Son yıllarda ülkemizde elektronik ticaretin hacminde meydana gelen hızlı artışa bağlı olarak, mesafeli satış sözleşmelerinden kaynaklı tüketici uyuşmazlıklarında da ciddi bir artış gözlemlenmiştir. Genel olarak ayıplı ürün/ hizmet, taşıma sırasında üründe meydana gelen hasar, ürün bedelinde hata, teslimat süresinde gecikme gibi nedenlerden ötürü tüketiciler tarafından açılan davalar, satıcıların yanı sıra elektronik hizmet sağlayıcılar ve taşıyıcılar aleyhinde de açılmaya başlanmıştır. Bu kapsamda, son yıllarda Yargıtay tarafından tesis edilen kararlarda, satıcıların yanında elektronik hizmet sağlayıcı ve taşıyıcıların da belirli koşulların varlığı halinde tüketicilere karşı sorumlu tutulması dikkate değerdir. Bunun yanında, Yargıtay'ın ikinci el araç ve konut satışlarındaki gizli ayıplardan doğan sorumluluk ve ihbar sürelerinin ele alındığı kararları da sektörel anlamda büyük önem arz etmektedir.

İkinci El Araç Satışlarında Gizli Ayıp

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 21 Aralık 2021 tarih ve E. 2018/436 K. 2021/1717 sayılı kararıyla; ikinci el araç satışlarında satıcının sorumluluğuna ilişkin emsal nitelikte bir karara hükmetmiştir. Kurul, “alıcının aracı hali hazır durumu ile görüp beğenerek ve bedelini tamamen ödeyerek teslim aldığı” şeklindeki sözleşme hükmünün, satıcının gizli ayıplara ilişkin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını belirtmiş, ayrıca, satış sözleşmesinde araca ilişkin herhangi bir garanti taahhüdü bulunmasa dahi satıcının gizli ayıplardan dolayı sorumluluğunun devam ettiği vurgulamıştır. Öte yandan, aracı satın alan kişinin trafik şube müdürlüğü nezdinde plakayı sorgulatarak bu kusurları tespit edebilecek olmasının, bu kusurların gizli ayıp olarak değerlendirilmesine engel olmadığına hükmedilmiştir. Nitekim alıcının satın aldığı araçla ilgili olarak trafik şube müdürlüğünce tutulan kayıtları, aracın sigorta bilgilerini inceleme yükümlülüğünün bulunmadığı belirtilmiştir. Karar, ikinci el araç satışlarında ayıptan sorumluluğun doğabilmesi için alıcının satılana dair TRAMER kayıtları, trafik kayıtları ve sigorta kayıtlarının incelemek zorunda olmadığını ortaya koyması bakımından emsal niteliğindedir.

Online Satışlarda Hasarlı Üründen Dolayı Elektronik Aracı Hizmet Sağlayıcı ve Taşıyıcının Sorumluluğu

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 29 Eylül 2022 tarih ve E. 2022/3467 K. 2022/6446 sayılı kararına konu uyuşmazlıkta; davalı şirket mevcut hukuki ilişkide bir yandan elektronik aracı hizmet sağlayıcı, diğer taraftan ise taşıyıcı konumunda olup kararda hasara uğrayan ürün yönünden davalının sorumluluğu her iki açıdan değerlendirilmiştir. İlgili Yargıtay kararında, e-ticaret sitesi üzerinden satışı yapılan ve alıcıya teslim edilen üründe meydana gelen hasardan, tüketiciden ürün bedelini tahsil eden elektronik aracı hizmet sağlayıcının sorumlu olduğuna hükmedilmiştir. Nitekim elektronik hizmet sağlayıcıların, oluşturdukları sistem çerçevesinde satıcıların ürün veya hizmetlerinin mesafeli yöntemle tüketicilere ulaşmasına aracılık ettikleri, aynı zamanda satıcı adına tüketiciden ürün veya hizmetlerin bedelini de tahsil ettikleri, bu durumda bu kişilerin de satıcılar gibi tüketicilere karşı hasardan dolayı sorumlu olacakları belirtilmiştir.

Yargıtay kararında; davalının taşıyıcı sıfatıyla sorumlu olabilmesi için öncelikle taşıyıcının sorumluluğunu belirlenmesinin, sorumluluğun doğması halinde ise tazmin edilecek zararın kapsamı ve sınırlarının belirlenmesinin gerektiği vurgulanmış; Yerel Mahkeme tarafından buna göre oluşacak bilirkişi kurulunca ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor tanzim ettirilerek sonuca göre karar verilmesi gerektiğine hükmetmiştir. Karar, ürün bedelini tahsil eden elektronik aracı hizmet sağlayıcıların üründe meydana gelen hasardan satıcılar gibi sorumlu olduklarına hükmetmesi bakımından emsal niteliğindedir.

