olarak karsimiza çikmaktadir. Yetiskinlerin en çok zorla çalistirildigi özel sektör alanlari ise hizmet, üretim, insaat, tarim ve ev isleri. Ticari cinsel sömürü disindaki sektörlerde zorla çalistirma, tüm zorla çalistirmanin %63'ünü olusturmaktadir. Ticari cinsel sömürü ise tüm zorla çalistirmanin %23'ünü olusturuyor. Zorla çalistirilan kisilerin 3,3 milyonu çocuk ve bu çocuklarin yaridan fazlasi ticari cinsel sömürüde kullanilmakta. 2021 yilinda toplam zorla evlendirme vakasi 22 milyon olarak tahmin edilmektedir. Dünyanin her yerinde zorla evlendirmeye rastlanmaktadir, nüfusa oranla zorla evlendirmenin en çok oldugu ülkeler ise Arap ülkeleridir. Genellikle ebeveynlerin etkili oldugu zorla evlendirmelerde kisiler, evlilikleri boyunca duygusal tehditlere, sözel ve fiziksel istismara maruz kalmaktadir. Modern kölelik ile en çok küresel üretim ve tedarik zincirlerinde, çocuk ve kadinlarin güvencesiz sartlar altinda yasadigi yerlerde ve kayit disi çalistirilan göçmenlerde karsilasilmaktadir.

Birlesik Krallik Modern Kölelik Yasasi

Hem birçok ülke hem de küresellesmis birçok sirket her geçen gün artan modern kölelik ivmesi karsisinda etik bir durus sergilemek adina sorumluluk almaktadir. Bu tutumu desteklemek için 2015 yilinda Birlesik Krallik tarafindan Modern Kölelik Yasasi ("Yasa") düzenlendi. Yasa, ticari faaliyetlerde meydana gelebilecek insan haklari ihlallerini önlemek amaciyla yürürlüge giren ilk mevzuat olmasi nedeniyle büyük önem tasimaktadir. Yasa'ya göre sirketler modern kölelik riskleri ile mücadele için seffaf olmali ve çalisma standartlarini yükseltmek adina da rekabeti artirmalidir.

Yasa, sirketlerden modern kölelik konusunda aldiklari sorumlulugun tespiti için durum tespit süreçlerini, sirket politikalarini, gerekli sartlari saglamadaki etkinliklerini ve bu alanda farkindalik uyandirmak için yaptigi egitim raporlarini beyan etmelerini istemektedir. Sirketlerin sunmasi gereken bu beyanlar, varsa sirketin internet sitesinde yayimlanmali, yönetim kurulu tarafindan onaylanmis olmali ve yetkili bir direktör tarafindan imzalanmis olmalidir.

Kapsam dahilinde olan her bes sirketten ikisinin kanuni yükümlülüklere uymadigi, buna karsin hükümetin kanuni yükümlülüge uymayan bu sirketlere karsi sahip oldugu yetkileri hiç kullanmadigi görülüyor. Bu anlamda Modern Kölelik Yasasi, baglayiciligi saglayacak gerekli yaptirimlari düzenleme konusunda yetersiz kaldigi için ne yazik ki basarili olamamistir. Uygulamadaki bu basarisizliklar ele alinarak, yasadaki eksikliklerin giderilmesi amaciyla isletmenin tedarik zinciri tarafindan bu tedarik zincirindeki insan haklari durum tespiti yapilmali, kölelik ve insan ticareti konularinda yürütülen politikalar ve bu konuda personellerine vermeleri gereken egitim konulari yasa kapsamina alinmalidir.3

15 Haziran 2021'de Yeni Modern Kölelik Yasasi Degisiklikleri4 yayimlandi. Buna göre sirketlerin kendi faaliyet alanlari ile ilgili bildirim yapmasinin sart oldugu konular belirlenecek ve raporlanacak. Bu raporlar çalistirilan toplam isçi sayisi, isçilerin din, dil, irk ve cinsiyet bakimindan dagilimi, çalisma saatleri ve hak edilen ücret konularini içermelidir. Ayni zamanda yönetim kurulunun raporlara onay verirken, onay tarihini belirterek imzalamasi gerekecek.

