ÖZET

Günümüzde yatırımlarda sıklıkla karşımıza çıkan ortak teşebbüs (joint venture), pay alımı (share acquisition) veya sermaye taahhüdü (share subscription) yöntemlerinin icrası kapsamında yatırım yapılan şirketin yönetiminin belirlenmesi konusunda ilgili şirketin pay sahipleri arasında çoğunlukla paysahipleri sözleşmesi imzalanması yoluna gidilmektedir. Bu veya benzeri nitelikteki sözleşmelerde şirket yönetiminin ne şekilde seçileceği, ilgili yönetime atanacak kişilerin kim tarafından ne şekilde atanacağı ile mali haklarının ne şekilde ödeneceği gibi konulara da yer verilmektedir. Bu noktada uygulamada en çok sorulan sorulardan bir tanesi de bir tarafta yatırımcı, diğer tarafta ise diğer pay sahibi grupları tarafından atanan yönetim kurulu üyelerinin mali haklarının birbirinden farklı şekilde belirlenip belirlenemeyeceği hususudur. Aynı soru herhangi bir yatırım söz konusu olmaksızın yönetimde oynadığı belirleyici role göre birden fazla yönetim kurulu üyesi arasında üyelerden bir veya birkaçına diğerlerine kıyasla daha avantajlı mali haklar tanınması noktasında da gündeme gelmektedir. Bu makalemizde Yargıtay kararları ışığında huzur hakkı belirlenmesinin esaslarına yer verilecektir.

Anahtar Kelimeler: Huzur Hakkı, Mali Haklar, Yönetim Kurulu, Farklılaşma.

GİRİŞ

Türk Ticaret Kanunu'nun ("TTK") 394'üncü maddesi uyarınca Yönetim kurulu üyelerine, tutarı esas sözleşmeyle veya genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı, ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan pay ödenebilir. Bu kapsamda yönetim kurulu üyelerine sağlanan mali haklar birçok farklı şekilde sağlanabileceği gibi tek seferde birden fazla nam altında mali avantajlar da sağlanabilir. Söz konusu mali hakların ne şekilde belirleneceği konusunda ise TTK sessiz kalmış ve herhangi bir sınırlayıcı düzenlemeye yer vermemiştir.

Bununla birlikte TTK'nın 408'inci maddesi uyarınca yönetim kurulu üyelerinin seçimi, süreleri, ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının belirlenmesi, ibraları hakkında karar verilmesi ve görevden alınmaları hususları genel kurulun devredilemez yetkilerinden sayılmış olup yönetim kurulu üyelerinin mali haklarının belirlenmesi noktasında genel kurula münhasır bir takdir yetkisi tanındığı görülmektedir.

Hâl bu iken genel kurula tanınan bu geniş yetkinin sınırlarının olup olmadığı, söz konusu mali hakların tamamen serbestçe belirlenebilecek olup genel kurulda azınlık konumunda bulunan pay sahipleri tarafından aday gösterilen ve seçilen yönetim kurulu üyeleri bakımından belirlenen huzur hakkının diğer yönetim kurulu üyelerine kıyasla daha düşük olması halinde nasıl bir yol izlenebileceği veya kendisine diğer yönetim kurulu üyelerine kıyasla daha düşük haklar tanınan yönetim kurulu üyesinin ne gibi hakları olduğu, şirketlerin bu belirlemelerin yapılması noktasında ne şekilde inisiyatif kullanmasının en güvenli yöntem olacağı gibi sorular gündeme gelmektedir.

1. TİCARET HUKUKU VE UYGULAMA AÇISINDAN DEĞERLENDİRME

Yukarıda da belirtildiği üzere TTK'nın yönetim kurulu üyelerinin mali haklarının belirlenmesi noktasında sessiz kalarak tüm yetkiyi genel kurula vermiş olması ve söz konusu yetkinin sınırlarına ilişkin herhangi bir alt düzenlemenin bulunmamasından yola çıkarak kanunun genel kurulun takdir yetkisine güvenmekte olduğu ve hem ilgili şirketin mali gücü ile orantılı olacak şekilde hem de şirket içi düzeni gözetecek şekilde karar kuracağı inancı ile bu hususta genel kurulun takdir yetkisini sınırlayacak bir düzenlemeye gitmemiş olduğu söylenebilir.

