Garanti sözleşmeleri ve kefalet sözleşmeleri, teminat sözleşmelerinin bir türüdür. Teminat sözleşmelerindeki temel amaç, borçlunun akit diğer tarafın zarar rizikosunu üstlenmesidir.1 Buradaki teminat, asıl borçlunun borcunu güvence altına almak amacıyla üçüncü şahsın yükümlülük altına girmesidir. Kefalet ve bağımsız garanti sözleşmesi, alacaklıya asıl borçlu borcunu ifa etmediği, gereği gibi ifa etmediği veya zamanında ifa etmediği hallerde güvence verene başvurma hakkı tanır.2 Garanti sözleşmeleri, “saf garanti sözleşmesi” ve “kefalet benzeri garanti sözleşmesi” olmak üzere iki türlüdür. Kefalet ile kefalet benzeri garanti sözleşmeleri; sağladığı teminat, uygulandığı alan ve ekonomik fonksiyonu bakımından benzerlik gösterdiğinden bu iki sözleşmeyi birbirinden ayırt etmek oldukça zordur. Bu hukuk yazımızda da, kefalet benzeri garanti sözleşmesinden “garanti sözleşmesi” olarak bahsedilecek ve kefalet sözleşmesi ile arasındaki teorik farklılıklar ve uygulamadaki ayrımlar sıralanacaktır.

  • Bu iki sözleşme arasındaki başlıca fark, kefalet sözleşmesi Türk Borçlar Kanununda açıkça ve ayrıntılı şekilde düzenlenmişken garanti sözleşmesi, kaynağını Türk Borçlar Kanunu 128. Madde olan “üçüncü kişinin edimini taahhüt” kurumundan alır.
  • Kefalet sözleşmesinde taraflar, kefil, alacaklı ve asıl borçlu iken garanti sözleşmesinde taraflar garanti alan, garanti veren(garantör) ve üçüncü kişidir. Kefalet benzeri garanti sözleşmesinde garanti alan ile garanti veren arasındaki vaat, garanti alan ile üçüncü kişi arasındaki temel borç ilişkisinden her zaman bağımsızdır. Ancak kefalet sözleşmesinde kefil, alacaklıya karşı borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlenir; yani kefalet sözleşmesi asıl borç ilişkisine temelden bağlıdır.
  • Türk Borçlar Kanunu'nun 582. Maddesine göre kefilin sorumluluğu asıl borcun geçerliliğine bağlıdır. Ancak garanti sözleşmesi asıl borçtan bağımsızdır. Bu durum, kefalet sözleşmesinin fer'i, garanti sözleşmesinin asli olmasının bir sonucudur. Kefalet sözleşmesi ile garanti sözleşmesini birbirinden ayırt etmeye yarayan en önemli kriter aslilik- fer'iliktir. Kefalet sözleşmesinde kefil fer'i nitelikte yükümlü iken, garanti sözleşmesinde garanti veren asıl borçtan bağımsız olarak asli nitelikte yükümlüdür. Daha detaylı açıklamak gerekirse; teminat veren açıkça veya örtülü olarak, mevcut ve geçerli bir asıl borcun varlığı halinde sorumlu olmayı taahhüt etmişse ve teminat verenin taahhüdü asıl borçla örtüşür nitelikte ise, bu durumda fer'i bir teminat taahhüdünden, dolayısıyla kefalet sözleşmesinin varlığından söz edebiliriz. Buna karşılık teminat veren asıl borç ilişkisinden soyutlanmış şekilde, detaylı bir biçimde kendi edimini tanımlayarak, asıl borç ilişkisi geçersiz olsa, sona erse dahi ödeme taahhüdünde bulunmuşsa, bir başka ifadeyle teminat alanın hiçbir şekilde zarara uğramayacağına yönelik bir taahhütte bulunmuşsa, bu takdirde artık asli bir teminat taahhüdünden, dolayısıyla garanti sözleşmesinin varlığından söz edebiliriz. 3
  • Adi kefalette kefilin sorumluluğuna gidebilmek için önce asıl borç için takip başlatmak gerekirken; garanti sözleşmesinde garanti alan, garanti verenin vaat ettiği üçüncü kişinin edimi yerine getirilmediğinde derhal garanti verene başvurabilir.4
  • Kefalet sözleşmesinde kefilin sorumlu olacağı azami miktar belirlenmiştir; zira Türk Borçlar Kanunu 589. Madde gereği kefilin azami olarak sorumlu olduğu tutarın sözleşmede belirlenmesini kefalet sözleşmesinin asli unsurlarındandır. Ancak garanti sözleşmesinde limit belirli değildir. Borcun son olarak ulaştığı miktar garanti verenin sorumlu olduğu tutardır.5
  • Teminat sözleşmesinde güvence verenin güvence alanı tam olarak tatmin etmeden önce üçüncü şahsa rücu edemeyeceğine dair bir kayıt varsa bu kefalete işaret eder; çünkü rücu garanti sözleşmesi ile bağdaşmaz.6 Zira garanti sözleşmesinde, garanti edilen riskin gerçekleşmemesi halinde garanti verenin şahsi borcu doğar.
  • Eğer sözleşmede def'i ve itirazlardan bütün halinde feragat edildiğine ilişkin bir hüküm bulunuyorsa bu hüküm, sözleşmenin bir garanti sözleşmesi olduğuna işarettir.
  • Teminat verenin yükümlü olduğu eda ile asıl borç ilişkisinde borçlunun yükümlü olduğu eda aynı ise kefalet sözleşmesinin varlığından söz edilir. Kefalet sözleşmesinde teminat veren, asıl borçlunun ödememesi halinde oluşacak zarardan doğan tazminatı değil; sadece asıl borç ilişkisindeki edayı taahhüt eder.
  • Kefalet sözleşmesinde asıl borçlunun alacaklıya karşı öne sürebileceği defi ve itirazları kefil de alacaklıya karşı öne sürebilmektedir. Ancak garanti sözleşmesinde garanti veren, üçüncü kişinin garanti alana karşı sahip olduğu defi ve itirazlara sahip değildir.
  • Uygulamada gerçek kişilere göre daha uzman olan bankaların garantiye dair ifadeleri ve yabancılık unsuru içeren sözleşmelerdeki güvenceleri karine olarak “garanti” sayılır. Gerçek kişilerin verdiği güvenceler ise genellikle kefalet olarak kabul edilmektedir.7