Bununla birlikte kamu kurumlarina insan köleligi konusunda bildiri yayimlama zorunlulugu getirilmis ve kanunun seffaflik hükümleri kapsamindaki yükümlülüklerini yerine getirmeyen söz konusu ticari kuruluslar için mali cezalar öngörülmüstür.

Hükümetlerin, mevcut düzenlemelerin kapsamini genisletmenin yaninda modern kölelik ile mücadele için uygulayabilecegi politikalardan biri de ithalat yasagidir. Zorla çalistirma ve çocuk isçilik kavramlari da dahil olmak üzere, üretiminde insan ve isçi haklari ihlali görülen ürünlerde ithalat yasaklari uygulanmasi bu yasak kapsamindadir.

Türkiye'de Modern Kölelik

Türkiye Anayasasi'nin 18. maddesi, kisilerin zorla çalistirilmasini ve angaryayi yasaklamaktadir. Bu madde, bireylerin özgür iradelerine aykiri olarak zor kullanarak çalistirilmasini ve bireylerin hiçbir karsilik almadan veya yetersiz karsilikla, istemeden yapilan hizmetleri ifade eden angarya kavramini önlemeyi amaçlar. Anayasa'nin bu hükmü, temel insan haklarina ve insan onuruna saygi ilkesine dayanir ve Türkiye'de yasayan herkes için geçerlidir.

Türkiye'de çalisma sartlari ve bunlara iliskin hak ve sorumluluklar Is Kanunu ile düzenlenmektedir. Insan haklari açisindan degerlendirildiginde, Türkiye'deki kosullarin dünya standartlarina uyumlu hale getirilmesi gerekir. Birlesik Krallik örneginde oldugu gibi, özel ve kamu kurumlarina yeni düzenlemelerle yükümlülük getirilmesi, modern kölelikle mücadelede etkin bir politika izlenmesine katki saglayacaktir.

Türkiye, Birlesmis Milletler Çocuk Haklari Sözlesmesi'ne taraf olup ILO Sözlesmeleri ile çocuk isçiliginin önlenmesine yönelik taahhütlerde bulunarak, çocuk isçilikle mücadeleye önem vermektedir. 4857 sayili Is Kanunu'nun 71. maddesi ile 15 yasini doldurmamis çocuklarin çalistirilmasi yasaklanmistir. Ayni kanunun 72. maddesinde ise 18 yasindan küçük erkeklerin ve her yastan kadinlarin yer ve su altindaki agir islerde çalismasini, 73. maddesinde ise 18 yasini doldurmamis çocuk ve genç isçilerin gece çalistirilmasini yasaklamaktadir. TÜIK'in Çocuk Isgücü Anketi'ne5 göre Türkiye'de 5-17 yas arasinda yedi yüz yirmi bin çocuk çalismaktadir. Bu durum, dünya genelinde oldugu gibi ülkemizde de çocuklarin insan haklarindan mahrum birakilarak ve yasal olmayan sekillerde çalistirildigini göstermektedir.

Ilgili kanun kapsaminda çocuklarin çalistirilmasi için Milli Egitim Bakanligi'ndan izin alinmasi ve belirli kriterlerin yerine getirilmesi sart kosulmustur. Bu kriterler arasinda, çalisacak çocuklarin okul çaginda olmamalari, saglik durumlarinin çalismaya uygun olmasi ve ailelerinin onayinin bulunmasi gibi unsurlar bulunmaktadir.