Diğer yandan uygulamaya bakıldığında şirketlerin yönetim kurulu üyelerine eşit oranda mali hak tanımadığı, örneğin bir yönetim kurulu üyesine, diğer yönetim kurulu üyelerine verilenden az huzur hakkı tanınması veya hiç huzur hakkı tanınmaması gibi kararlar alındığı sıklıkla görülmektedir. Bu durum yönetim kurulu üyelerinin yönetimdeki etkinliği, ortaya koyduğu knowhow, pay sahipleri arasında akdedilen sözleşme kapsamında düzenleme yapılarak bu düzenlemelerin hâlihazırda oy sözleşmesi mahiyetinde yapılmış olması, imza yetkisi kapsamındaki sorumluluk yükü, TTK'nın 367'nci maddesi kapsamında yapılan yönetimin devri sonucu görev ve sorumluluk yükü, ilgili kişinin aynı zamanda pay sahibi olup olmadığı veya özellikle grup bünyesindeki şirketler bakımından yönetim kurulu üyesi olarak seçilen kişilerin aynı zamanda farklı kanallardan da geliri olup olmadığı gibi değişkenlerden kaynaklanabilmektedir. Kanunda aksine herhangi bir hüküm bulunmuyor olmasına karşın ileride olası dürüstlük kuralının ihlâli taleplerinin önüne geçmek adına genel kurul kararı alınırken söz konusu ayrıştırmanın gerekçesine yer verilmesi1 ve söz konusu ticari kararın geçerli bir nedene dayanıyor olması uygun bir yaklaşım olacaktır. Zira haklı bir gerekçeye dayandırılmadan huzur hakkının miktarındaki farklılaştırma bakımından dürüstlük kuralına aykırılık gündeme gelebilir.

Bu vesileyle genel ticaret hukuku prensibi olan "dürüstlük kuralına" da değinmek gerekir. TTK'nın 445'inci maddesi uyarınca kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine iptal davası açılabilmektedir. Söz konusu iptal davasını, karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten veya genel kurulun toplanmasında usulsüzlük olduğunu iddia eden pay sahipleri ile yönetim kurulu veya kararların yerine getirilmesi kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri açabilmektedir. Uygulamaya bakıldığında belirli koşullarda mali hakları konusunda yönetim kurulu üyeleri arasında ayrım yapılmak suretiyle verilen kararlar için iptal davası açıldığı görülmektedir. Ancak burada belirtilmesi gerekir ki salt yönetim kurulu üyelerine sadece farklı huzur hakkı tanınması sebebiyle genel kurul kararları Yargıtay kararları nezdinde iptale konu olmamaktadır. Aşağıda Yargıtay kararları ışığında incelememiz ayrıca mevcuttur.

2. ANONİM ŞİRKETLERDE HUZUR HAKKI BAĞLAMINDA GENEL KURUL ("GK") KARARININ İPTAL EDİLEBİLİRLİĞİ

Genel kurul kararına karşı iptal davasının açılabilmesi için TTK'nın 445. madde hükmünde öngörülen hâller olan kanuna, esas sözleşmeye veya dürüstlük kuralına aykırılıktan en az birinin varlığı şarttır. Mahkemece genel kurul kararının iptaline karar verilebilmesi için davacının 445. madde hükmüne dayalı olarak açtığı davada iddiasını kanıtlaması gerekir.2 Özellikle haklı bir gerekçeye dayandırılmadan yönetim kurulu üyelerine farklı huzur hakkı tanınması, dürüstlük kuralına aykırılığı gündeme getirebilir.

Yargıtay kararları kapsamında mali haklar açısından alınan genel kurul kararlarının dürüstlük kuralına uygun olarak kabul edilebilmesi için söz konusu tutarların şirketin mali yapısı, şirketin bu yöndeki uygulaması, yönetim kurulunun bu iş için harcadığı emek ve mesai ile orantılı olarak belirlenmesi gerektiği değerlendirilmiştir. Özellikle şirketin mali yapısına uygun olmayan fahiş tutardaki kâr payı ödemelerinin şirketin ekonomik yapısı ve faaliyetleriyle uyumlu olmayıp, örtülü kazanç transferi niteliğinde değerlendirilebilmesi de söz konusu olabilecektir.3