Garanti Sözleşmesi ve Kefalet Sözleşmesi Aynı Şekil Şartlarına Şartlarına Sahiptir

Uygulamada garanti sözleşmesine ve garantörlüğe genellikle kredi sözleşmelerinde rastlanır. Özellikle kredi sözleşmelerinde, “garantörlük” adı altında teminat veren gerçek kişilerin TBK'de yer alan kefalet hükümlerinin sağladığı korumadan yararlanabilmesi için Kanun Koyucu TBK 603. Madde düzenlenmiştir. Bu madde ile kefaletin şekline, kefil olma ehliyetine ve eşin rızasına ilişkin hükümler, gerçek kişilerce kişisel güvence verilmesine ilişkin olarak başka ad altında yapılan diğer sözleşmelere de uygulanır. Maddenin konuluş amacı kefalet sözleşmesi yerine üçüncü kişinin fiilini üstlenme sözleşmesi yapılmasında olduğu gibi alacaklıların kefilin koruyucu hükümlerden kurtulmalarının ve bunları dolanmalarının önlenmesidir.

Footnotes

1. Cevdet YAVUZ, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, İstanbul, 2016, Beta Yayıncılık, s. 775

2. Burak ÖZEN, Kefalet Sözleşmesi, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2009, s. 11-12

3. Nami BARLAS, “Kredi Kartı İlişkisinde Bankaya Karşı Verilen Kişisel Teminatın Niteliğinin Belirlenmesi”, Ömer Teoman'a 55. Yaş Günü Armağanı, Cilt II, İstanbul, 2002, s. 956

4. Mahmut BİLGEN, Öğreti ve Uygulamada Kefalet ve Yargılama Hukukuna İlişkin Uyuşmazlıklar, Adalet Yayınevi, Ankara 2013, s. 115

5. Kuntalp ERDEN, Yargıtay Kararları Işığında Kredi Kartı, Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu XIII, Ankara 1996, s. 298

6. Arif KOCAMAN, Kredi Kartı İlişkisinde Bankaya Karşı Verilen Kişisel Teminatın Hukuki Niteliği: Garanti mi;Kefalet mi? s.76

7. Arif KOCAMAN, A.G.E., s.75

The content of this article is intended to provide a general guide to the subject matter. Specialist advice should be sought about your specific circumstances.