Ancak, bu yasaklarin ihlaline dair öngörülen cezalar yeterli yaptirim gücüne sahip degildir. Ihlaller için idari para cezasinin artirilmasi ve ihlalin büyüklügüne göre hapis cezalarinin gündeme getirilmesi alinabilecek önlemler arasindadir. Bu sekilde, Türkiye'deki çocuk isçilikle mücadele politikalari daha etkili hale getirilebilir ve çocuklarin temel insan haklarina uygun bir sekilde korunmalari saglanabilir.

Modern kölelik kavraminin is hayatindaki en büyük yansimalarindan olan asiri çalisma saatleri, insan haklari konusunda çesitli sorunlar dogurmaktadir. Ekonomik Kalkinma ve Is Birligi Örgütü ("OECD") tarafindan haftalik çalisma saatleri konusunda yapilan arastirmada ortaya çikan verilere göre OECD ortalamasinin haftalik 37 saat oldugu tespit edilmistir. Degerlendirilen 34 ülke arasindan en yüksek oran 47,6 ile Kolombiya'ya ait. Türkiye ise haftalik ortalama 45,6 saat ile ikinci sirada yer aliyor. Hollanda haftalik 29,5 saat ile son sirada yer alirken Birlesik Krallik'ta bu oran 36,3. 6

Türkiye'deki modern kölelik ve insan haklari ihlalleriyle mücadelede, devlet ve özel sektörün is birligi içinde olmasi gerekir. Bu kapsamda, sirketlerin sosyal sorumluluk projelerine ve çalisanlarin haklarini koruyan düzenlemelere öncelik vermesi gerekmektedir. Yapilan düzenlemeler ve denetimler, hem çalisanlarin insan haklarina saygili bir ortamda çalismasini saglar, hem de ayni pazarda faaliyet gösteren diger sirketlere örnek teskil eder.

Yeni düzenlemelerin ve yasalarin etkili bir sekilde uygulanabilmesi için devlet otoritelerinin denetim mekanizmalarini güçlendirmesi ve sirketlere yönelik egitim programlari düzenlemesi önemlidir. Bu sayede, modern kölelikle mücadele ve insan haklarinin korunmasi konusunda daha bilinçli ve duyarli bir is dünyasi ortaya çikarilabilir. Böylece, Türkiye'nin çalisma standartlarinin uluslararasi düzeyde kabul görmesi ve ülkemizin dünya genelinde daha yasanabilir ve adil bir is ortamina kavusmasi hedefine ulasilabilir.

Modern Kölelikle Mücadelede Uyum Programlari

Sirketlerin modern kölelikle mücadelede etkin bir rol üstlenebilmesi için uyum programlarini benimsemeleri ve uygulamalari kilit bir nokta olacaktir. Bu süreçte, üst ve orta yönetimin taahhüdü ve liderligi, sirketin insan haklarina duyarlilik ve etik degerler konusundaki basarisi açisindan kritik öneme sahiptir. Uyum programlari, sirketlerin is süreçlerinde insan haklarina duyarliligi ve etik degerleri ön planda tutarak hem mevzuata uyumu saglamalarina hem de çalisanlarin haklarinin korunmasina katkida bulunur. Bu kapsamda, sirketlerin uyum programlarindan yararlanarak alabilecekleri aksiyonlar sunlardir:

  • Insan haklarina saygili bir sirket politikasi olusturmak: Üst ve orta yönetimin destegi ve taahhüdü ile sirketler, yönetim ve çalisanlarin insan haklarina saygili bir ortamda faaliyet gösterecekleri ve modern kölelikle mücadelede etkin bir rol üstlenecekleri bir sirket politikasi olusturmalidir.
  • Egitim ve farkindalik programlari düzenlemek: Sirketler, yönetici ve çalisanlarinin insan haklari ve modern kölelikle mücadele konularinda bilgi ve farkindaligini artirmak için düzenli egitimler ve seminerler düzenlemelidir. Üst ve orta yönetimin bu egitimlere katilimi ve destegi, sirketin basarili bir uyum programi yürütmesi için önemlidir.
  • Iç denetim ve raporlama mekanizmalari olusturmak: Sirketler, çalisma kosullarini sürekli iyilestirmek ve potansiyel riskleri önceden tespit etmek için iç denetim ve raporlama mekanizmalarini olusturmali ve bu kapsamda bagimsiz denetimler gerçeklestirmelidir. Üst ve orta yönetimin iç denetim süreçlerine dahil olmasi ve raporlamalarda yer almasi, süreçlerin saglikli islemesini ve sorunlarin etkin bir sekilde ele alinmasini saglar.
  • Tedarik zincirinde etik degerlere uyum saglamak: Sirketler, tedarikçi ve is ortaklarinin da insan haklarina saygili bir sekilde faaliyet göstermelerini saglamak için tedarik zincirinde etik degerlere ve mevzuata uyum saglamalidir. Üst ve orta yönetimin bu süreçte tedarikçi ve is ortaklariyla yapilan is birliklerini yakindan takip etmesi ve degerlendirmesi, etik degerlere uyumun saglanmasi açisindan sürekliligi garantileyen en büyük unsurdur.
  • Seffaflik ve hesap verebilirlik ilkesini benimsemek: Sirketler, faaliyetlerinde seffafligi ve hesap verebilirligi ön planda tutarak, modern kölelikle mücadelede etkin bir durus sergilemelidir. Bu baglamda, üst ve orta yönetimin insan haklarina saygili politikalari ve uygulamalari raporlamasi, paydaslarla paylasilmasi ve sürekli olarak güncellenmesi gereklidir.

Üst ve orta yönetimin taahhüdü ve liderligi sayesinde, modern kölelikle mücadelede uyum programlarini kullanarak etkin politikalar ve uygulamalar benimseyen sirketler, sürdürülebilirlik, ESG ve itibar açisindan kritik avantajlar elde ederler. Bu durum, sirketin maddi getirilerini ve rekabet gücünü artirirken, çalisan memnuniyeti ve bagliligiyla birlikte sektör liderligini de destekler. Yönetimin bu konudaki öncülügü, sirketlerin gelecekteki basarilarinda önemli bir rol oynar ve insan haklarina saygili, sürdürülebilir ve etik degerlere uygun bir is dünyasinin olusmasina katkida bulunur.

Sonuç

Tarih boyunca yapilan çesitli düzenlemelere ragmen, "kölelik" modernleserek ve farkli kitleleri etkileyen çesitli biçimlerde varligini sürdürmektedir. Kadinlar ve çocuklar, modern köleligin en büyük magdurlari arasindadir. 20. yüzyilin basindan beri devletler, kanunlar ve yönetmeliklerle kölelikle mücadele etmeye çalismaktadir. Ancak, bu mücadele yasalarin kapsaminin dar olmasi ve yaptirimlarin etkin bir sekilde uygulanmamasi nedeniyle basariya ulasamamistir. Modern kölelikle mücadele, çalisma sartlarinin iyilestirilmesi, çocuk isçiligin engellenmesi, kadinlarin erkeklerle esit muamele görmesi ve göçmen haklarinin gözetilmesiyle mümkün olabilir.

Küresellesen dünyada, sirketler kamu düzeni üzerinde etkili olmakta ve bu durum modern kölelikle mücadelede de kendini göstermektedir. Dolayisiyla, kölelik kavraminin ortadan kaldirilmasi için devletlerin ve sirketlerin is birligi içerisinde hareket etmesi gerekmektedir. Üst ve orta yönetimin taahhüdü ve liderligiyle, uyum programlarini benimseyen ve etkin politikalar uygulayan sirketler, sürdürülebilirlik, ESG ve itibar açisindan önemli avantajlar elde edebilir. Bu durum, insan haklarina saygili ve etik degerlere uygun bir is dünyasinin olusmasina katki saglayarak, modern kölelikle mücadeleye destek olacaktir.