Ayrıca yönetim kurulu üyelerine ödenecek ücretlerin fahiş olup olmadığı değerlendirilirken genel kurulun yapıldığı dönemde şirketin ortaklık yapısı, finansal durumu, şirketin geçmiş uygulamaları, ortaklık yapısı ve mali durum açısından ilgili şirketle aynı-benzer durumda bulunan şirketlerin yöneticilerinin aldığı emsal ücretler göz önünde bulundurulup karşılaştırılmak suretiyle yönetim kurulunun harcadığı emek ve mesai ile orantılı, pay sahiplerinin vazgeçilmez nitelikteki kârdan pay alma haklarını da ihlâl etmeyecek şekilde tespiti gerektiği kabul edilmektedir.4

Diğer yandan pay sahipleri arasında eşit işlem ilkesine aykırılık doğuran genel kurul kararlarının da iptal edilebilir olduğu değerlendirilmektedir. Zira bir paysahipleri sözleşmesi kapsamında azınlık pay sahibi tarafından aday gösterilmiş olan yönetim kurulu üyesinin hak kazanacağı tutarların diğer pay sahipleri tarafından aday gösterilen yönetim kurulu üyesine kıyasla daha düşük olması durumunda bu kararın iptal edilebilir olarak kabul edilebileceği tartışılmaktadır.5

2.1. Genel Kurul Kararının İptalini Talep Edebilecek Kişiler

a) Pay Sahipleri

Çağrının usulüne göre yapılmaması, gündemin gereği gibi ilan edilmemesi, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullanmaları, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediği ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri sürmesi halleri söz konusu olduğunda her pay sahibi Genel Kurul kararının iptalini talep edebilir.

Yukarıda sayılan durumlar bakımından herhangi bir aykırılık bulunmuyor ise farklı bir gerekçeye dayanarak genel kurul kararının iptalini talep edecek pay sahibinin Genel Kurul toplantısında hazır bulunması, karara olumsuz oy vermesi ve bu muhalefetini tutanağa geçirtmiş olması gerekmektedir.

b) Yönetim Kurulu Üyeleri

TTK'nın 446. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde belirtildiği üzere, kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri Genel Kurul kararının iptali için dava açabilir. Fakat huzur hakkının dürüstlük kuralına aykırı olarak belirlenmesi bağlamında yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunu doğurabilecek bir durum bulunmamaktadır. Dolayısıyla söz konusu gerekçe ile yönetim kurulu üyelerinin dava açmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.

SONUÇ

TTK'da herhangi açık bir sınırlayıcı düzenleme bulunmamasına karşın yönetim kurulu üyelerine sağlanacak mali hakların belirlenmesi noktasında genel kurulun dürüstlük kuralı ile bağlı olduğu kabul edilmelidir. Dürüstlük kuralı ile çelişmediği ve Yargıtayca kabul edilen genel ilkeler ile uyumlu olduğu müddetçe yönetim kurulu üyeleri arasında farklılaştırılmış mali hak düzenlemeleri yapılmasının önünde herhangi bir hukuki engel bulunmamaktadır. Ancak dürüstlük kuralına uygun olmadığı tespit edilen genel kurul kararlarının mahkeme kararı ile iptal edilebilme riski mevcuttur.

Footnotes

1. A. Elif USLUEL GÜRBÜZ, Türk Ticaret Kanunu ve Sermaye Piyasası Kanunu Hükümleri Bakımından Yönetim Kurulu Üyelerine Tanınan Mali Haklar, Hacettepe HFD, Nisan 2022, s.210

2. Hasan PULAŞLI, "Şirketler Hukuku Genel Esaslar", Adalet Yayınları, Ankara 2016, s. 400

3. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi'nin 17.06.2020 tarih ve E.2020/567, K.2020/593 sayılı kararı

4. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 08.01.2020 tarih ve E.2019/1419, K.2020/164 sayılı kararı

5. Helin AKBULUT, "Genel Kurul Kararlarının İptal Nedeni Olarak Örtülü Kazanç Aktarımı", Erişim Tarihi: 17 Aralık 2023, https://www. erdem-erdem.av.tr/bilgi-bankasi/genel-kurul-kararlarinin-iptal-nedeni-olarak-ortulu-kazanc-aktarimi

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.