Konut Satışlarındaki Gizli Ayıplardan Doğan Sorumlulukta İhbar Süresi

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 14 Haziran 2023 tarih ve E. 2022/341 K. 2023/628 sayılı kararına konu uyuşmazlıkta, davacı, davalı TOKİ'den satın aldığı konutta gizli ayıpların bulunduğu iddiasıyla tazminat talep etmekte; davalı ise davacının süresinde ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediğini belirterek davanın reddini savunmaktadır. Gizli ayıbın bulunduğu hususunda Yerel Mahkeme ve Yargıtay arasında çekişme olmayan somut olayda, uyuşmazlık konusu; davalının kendi talebi üzerine yaptırdığı delil tespiti sonucunda dava konusu yerle ilgili ayıplardan haberdar olduğu ve bu sebeple davacının ayrıca ayıp ihbarında bulunmasının gerekmediği sonucuna varılıp varılamayacağı noktasında toplanmaktadır. Hukuk Genel Kurulu Kararında; davalının bizzat şantiye mahallinde yaptığı inceleme ile eksik ve ayıplı imalat bulunduğunu gözlemlediğini ve bu durumun tespitini Mahkeme'den talep ettiği; projenin genelinde ayıbın var olduğunu bilen ve aralarındaki sözleşme gereği yüklenici tarafından onarılması gerektiğini ileri süren davalının, eldeki davada davacının süresinde ayıp ihbarı bulunmadığı savunmasında bulunmasının Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi anlamında dürüstlük kuralıyla bağdaşmayacağına hükmetmiştir Karar, davalının kendi talebiyle yaptırdığı delil tespiti neticesinde dava konusu taşınmazla ilgili ayıplardan haberdar olması sebebiyle davacının ayrıca ayıp ihbarında bulunmakla yükümlü olmadığını ortaya koyması bakımından emsal niteliğindedir.

Mesafeli Satışlarda Ürün Bedelinde Yapılan Esaslı Hata

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 22 Kasım 2021 tarihi ve E. 2021/6303 K. 2021/11808 sayılı kararında; mesafeli satış sözleşmelerinde, satıcının ürünü satışa sunduğu fiyattan tedarik etmekle yükümlü olduğu ve bu yükümlülüğünün yerine getirilmemesinin sözleşmeyi hükümsüz kıldığı belirtilmiştir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi; satışa konu dizüstü bilgisayarın fiyatının 5.999,00 TL olduğu halde ürün satış bedelinin 6,00 TL olarak gösterilmesinden ötürü, sözleşmenin kurucu unsurlarından olan bedelde sözleşme kurulurken esaslı bir yanılma hali olduğunu ve bu nedenle davacının anılan sözleşmeyle bağlı olmayacağını ortaya koymuştur. Dolayısıyla Yargıtay 3. Dairesi, Yerel Mahkeme'nin ilk derece yargılaması neticesinde Türk Borçlar Kanunu'nun “sözleşme kurulurken esaslı yanılmaya düşen taraf, sözleşme ile bağlı olmaz” hükmünü amir 30. maddesini gözeterek hüküm tesis etmesi gerektiğinden bahisle kanun yararına bozma talebinin kabulüne karar vermiştir. Karar, mesafeli satışlarda ürün satış bedelinin hatalı olarak girilmesini, sözleşmenin kurucu unsurlarından biri olan bedelde sözleşme kurulurken esaslı bir yanılma hali olarak nitelendirmesi bakımından büyük önem arz etmektedir.

Ayıplı Ürünlerde Zamanaşımı ve Satıcı ile Beraber Üreticinin de Sorumlu Olması

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 12 Mart 2020 tarih ve E. 2017/650 K. 2020/301 sayılı kararına konu uyuşmazlık; garanti süresi dolduktan sonra meydana çıkan üretimden kaynaklı gizli ayıp iddiasıyla açılan davada mülga 4077 sayılı Kanun'un 4. maddesinde düzenlenen iki yıllık zamanaşımı süresinin uygulanıp uygulanmayacağı ve satıcının da üretici yanında sorumlu olup olmayacağına ilişkindir. Yapılan ilk derece yargılamasında, televizyonun ana kartında meydana gelen ve görüntü vermemesine sebep olan arızanın üretimden kaynaklı gizli ayıp mahiyetinde olduğu, zamana bağlı olarak ortaya çıktığı ve kullanıcı hatasının bulunmadığı bilirkişi tarafından tespit edilmiştir. Dolayısıyla Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, satın alınan üründeki üretimden kaynaklı ayıbın ağır kusurla tüketiciden gizlendiğinin kabulüne ve bu hâlde üretici yanında satıcı da tüketicinin seçimlik haklarından sorumlu tutulması gerektiğine hükmetmiştir. Ayrıca, ağır kusur veya hile ile ayıbı tüketiciden gizleyen satıcının iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamayacağı hüküm altına alındığından, davalının zamanaşımı defi yerinde görülmemiştir. Karar, satın alınan maldaki üretimden kaynaklı ayıbın ağır kusurla tüketiciden gizlendiğinin kabulü halinde, üretici yanında satıcı da tüketicinin seçimlik haklarından sorumlu tutulması gerektiğini ortaya koyması bakımından büyük önem arz etmektedir.

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.